PİRHA-Alevi Dedesi Sefa Öztürk, Türkiye’nin kabuk değiştirdiğini, Türkiye’nin bir değişim geçirdiği, sünni bir din devletinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla daha belirgin, somut bir duruma geldiğini belirtti. Müftü nikahının dinsel evliliğin koşulu olduğunu vurgulayan Öztürk, “Herkes nikah kıydıracağına göre, toplumları müftülerle buluşturma projesidir. Çocuk evliliklerine kadar kadını toplumsal hayattan koparan fiil, din adamları eliyle meşruiyet kazanacaktır” dedi.
Güvenç Abdal Ocağı dedelerinden Sefa Öztürk, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi ve eğitim müfredatına cihatın yerleştirilmesiyle ilgili sosyal medya hesabında bir yazı paylaştı. Öztürk’ün “Gerçeklerle Yüzleşmek’ başlıklı yazıda Türkiye’nin bir değişim geçirdiği, sünni bir din devletinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla daha belirgin, somut bir duruma geldiğini ifade etti.
“YOK SAYILANLAR AĞIR BEDELLER ÖDER”
“Yaşananlara hep birlikte tanıklık ediyoruz” diyen Öztürk, “Biz hala aslı astarı olmayan düzeysiz bir laf kalabalığının ortasındayız. Müftü nikahı ve cihatı tam olarak kavrayamadık galiba. Türkiye iktidara taşıdığı mezheplerle de tipik bir Ortadoğu ülkesi olma yolunda süratle kabuk değiştiriyor. Çıkarlar çeliştiğinde mezhepler- tarikatlar-cemaatlar arası egemenlik çatışması kaçınılmazdır. Bu durum yok sayılanların ve ötekilerin ağır bedeller ödemesi demektir” dedi.
“KADINLAR TOPLUMSAL HAYATTAN KOPARILACAK”
Müftü nikahının dinsel evliliğin koşulu olduğunu vurgulayan Alevi Dedesi Sefa Öztürk, “Herkes nikah kıydıracağına göre toplumları müftülerle buluşturma projesidir. Müftülerin kurumsal kimliği gereği insanlarla nasıl ilişki kuracağı çok açıktır. Tecavüz edenle evlenmekten tutun, çocuk evliliklerine kadar kadını toplumsal hayattan koparan fiil, din adamları eliyle meşruiyet kazanacaktır. İtiraz eden olursa cihatı öğrenen gençlik ne güne duruyor, gereğini yapacaktır.” vurgusunu yaptı.
“YAŞANANLARA SEYİRCİ OLAN HERKES TARİH ÖNÜNDE SORUMLUDUR”
Tüm bu yaşananlara seyirci olan herkesin tarih önünde sorumlu olacağını belirten Öztürk, şunları kaydetti:
“Bizim Muhammet Ali, Hatice, Fatıma, Hasan, Hüseyin, 12 imam sevgimiz test edilemez…Ama muhbirvari bir tavırla solcular Alevilerin içinden çekilsin demekte Alevice bir tavır değil. AKP, MHP ve diğer sağ partilerle her türlü işbirliği yapanlar Alevi asimilasyonunda sorumluluğu olanlardır ve bizlere yol tarif edemezler. Ne diyoruz; demokratik , laik, eşit yurttaşlığa dayalı, sosyal hukuk devleti. Zulmün karşısında olmayanlar, Aleviliğin yanında olamaz. Tanımladığı ve savunduğu yalan Alevilik olur. Sorun teorik değil, pratikte olma ve olgunlaşma sorunudur.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.