PİRHA – Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Antalya Şube Sekreteri Barış Aksoy, AKP’nin eğitim politikalarına tepki gösterdi. Zorunlu din derslerinin öğrenciler üzerinde olumsuz etki bıraktığını belirten Aksoy, “Kamusal, laik ve bilimsel eğitim tüm toplumsal kesimlerin vazgeçilmezi olmak zorunda” dedi.
AKP hükümetinin eğitim sistemini tamamen dincileştirmesi hızla sürüyor. Okullardaki zorunlu din dersinin yanı sıra zorunlu seçmeli din dersleri ve ÇEDES projesi, seküler kesimin itirazındaki son evre oldu. Karma eğitimin sık sık gündeme gelmesi ve dinci örgütler ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokoller, toplumdaki tedirginliği ve tepkiyi daha da büyütüyor.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Antalya Şube Sekreteri Barış Aksoy, AKP’nin eğitim politikalarına ilişkin PİRHA’ya açıklamalarda bulundu.
Eğitim emekçisi ve aynı zamanda Alevi kimliğine sahip olan bir birey olarak yıllardan beri zorunlu din derslerinden mağdur olduğunu belirten PSAKD Antalya Şube Sekreteri Barış Aksoy, “Kendi öğrencilik dönemlerimde maalesef buna yönelik yeterli bir bilinç ve buna yönelik yeterli mücadele de yoktu. Fakat öğretmen olduktan sonra özellikle eğitim ortamlarında bunun yarattığı sıkıntıları çok daha fazla gözlemledim” dedi.
Türkiye’nin eğitim sisteminde bir öncekini aratır hale gelindiğini belirten Aksoy, “2011 yılından sonra mevcut zorunlu din derslerine ilaveten seçmeli dersler altında ekstra din dersleri çocuklarımıza bir nevi dayatılmaya başlandı. Aslında bunlar da kısmi olarak zorunlu dersler olarak öğrencilerimize sunuldu” diye belirtti.
“DİN DERSLERİ ÖĞRENCİLERİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Zorunlu din derslerinin öğrencileri üzerinde olumsuz gelişmelere neden olduğunu vurgulayan Aksoy, şöyle devam etti:
“Bu öğrencilerimizde neye neden oldu? Öncelikle aklın, bilimin, egemenliğine inanan laik bilimsel kamusal eğitimden gelen insanlar olarak öğrencilerimizdeki dönüşümü çok rahat gözlemledik. Çocuklarımız okullardan daha çok vakıflara ve cemaatlere yönlendirilmeye çalışıldı. Bunu çeşitli adlar adı altında, proje üretmek adına öğrencilerimizi ders çalıştırıyoruz, yemek veriyoruz adı altında yaptılar. Millî kurumlar ve vakıflar aracılığıyla da öğlen yemeği vererek eğitim, bursu vererek o çocukları bir şekilde etkilemeye ve yönlendirmeye başladılar ve bunu son 12 yıldır özellikle eğitim alanında çok yakından hissediyoruz.”
“ÖĞRENCİLER CUMA GÜNÜ CAMİYE GİTMEK İÇİN BİZDEN İZİN İSTİYOR”
Öğrencilerin cuma günleri camiye gitmek için kendilerinden izin istediğini belirten Aksoy, “Derste bulunmaları, bir şeyler öğrenmeleri en iyi ibadettir diye düşünüyorum. Fakat çocuklarımız sadece camideki vazifesini yerine getirmeyi, dini yaşam olarak algıladığı için ve bu şekilde yönlendirildikleri için bizlere ciddi anlamda sıkıntı yaşatıyor” diye belirtti.
“LAİK, BİLİMSEL, KAMUSAL EĞİTİM ŞU ANDA YOK EDİLMİŞ DURUMDA”
Yaşananlardan dolayı ciddi kaygı duyduklarını belirten Aksoy, şunları ifade etti:
“Laik bilimsel kamusal eğitim tehdit altında demiyorum artık laik, bilimsel, kamusal eğitim şu anda yok edilmiş durumda. Bundan 17 yıl önce tehdit altındaydık ama şimdiki yaşanan durum daha tehlikeli durumda. Buna karşı sendikalar, Alevi kurumları ve bağımsız bireyler olarak gerekli mücadeleyi veremedik. Bu iktidarın kökleri 12 Eylül 1980’den beri neler amaçladıklarını zaten biliyoruz. Zorunlu din derslerinin gelmesi öyle rastgele yapılmış bir şey değil, bunlar hepsi bilinçli birer projenin ürünü. Bizler gerekli duruşu sürdüremedik. Evet, iktidara kızıyoruz iktidarı eleştiriyoruz ama dönüp kendimizi ne kadar eleştiriyoruz. Bu konuda öğrenci velileri olarak ne yaptık. Zorunlu din derslerinin engellenmesi için hatta seçmeli derslerin dayatılmasına karşı ne yaptık?”
“SADECE BİR VELİ DAVA AÇTI”
Antalya’da dava açmak için 1 yıldır uğraştıklarını söyleyen Barış Aksoy, “Sadece bir veli bu konuyla ilgili dava açabildi. Birçoğu çocuğunun psikolojisinin bozulacağından dolayı dava açmıyor. Oysa çocuğunun geleceği gidiyor. Maalesef bu konu kendi adıma söyleyeyim çok yaralayıcı. Her defasında da üzülüyorum, bu ülke gerçekten bunları hak etmiyor. Kamusal eğitim, laik eğitim ve bilimsel eğitim bizlerin vazgeçilmezi olmak zorunda” dedi.
Mücadele etmekten başka çıkış yolunun olmadığını belirten PSAKD Antalya Şube Sekreteri Barış Aksoy, şunları kaydetti:
“Bunları da hayata geçirmek için birlikte mücadele etmek tek çıkış noktamız. Evet mücadelelerin çeşitli ayakları vardır. İki tane miting yapıldı. Miting yapılmalı mı? Kesinlikle yapılmalı ama biz mücadeleyi sadece mitingle veya herhangi bir şehrin meydanında basına açıklamalarına sığdırıyoruz. Herhangi bir ortaklaşa iş yapamıyoruz. Velilerimiz ve kendi arkadaşlarımız zorunlu din derslerine karşı dava açmıyor. ÇEDES projesi ile ilgili dilekçe vermeye ikna edemiyoruz. Herkes bireysel kaygılar duyuyor. Bu kaygılardan dolayı da kimseyi eleştiremiyorum. Çünkü şu anda ülkede ciddi bir korku imparatorluğu yaratılmış durumda.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.