PİRHA- Alevi kadınlar, Alevi toplumuna karşı uygulanan asimilasyon politikalarına ve bu asimilasyon politikalarının Alevilikte kadının yerini nasıl etkilendiğine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak; “ Söz söyleyen değil söyleneni yapan noktasında bir misyon yükleniyor. Bunu kaldırmak da yine bizlerin elimizde. Bizler ne kadar bu yola, bu inanca sahip çıkarsak Kadıncık Ana’ları, Fatma Anaları ne kadar çok örnek gösterirsek kabullenmek durumunda kalacaklardır”” dediler.
Alevi kadınlar, Alevi toplumuna karşı uygulanan asimilasyon politikalarına ve bu asimilasyon politikalarının Alevilikte kadının yerini nasıl etkilendiğine ilişkin CANTV’ye değerlendirmelerde bulundu.
Alevi toplumunun on yıllardır süregelen asimilasyon politikalarından etkilendiğini belirten kadınlar, günümüzde erkek egemen sistemin dayattığı kodların her alanda ve kurumda karşılarına çıktığını söyledi.
“TOPLUM NE KADAR DEĞİŞİME UĞRADIĞINI GÖRMEK İÇİN KADINLARIYLA İLİŞKİLERİNE BAKMALIYIZ”
Gazeteci Çilem Küçükkeleş, asimilasyon politikalarının sadece devlet tarafından uygulanmadığını ifade ederek şunları dile getirdi:
“İçeride kendi kendimizi de asimile ediyoruz. Son dönemde kavim kırım kavramı tartışılıyor. Bu durumu irdeleyen bir mesele. Düzeltilebilir, dönüştürülebilir, başka bir çizgiye çekilebilir şeklinde bakılıyor Aleviliğe. Aslında asimilasyon bitmeyen bir müdahale halidir. Asimilasyon kelimesi de bu durumu tam olarak karşılamıyor sanırım. Ayhan Yalçınkaya’nın yürüttüğü kavim kırımı tartışması daha çok uyuyor gibi. Çünkü mütemadiyen bir kırım meselesi var. Bunun en belirgin görüldüğü yer kadına ve doğaya yaklaşımdır. Bu toplum ne kadar değişime uğradı diye sorarsak, bir kadınlarıyla ilişkilerine baktığımızda anlarız, bir diğeri de doğa ile ilişkilerine baktığımızda anlayabiliriz.”
“KADINLARIN YAPMASI GEREKENİ SÜREKLİ SINIRLAYAN BİR CAM TAVAN VAR”
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Cemevi Şube Başkanı Gülsev Kaya ise; “Bir sistem içerisinde yaşıyoruz ve bu sistemin bize öğretmiş olduğu roller var. Bugün kadın deyince daha çok aile ve evin içerisinde daha edilgen, söz söyleyen değil söyleneni yapan noktasında bir misyon yükleniyor. Toplum içerisinde kadına belirli roller biçiliyor, erkeğe belirli roller biçiliyor. Kadınların yapması gerekeni sürekli sınırlayan bir cam tavan var. Alevilik içerisinde de bu böyle. Aslında eşitlik var diyoruz ama orada da bir sınırlamanın olduğunu yaşayarak görüyoruz” şeklinde konuştu.
“YENİ YENİ ALEVİLİK YOLU İÇERİSİNDE KADINLAR VAR OLUŞLARINI SORGULUYORLAR”
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Sekreteri Yeşim Kantekin, Aleviliğin de yaşanan tarihsel süreçten etkilendiğini ve kadının yerinin Alevilik’te de başka bir noktaya taşındığını belirterek şunları aktardı:
“Önceden posta oturan kadınları da görüyorduk ama ben şu ana kadar birçok ceme katılmış olmama rağmen posta oturan kadın hatta kadın zakir bile hiç görmedim diyebilirim. Yeni yeni Alevilik yolu içerisinde kadınlar var oluşlarını sorguluyorlar. Bu durum biraz daha farklı bir evreye taşınmaya çalışılıyor. Maalesef kadınlar ocak sisteminde olması gerektiği yerde değiller.”
