PİRHA – CAN TV’ye konuğu olan Alevi kurum başkanları, iktidarın Alevi sorununa olan yaklaşımını eleştirdi. Yapılan değerlendirmelerde “Biz devletle masaya oturmaktan yanayız ama devlet Aleviliği bize tanımlamasın. Aleviliği tanıma anlamında bize gelsin. Alevilerin ne sorunu varsa, ne hak ihlali varsa konuşalım” denildi.
Alevi kurum temsilcileri, Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında Hacıbektaş’ta bir araya geldi. Diren Keser’in moderatörlüğünde CAN TV’nin konuğu olan Alevi örgüt başkanları, siyasal iktidarın Alevi politikalarını değerlendirdi.
Konuşmacılardan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, kamu hizmeti konusunda Alevi toplumunun ayrımcılığa uğradığını belirtti. Aslan, devletin Alevi toplumuna olan yaklaşımını eleştirerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Aleviler bu ülkede yaşayan diğer bütün inanç kimlikleri gibi devletin, Alevilere de yaklaşımı aynı olmalı ama devlet, Alevi köyüne yol yaparken bunu ‘Aleviye hizmet’ diye görüyor. Bizim temel taleplerimiz belli. Devleti yöneten hükümet bu anlamda samimi bir yaklaşım göstermek istiyorsa biz Alevi kurum temsilcileri olarak hükümetle masaya oturmaya hazırız. Çünkü bizim muhatabımız hükümet. Ama sürekli farklı rol ve stratejilerle geliniyor. AKP özellikle 30 Temmuz’dan bu yana sanki bu ülkede yoksulluk yok, ekonomik, siyasi kriz yokmuş gibi ülkenin gündemini de değiştirmeyi amaçlıyor. Ama şunu bilmeliler ki Alevi kurumları bunların her türlü oyununu bozmaya karşı bir girişimde olacaktır.”
“AKP, ALEVİLERE ŞİRİN GÖRÜNMEYE GAYRET GÖSTERİYOR”
Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat da “Devlet yoğun bir çalışma yapıyor ama dergahlarımız şu an işgal altında” diyerek iktidarı eleştirdi. Alevi inancına dönük baskı ve tehditlere cevap verilmesi gerektiğini ifade eden Fırat, şunları söyledi:
“Bir Sünni dergahı yoktur ki akşam mesai saati dışında kapatılsın. Şu an Hacı Bektaş Veli Dergahı’ndayız. Cami açık. 24 saat gidip ibadetlerini yapabiliyorlar. Ama gelin görün, eskiden ikinci avluya kadar kapılar açıktı, şu an kaymakamlığın talimatıyla kapatmaya başlamışlar. Ne kadar samimiyetsiz oldukları buradan belli oluyor.
AKP gittiği yerlere kendini nakşederek gidiyor. Kendine benzeştirerek, kendince bir Alevilik yaratmaya gayret gösteriyor. Şimdiye kadar hangi cemevinde yemek yenilmiş?
AKP bundan sonra daha yoğun bir çerçevede devletin maddi olanaklarını kullanarak seçim sürecinde Alevilere şirin görünmeye gayret gösteriyor. Şah Hüseyin’in bir sözü var “Aç kal, alçalma” diyor. Şu an Türkiye açık bir cezaevine dönüşmüş durumda. Yoğun bir şekilde baskı var. Hacı Bektaş “İncinsen de incitme” demiş ama bunu bizim için söylemiş. Dış taraftan gelecek saldırılar anlamında söylememiş. Üstten gelen tehditlere kesinlikle yoğun şekilde cevap vermek gerekiyor.”
