PİRHA-DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, kimliklerini sakladıkları gerekçesiyle Alevi çocuklara ‘çifte kavrulmuş yalancı’ diyerek nefret söylemlerinde bulunan eski AKP Milletvekili Hüseyin Besli’ye tepki gösterdi. Yeneroğlu, “Kimliklerini gizlemek zorunda kalan insanların kabahati değil ki, toplumsal çoğulculuğu reddeden ve tehdit kabul eden bir anlayışın dayatması” değerlendirmesinde bulundu.
Akşam Gazetesi yazarı ve eski AKP İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli‘nin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nu ve genelde Alevileri ve çocuklarını hedef alan nefret söylemi içerikli yazısına yönelik tepkiler geliyor.
Kılıçdaroğlu’nun birçok konuda yalan söylediğini savunan Besli, yazısında “Alevi, Kürt bir aile çocuklarına Alevi kimliğini gizlemeyi öğrettiği, öğütlediği kadar Kürt kimliğini de saklamayı öğretmek mecburiyetinde kalmaktadır. Yani söz konusu çocuklar ‘çifte kavrulmuş yalancı’ olmak durumundadırlar. Ve ne kadar maharetle yalan söyleyebiliyorlarsa o kadar aferin alarak yetişmişlerdir” şeklinde çirkin iddialarda bulunmuştu.
“KİŞİ ÜZERİNDE DURMAK ASIL SORUNUN BOYUTUNU GÖLGELER”
Eski AKP’li, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Hüseyin Besli’nin nefret söylemleri hakkında PİRHA‘ya konuştu.
Besli’nin söylemlerini, “Klasik bir nefret söylemi olmasının yanında yaygın bir ezber maalesef” olarak değerlendiren Yeneroğlu, “Kişi üzerinde durmayı çok gerekli görmüyorum çünkü bu durumda asıl sorunun boyutunu görmemiz gölgelenmiş olur” dedi.
“KİMLİKLERİNİ GİZLEMEK ÇOĞULCULUĞU REDDEDEN ANLAYIŞIN DAYATMASI”
Alevi ve Kürt vatandaşların kimliklerini gizleme zorunluluğu hissetmesinin arkasındaki nedenlere değinen Yeneroğlu, şunları söyledi:
“Geçmişte kimliklerini gizlemek zorunda kalan insanların da varlığını göz ardı etmemek gerek. Ancak bu kimliklerini gizlemek zorunda kalan insanların kabahati değil ki, toplumsal çoğulculuğu reddeden ve tehdit kabul eden bir anlayışın dayatması.
Maalesef eğitim sistemimizdeki çarpıklığın da bir sonucu ve daha da giderilmiş değil. Devletin dizayn ettiği makbul vatandaş anlayışına dayanan, çoğulcu toplum gerçeklerimizi reddeden, farklılıklarımızı tehdit olarak kabul eden bir anlayışı çocuklarımıza empoze etmek yerine farklılıklarımızı zenginlik kabul eden, çoğulcu, açık ve demokratik toplum hedefi üzerine bina edilmiş bir eğitim sistemine daha da geçilememiş olmasının da bir neticesi.”
Barış KOP / İSTANBUL
Yoruma kapalı.