“KADINLAR GENEL MERKEZLERE GİRMİYORLAR, DELEGE OLMUYORLAR”
Antalya Emekçi Kadın Girişimi Üretim İşletme Kooperatifi Başkanı Kezban Kaya ise konuya ilişkin, “Genel merkezlerde bile ‘Alevi inancı ile ilgili çok bilgim yok’ diyerek kadınlar geriye çekiliyorlar. Genel merkezlere girmiyorlar, delege olmuyorlar. Zaten yöneticilerde çok gerek görmüyorlar. Çünkü kadınların kendi önlerine geçeceklerini düşünüyorlar. Ben kadınlara çok güveniyorum. Kadınlar aldığı her görevi sonuna kadar yapar” değerlendirmesinde bulundu.
“ALEVİLİKTE TOPLUMSAL YAŞAM BİR TARAFTA İNANÇ BİR TARAFTA DEĞİL, HEPSİ İÇ İÇE”
Gazi Cemevi Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Erdoğan, toplumsal hayat içerisinde her şeyin birbirine bağlı olarak geliştiğini söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Hangi inanç sistemi olursa olsun, mevcut olan iktidar tarafından o iktidarın desteklediği ve benimsediği bir inanç varsa -şu anki Sünni inanç sisteminde olduğu gibi- diğer inanç sistemlerinin üzerinde bir tahakküm ve baskı oluşturuyor. Bunu oluştururken de kendine benzetmeye çalışıyor. Bizim inanç sistemimizin özü toplumsal yaşamın içerisinde döngü sağlayan bir inanç sistemi. Yani toplumsal yaşam bir tarafta inanç bir tarafta şeklinde değil. Hepsi iç içe.”
“KADINLAR BİRBİRİNİN YURDU OLSUN, KURDU OLMASIN”
Alevi Kadın Aktivist Nuran Kılıçkaya da ‘Kadınlar birbirinin yurdu olsun, kurdu olmasın’ sözünü anımsatarak; “Kadınların birbirinin kurdu olma gibi bir niyetleri zaten yok. Ama kadınlar arasında erkek egemen sistem tarafından öyle bir durum oluşturuluyor ki kadınlar rekabete zorlanıyor. Kendini gösterebilmek için, bir şeyler yapabilmek için mecbur kalıyorlar” ifadelerini kullandı.
“ALEVİ İNANCI KADINCIL BİR İNANÇ SİSTEMİDİR”
Antalya Abdal Musa Kültür Tanıtma Derneği Şube Başkanı Gülçin Akça ise şunları aktardı:
“Alevilik inancı kadıncıl bir inançtır. Alevi deyişlerinde söyleniyor ya, ‘Kandil’deki nurda Fatma Ana’ deniyor. Buradan yola çıkarsak Alevi inancı kadıncıl bir inanç sistemidir.”
“ASİMİLASYON POLİTİKALARININ İÇERİSİNDE AYRICA ÖTEKİLEŞTİRİLEN BİR KONUMDAYIZ”
Alevi Kültür Derneği Genel Sekreteri Seher Songülü Yılmaz, konuya dair, “Asimilasyon politikalarının içerisinde ayrıca ötekileştirilen bir konumdayız. Bunu kaldırmak da yine bizlerin elimizde. Bizler ne kadar bu yola, bu inanca sahip çıkarsak Kadıncık Ana’ları, Fatma Anaları ne kadar çok örnek gösterirsek kabullenmek durumunda kalacaklardır” değerlendirmesinde bulundu.
Alevi Aktivist Aynur Şahin de son olarak; “Alevilikte can ilkesi var ve can eril dişil ayrımı taşımaz. Günümüze geldiğimizde hem can ilkesinin aşındığını görüyoruz hem de içinde yaşadığımız toplumdaki cinsiyet ayrımından kaynaklı bizler de o toplumsal cinsiyet rollerine göre değişip dönüşüyoruz. Bundan dolayı bizler de bazı şeyleri yitirmişiz gibi görünüyor” dedi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.