“DEVLET, ALEVİLİĞİ BİZE TANIMLAMASIN”
Programın bir diğer konuğu ise Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı İsmet Kurt oldu. “Alevilerin dilindeki kelam Hakk kelamıdır. Kimse Alevi toplumundan korkmasın” diyen Kurt şu değerlendirmeyi yaptı:
“Alevilerin elinde telli Kur’an vardır. Bu devletin kurucu unsurları Alevilerdir. Tıpkı Kürtlerin, Sünnilerin, Çerkezlerin, Lazların olduğu gibi. Aleviler Dersim’de, Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi’de, Gezi’de taleplerini dile getirip mazlumun yanında oldular. İşte bu süreçte Ankara’da yapılan saldırılar ve arkasından ziyaretler…
Biz devletle masaya oturmadan yanayız. Karşısında bir taraf değiliz. Biz oturmaya hazırız ama devlet Aleviliği bize tanımlamasın. Aleviliği tanıma anlamında bize gelsin. Alevilerin ne sorunu varsa, ne hak ihlali varsa konuşalım.
Bizler dün akşam dergahımızda yaptığımız ceme izinle girdik. Bu bir utanç, eziyet, zulümdür. Bizler inanç merkezimize nasıl olur da izinle girebiliriz? Burası Hacı Bektaş’ın dergahıdır. Bizler bu ülkede vergi veriyoruz. Ama inançsal boyutta hizmet alamıyoruz. O nedenle verdiğim vergiyi helal etmiyorum.
Aleviler bu ülkenin fay hattı değil, bu coğrafyanın ana omurgasıdır. Hiçbir zaman için bizler deprem yaratmadık. Yakıldık, ezildik, öldürüldük ama hiçbir zaman bir ‘Sünni canımızın camını kıralım’ demedik. Kapısına çarpı işareti koymadık.
Bizler şunu söylüyoruz; ‘Eşit yurttaşlık verilsin, zorunlu din dersleri kimseye dayatılmasın, verdiğimiz vergiler sadece birilerine gitmesin’ diyoruz.”
“UTANÇ VERİCİ BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe ise “Türkiye’de okul sayısı ne kadar cami sayısı ne kadar? Türkiye’de Kur’an kursu sayısı ne kadar kütüphane sayısı ne kadar? İmam sayısı ne kadar öğretmen sayısı ne kadar? Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi ne kadar diyanetin bütçesi ne kadar? Eşit yurttaşlık talebimizin anlaşılması gerektiği için bunları söyleyeyim” diyerek sözlerine başladı.
Cuma Erçe, Alevi toplumu için “Sevindirici olan şeyler de var” diyerek şu konuşmayı yaptı:
“Düne kadar bizi kabul etmeyenler, bize karşı nefret söylemleri ile ciddi ayrımcılığa tabi tutanlar, bugün bizim terminolojimizle güzel methiyeler oluşturmaya başladılar. Ama bir samimiyet testi ile karşı karşıyız. Cemevlerine yardım etmek meselesi ele alındığında örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi yetmiyor, valilerin kendi özel bütçesi yetmiyor, örtülü ödenekler, belediyeler bütçesi yetmiyor, cumhurbaşkanının özel bütçesi ile harcamalar karşılanıyor. Acaba bu ülkede yaşayan ve sayısı da milyonlarla ifade edilen Sünni canların talepleri karşılanırken de bu çeteleler hiç tutuluyor mu? ‘Yani şu kadar caminin boyasını yaptık. Bu kadar caminin elektrik, su parasını ödedik. Şuraya Kur’an kursu, medrese açtık’ gibi çetele tutuluyor mu? Gerçekten utanç verici bir durumla karşı karşıyayız. Alevi kurumlarını muhatap dahi kabul etmeyen, aynı masaya oturup kurumlarla müzakere yapmaktan kaçınan ve bunu şeytani bir şekilde yapıp dedelerin iyi niyetlerini kullanmaya kalkan anlayışı samimiyetten uzak bir anlayış olarak görüyorum. Toplumun önemli bir kesiminde bunun karşılığının da olmadığını görüyorum. Çünkü Alevi kurumlarının bir arada oluşu ve ortak söylem geliştirmeleri Alevi toplumuna ciddi bir güven veriyor.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.