PİRHA- “İnsan yetiştirmezsek geleceğimiz karanlıklar içerisinde kaybolup gider. Bizi kurtaracak olan bilimsel çalışmalardır.”
Araştırmacı yazar Ayhan Aydın, Alevilik-Bektaşilik çalışmaları alanında önemli eksikliklerin olduğunu vurguladı. Alevi-Bektaşi çalışması yapacak yetişmiş tarihçilerin olmaması, Osmanlıca ve Farsça’nın bilinmemesi ve Osmanlı arşivlerinin etkin kullanılamamasının önemli bir sorun olduğunu dile getirdi. Alevi-Bektaşilerin ilgili bu eksiklerin üzerinde durup bilimsel anlamda kurumsallaşmasına dikkat çekti.
OSMANLI ARŞİVLERİNİN ÖNEMİ
PİRHA’ya konuşan Araştırmacı Yazar Ayhan Aydın, Osmanlı arşivlerinin önemine dikkat çekerek şunlara değindi:
“600 yıl boyunca bizi sürgün eden ve bize kıyan Alevi-Bektaşi katliamlarının da yaşandığı en zorlu dönemlerimizin geçmiş olduğu tarih Osmanlı İmparatorluğu tarihidir. Bu imparatorluk içerisinde uzun yıllarımız geçmiş ve geleneklerimiz, ritüellerimiz bu zaman dilimi içerisinde var olmuş ve değişime uğramıştır. Bu sebepten Osmanlı belgeleri dünyanın en önemli arşiv belgelerinden ise bizim de bu önemli kayıtlara ulaşmamız ve yararlanmamız gerekiyor. Osmanlıca yazılmış yüzlerce eser içerisinde Alevi-Bektaşi konusunu doğrudan ilgilendiren başlıklar var.”
“YETİŞMİŞ BİLİM İNSANLARI OLMALI!”
Yetişmiş bilim insanlarının eksikliğine değinen Ayhan Aydın, özellikle akademik alanda yoğunlaşıp Alevilik-Bektaşilik çalışması yapacak tarihçi, sosyolog ve antropolog adaylarının teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı. Bu alanda kurumsal adımların atılması, yüksek lisans ve doktora yapacak öğrencilerin motive edilmesi gerektiğine değindi.
Ayhan Aydın, Alevi-Bektaşi yazılı kaynaklarının mevcut olduğunu ancak Osmanlıca’nın bilinmemesi sebebiyle önemli sorunların oluştuğunu vurguladı.
“YANLI BAKIŞ AÇILARINA KARŞI AKADEMİLER KURMALIYIZ”
Araştırmacı yazar Ayhan Aydın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alevilerin-Bektaşilerin aslında tarihi bir kitap koleksiyonu, kütüphanesi var. Bugün çok iyi biliyoruz ki önemli Alevi-Bektaşi ulularına ait velayetnameler vardır. En önemlisi Hacı Bektaş Velayetnamesi olduğu gibi; Abdal Musa Velayetnamesi, Seyid Ali Sultan Velayetnamesi, Kolu Açık Hacım Sultan Velayetnamesi, Demirbaba Velayetnamesi, Otman Baba Velayetnamesi gibi sayısız eren ve evliyanın yaşam öykülerinin anlatılmış olduğu tarihi kitaplar elimizde mevcuttur. Fakat biz ne yapıyoruz? Bunları başkalarının çevirileri üzerinden okumak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla yanlı bakış açılarına maruz kalarak okuyoruz. Devletin bazı dayatmalarına boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Peki bize düşen görev nedir? Kendi insanımızı yetiştireceğiz, akademimizi kuracağız, enstitümüzü kuracağız, gençlerimiz okuyacak, Osmanlıca, Farsça bilen gençlerimiz bu orijinal kaynakları arşiv ve vakıf belgelerine inerek, çalışma azmiyle onları bizlerin anlayacağı şekilde kitaplaştıracaklar.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.