PİRHA – Alevi-Kızılbaş inanç geleneğinin en önemli toplumsal öğelerinden biri olan Ana Fatma Dar-ı’nı Alevi yurttaşlara sorduk. Yurttaşlar, Fatma Ana’nın ayağındaki kanı dedesi Muhammed Mustafa görüp üzülmesin diye sakladığını söyledi.
Ana Fatma Dar-ı Alevi-Kızıbaş inancının en önemli toplumsal öğelerinden biri ve cem erkanlarının da bölümlerinden biridir. Alevi erkanında dört büyük dar vardır. Dar-ı Mansur, Dar-ı Fazlı, Dar-ı Nesimi, Dar-ı Fatma (Hüseyin Dar-ı) adını taşır. Dar, en özlü haliyle, Alevi toplumunun kendi kendini arındırma mekanizmasıdır. Ve bu anlamıyla da bu mekanizmaya, ‘Dar-a çıkma, Dar-a çekilme’ gibi adlar verilir.
Kısaca Alevlikte olan dört Dar şu anlama gelir:
Dar-ı Mansur: Darağacında asılarak katledilen Hallac-ı Mansur’dan esinlenerek yaratılmıştır bu kavram. Canların ve dedenin önünde meydan odasının orta yerine gelerek ayakları mühürlenmiş, kolları göğüste çapraz, baş öne eğik olarak beklemek biçiminde uygulanan bu Dara durmak, yol uğruna ölmeye, asılmaya hazır olmayı anlatır.
Dar-ı Fazlı: Fazullah-ı Hurufi gibi yol uğruna başının boynundan kesilmesini göze almaktır; darda, yüzüstü yere kapanma duruşuyla temsil edilir.
Dar-ı Nesimi: Yol uğruna Nesimi gibi derisinin yüzülmesini göze almaktır. Darda, derimin yüzülmesine hazırım dercesine, diz üstü durulur.
Dar-ı Fatma (Hüseyin): Yol uğruna İmam Hüseyin gibi, başını vermeye hazır olmaktır. Dar-i Fatima da denir. Darda ayak mühürleme duruşuyla temsil edilir. Kadınların yaptığı bir dar değildir. Semahta dara duruş oluşumu anlatır.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne bağlı Ataşehir Cemevi’nde, Muharrem muhabbetine katılan Alevi yurttaşlar Ana Fatma Darı’nı (Hüseyin Dar-ı) değerlendirdi.
Fatma Ana’nın ayağının kesildiğini söyleyen Alevi yurttaşlar, “Fatma Ana’nın ayağı kesilmiş parmağı kanıyor. Parmağının kanını çocukları görmesin diye sağ ayağını sol ayağının üzerine koyuyor ki ayağının kanı görünmesin. Öyle dara duruyor. Fatma Ana Dar’ı diye ona deniliyor” dedi.
Dara kalkmanın kadınlara Fatma-i Zöhre anadan kaldığını belirten Alevi yurttaşlar, “Hz. Hüseyin dedesi Muhammed Mustafa’yı dara kaldırınca ve arkasından Hz. Ali geldi onu da dara kaldırdı. Fatma Zöhre Anamız da geldi. Ayağı kanayınca ayağı ayağının üzerine koydu, dedesi Muhammed Mustafa görüp üzülmesin diye. Dar bize Fatma-i Zöhre anadan kaldı” diye konuştu.
Musahipliğin önemine de değinen Alevi yurttaşlar, “İkrar veririz birbirimize, ikrarımıza sahip çıkarız yola ikrarımızla gireriz. Yolumuzun önemli parçalarından biridir. Kirve ve müsahip tutmak, ikrarına sahip çıkmak bir lokma bir ekmeği paylaşıp yemek biz Aleviler için çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.