PİRHA- Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu kuzey batı bölgesinde aktivist olan Selma Orundaş Akarsu, ‘Kadınlar arası rekabet ve Alevilik’ başlıklı yazısında, Alevi inancında kadına verilen değerin sadece cemde ritüelde olmakla kalmaması gerektiğini ifade etti.
Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu kuzey batı bölgesinde aktivist olan Selma Orundaş Akarsu, ‘Kadınlar arası rekabet ve Alevilik’ başlıklı yazısında, “Alevi kadını önde ve öncü bir kadınlık konumundadır. Kendisini kuran da kurtaran da olabilme potansiyelini ona Alevi inancı veriyor” dedi.
“Bu inancın kadına verdiği yer sadece cemde ritüelde olmakla kalmamalıdır” diyen Orundaş Akarsu, Nasıl ki canlar cemlerde ayrımsız ve cinsiyetsiz meydana taşınıyorlarsa; nasıl ki semahımıza aynı duygu ve ritim ile kalkılıyor ve yürünüyorsa, hayatımızı da öyle sürdürebilme gücü ve iradesini Yol bize sunmaktadır. Bu güzelliği bunca verebilen, insanı insan karşısında özgür, öz’ünü dar’a çekebilir, güçlü ve kararlı hale getirebilen bir inancın bu atmosferini örgütlerimize, evlerimize, yarenlerimize, yoldaşlarımıza taşımak zor olmasa gerek” ifadelerini kullandı.
“YOLUMUZUN YARATTIĞI KADIN GELECEĞİN KADINIDIR”
“Alevi insanı bir bütün olarak ve özellikle de Yolumuzun yarattığı kadın geleceğin kadınıdır” diye belirten Orundaş Akarsu, bunu şöyle açıkladı:
“Geleceğin çocuklarını doğuracak, büyütecek ve onlara ayrımsız insanlık dilini, inancını öğretecek o çocukların anneleri olarak bizleriz. Bu ütopya olmaktan çoktan çıkmıştır. Örgütlerimiz daha güçlü, ailelerimiz daha huzurlu olsun istiyorsak bu yaratıcı düşüncemizi, felsefemizi cemlerimizde olduğu gibi Yol ve Erkan kurullarımız üzerinden genişleterek sürdürmek, yaşam pratiğimize ve geleceğe taşımak durumundayız. Yol ve Erkan kurullarımız sadece ritüel anlamda, gösteriye dönüşmek üzere olan cemlere müdahale etmekle yetinmemelidir. İnsanımızın Hakk’a Yürüme Erkanlarında olduğu gibi günlük hayatlarımızda da bir işlevi ve sürekliliği olmalıdır. Sorunlar kurullara taşındığında, ceme taşındığında o Meydan hakikatimizi yürütmekle sorumludur. Bu nedenle deriz ki; ‘Gönül kalsın Yol kalmasın.’ Peki, bu nasıl olmalı, nasıl olacak? Bunu güçlü örgüt iradesiyle, Alevi iradesinin bir ve bütün olması çabası ile gerçekleştirebiliriz.
“İNSANIMIZI SEVMEYİ SÖYLEMEK YERİNE SEVMELİYİZ”
İnsanımızı sevmeyi söylemek yerine sevmeliyiz. İnsanımızı Hak, hakikate ve hakkaniyete davet etmekle yetinmemeli, bunu pratiğe taşımak durumundayız. Bütün bunlar olmazsa Alevi “insan”, Alevi “kadın” nasıl olabilir ki. En azından örgütlü yaşamımıza taşınma, taşıma potansiyelimizi değerlendirerek Yol ışığımızı, çerağımızı yakmak durumundayız. Örgütlü olma bilinci bunu yaşama, insanına taşımaktan başka nedir ki?”
“HACE BEKTAŞ VELİ YOL EMANETLERİNİ NEDEN KADINCIK ANA’YA VERDİ?”
Orundaş Akarsu, “Büyüyen ve güçlenen örgütlerimiz ve Yol kurucusu kimliğine soyunanların kadının kurucu ve örgütleyici kimlik ve kişilik oluşturucu sürecini yadsımak yerine bunu bir kazanım olarak görmelidir. Ancak kadınlar arası çatışma ve etkilerini insani varlık alanımıza taşımadan ve rehberlik etmeden Alevi kadını da Alevi insanı da ancak teoride, düşte kalır. Hace Bektaş Veli yol emanetlerini neden nice rehberi varken gidip Kadıncık Ana’ya verdi. Bu hem simgeseldir hem de Alevi hayatının akışıdır. Bunu görmek ve sürdürmek durumundayız” ifadelerini kullandı.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.