PİRHA- Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Mersin Şube Eş Başkanı Avukat İbrahim Cinbaş, 20. Milli Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din eğitimi eklenmesi kararının sürpriz olmadığını belirterek, Türkiye’nin mahkeme kararlarına uymak yerine asimilasyoncu uygulamaları arttırdığına dikkat çekti. Cinbaş, ‘Zorunlu Din Dersleri ve asimilasyon’ başlıklı bir çalıştay yapılması önerisinde bulundu.
Zorunlu din dersi dayatması ulusal ve uluslararası mahkemelerde alınan kararlara karşın artarak sürüyor. Yürütülen kampanyalar ve hak talepleri on yıllardır görmezlikten gelinirken, AKP döneminde ‘dinselleştirilmiş’ eğitim modeline geçildi. Bunun sonucu olarak da Alevi öğrenciler nefret diline ve ayrımcılığa maruz kaldı, kalmaya devam ediyor.
Müfredatın bir bütünen dinselleştiği tepkisinde bulunan eğitimciler ve eğitim sendikalarının yanı sıra Alevi yurttaşlar da çocuklarının din derslerine zorlanmasına karşı çıkıyorlar.
Bunun yanında geçtiğimiz ay yapılan 20. Milli Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din eğitimi eklenmesi kabul edildi. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer başkanlığında toplanan Şura Genel Kurulu, okul öncesi eğitime din eğitiminin eklenmesini oylama yaparak kabul etmişti.
PİRHA’ya konuşan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Mersin Şube Eş Başkanı Avukat İbrahim Cinbaş, 20. Milli Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din eğitimi eklenmesi kararının sürpriz olmadığını dile getirerek, “Uzun zamandır devam eden bir politikanın sonucu olarak görüyorum. Türkiye’de mevcut eğitim sistemi zaten baştan aşağı ayrımcı, ırkçı, dini açıdan da ötekileştirici” dedi.
“TASARI YASALLAŞMADAN ALEVİ KURUMLARI İTİRAZLARINI YÜKSELTMESİ”
Eğitim yaşamı boyunca Alevi ve Kürt çocuklarının hem inançsal hem de dilsel olarak ayrımcılığa uğradığının altını çizen Cinbaş, “4-6 yaş arası çocuklara verilmesi planlanan dini eğitimin AKP hükümetinin geliştirdiği politikaların bir yansıması. Bu yaklaşım ne pedagojinin, ne de çocuk psikolojisinin kabul edebileceği bir şey değil. Her tarafta imam hatip okullarının arttırılması ve AVM mescitlerine bile imamların atandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu ülkede sadece Sünni inanç yok. Aleviler var, diğer inanç grupları var. Bunların herhangi bir şekilde olurları alınmadan herhangi bir şekilde kabullerine sunulmadan böyle bir tavsiye kararının geçmesi ya da yasal adımlarının atılması kabul edilemez. Tasarı yasallaşmadan Alevi kurumları ve özgürlükten, demokrasiden yana olan kesimlerin itirazlarını yükseltmeli” diye konuştu.
“‘ZORUNLU DİN DERSLERİ VE ASİMİLASYON’ BAŞLIKLI BİR ÇALIŞTAY YAPILABİLİR”
Avukat Cinbaş, zorunlu din derslerine ilişkin ise, Türkiye’nin mahkeme kararlarına uymak yerine asimilasyoncu uygulamaları arttırdığına dikkat çekerek, şunları ifade etti:
“Hukuki çerçevesini, zeminini uzun uzun biz Alevi hukukçuların ya da Alevi kurumların düşünmesi tartışması ve yol haritası çıkarması gerekiyor. Bu konuda gerçekten kafa yorması gerekiyor. Yani bireysel bir çabanın dışında kurumsal çabaları çoğaltmalıyız. ‘Zorunlu Din Dersleri ve asimilasyon’ başlıklı bir çalıştay yapılabilir. Çünkü bu konu asimilasyon politikalarının bir parçası. Çalıştay sonrası da Alevi kurumlarının dahil olduğu bir hukuk komisyonu kurulup çalışma yapılabilir.”
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.