PİRHA- AKP’nin Avrupa ile yaşanan krizi ‘batıya karşı bir zafer sağlama’ amacıyla kullandığına dikkat çeken Gazeteci Celal Başlangıç, “Ama ben eminim ki AKP bu hamleyi yaparken, ‘bütün zorlamalara rağmen gidip konuşacağız’ diye düşünüyorlardı. ‘Biz nasıl Avrupa’yı yendik sözlerimizi dinlettik’ deyip, Türkiye’de evet kampanyasını böyle pompalayacaklardı. Geri dönmek zorunda kaldılar. Çirkin ve aciz bir duruma düştüler’’ şeklinde konuştu.
Avrupa ile yaşanan kriz giderek derinleşiyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Hollanda’ya girişinin engellenmesi sonrası Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın “istenmeyen kişi” ilan edilmesinin yankıları devam ediyor. Hollanda’nın tavrına Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de destek vermesinin ardından kriz perdesi bir tık daha yükseldi.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte Türkiye’nin yaptırımlardan bahsetmesini tuhaf bulduğunu açıklarken , Alman hükümetinin sözcüsü Steffen Seibert, “Almanya Başbakanı provakasyon yarışına katılma niyetinde değil. Kendisi bu yarışa girmiyor” açıklamasını yaptı. Avrupa’da yaşanan krizin Türkiye yansımalarını Gazeteci Celal Başlangıç PİRHA’ya değerlendirdi.
Türkiye’nin tahammül sınırını doldurmuş olduğunu ve AB için taşınamaz bir yük haline geldiğini düşünen Başlangıç, AB ülkelerinin koşulları nedeniyle bu krizin derinleştiğine dikkat çekti.
“HOLLANDA KRİZİ TÜRKİYE AÇISINDAN PROJE BİR KRİZ”
“Avrupa Birliği Türkiye’nin kendi iç hukukunda yaptığı uygulamalara uzun süre sessiz kaldı’’ diyen Başlangıç, “Bunun temel nedeni mülteci korkusuydu. Cizre’de, Nusaybin’de , Şırnak’ta, bir çok Kürt ilinde kentler yakılıp yıkılırken sessiz kalma politikasını sürdürdü. Bu mülteci sorunu kendi üzerine sıçramasın diye AKP hükümeti ile anlaşmanın yollarını sürekli aradı ve sürekli geri adım attı. Böylelikle bir yanı ile kendi değerlerini de çiğnedi. Bu bir tahammül sınırı idi. Türkiye bu tahammül sınırını doldurmuş oldu. Artık AB içinde taşınamaz bir yük haline gelmeye başladı. Özellikle iktidardaki partilerin Türkiye’ye dönük politikalarından dolayı oy kaybetmelerine de neden oldu. Kendi iç sorunu olacak kadar ağır bir yük oldu Türkiye Avrupa’ya ve en son Hollanda krizi bir kırılma noktası oldu’’ şeklinde konuştu.
Hollanda krizinin Türkiye açısından proje bir kriz olduğuna dikkat çeken Başlangıç, “Suriye’de aradığını bulamamıştı, kendi ülkesinde mağdur politikası yapma şansı artık kalmamıştı. Kontrollü bir krizle işi kendi iç politikasına dönük, referanduma dönük aşamaya taşımayı istedi. Fakat Almanya’nın genel tavrının dışında bir tavırla karşılaştı. Hollanda tavrı hesapta olmayan bir tavırdı. Hollanda da seçimin yaklaşması, karşısında aşırı sağcı bir partinin oylarını sürekli artırması nedeniyle bu tavrı koymak zorundaydı. Gerek Türkiye’nin iç sorunları, gerekse AB ülkelerinin koşulları bu çatışma ortamını tetikledi. Burada en sıcak sorunla karşı karşıya olan Hollanda idi. Kriz Hollanda üzerinden patladı. Almanya seçimleri yakın olsaydı Almanya üzerinden çıkabilirdi. Burada önemli olan şu: Evet propagandasını AB ülkelerinde yapacak mısın yapmayacak mısın?’’ dedi.
“TIRMANAN KRİZ SEÇİMLER YAKLAŞTIKÇA ALMANYA’YA DA SIÇRAYACAK”
2008 yılında getirilen bir yasa ile hem yurtdışındakilere oy kullanma olanağı sağlanırken, hem de yurtdışındaki temsilciliklere propaganda yaşağı getirildiğini belirten Başlangıç, bu yasağın altında da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası olduğuna dikkat çekti. Söz konusu yasanın getirilme nedenini de Başlangıç şöyle özetledi:
“Bu boşuna getirilmedi. Bu yasa Türk nüfusunun yoğun olduğu ülkelerde seçim yapılırken o ülkelerin elini rahatlatmak için getirildi. Çünkü orada seçim yerel yönetimlerin iznine tabi idi. O süreçte AB ile de anlaşılarak yasaya böyle bir madde eklendi. Fakat bu seçimde Türkiye kendi yasasına kendi uymadı. Yüksek seçim Kurulu 17 Şubat’ta yayınladığı seçim yasaklarında yasanın bu maddesinden hareketle yurt dışı ve temsilciliklerde seçim kampanyası yapılamayacağını yasaklar arasına koymuştu.’’
AKP’nin, evet’lerin hayır’ların çok gerisinde kalmasından dolayı durumu bir çatışma alanı olarak açmak istediğine vurgu yapan Başlangıç, çatışmanın beklemediği bir boyuta sıçradığını söyledi. Başlangıç, tırmanan çatışma sürecinin, seçimler yaklaştıkça Almanya’ya da sıçrayacağını kaydetti.
AKP’nin bu krizi batıya karşı bir zafer sağlama amacıyla kullandığını ifade eden Başlangıç , “Ama ben eminim ki AKP bu hamleyi yaparken, bütün zorlamalara rağmen gidip konuşacaklardı. ‘Biz nasıl Avrupa’yı yendik sözlerimizi dinlettik’ deyip, Türkiye’de evet kampanyasını böyle pompalayacaklardı. Geri dönmek zorunda kaldılar. Çirkin ve aciz bir duruma düştüler. Hollanda Başbakanı’nın bir ifadesi var. Diyor ki: ‘’İşi çığırından çıkarmak için her şeyi yaptılar.” Binali Yıldırım 6 Mart’ta ATV ile A Haber‘in ortak canlı yayınında, “14’üne kadar Hollanda’da bir etkinlik yapmamız mümkün gözükmüyor. Çünkü seçimler var’’ diyor. Bu hamleyi 11 Mart’ta yapıyorlar. Bunun altında başka şeyler de aramak lazım.’’ diye konuştu.
REFERANDUM DENETİMİ ENGELLENECEK
“Sözkonusu kriz halinde AB’nin referandum seçimlerini denetlemesi nasıl olacak” diye soran Başlangıç, “Türkiye denetime tabi tutmak istemiyor, fakat kabul etmek zorunda kalmıştı. Şimdi bu denetimi reddetmek için gerekli argümanlarının olduğunu düşünüyorum’’ dedi.
Türkiye’deki seçmenler açısından AKP’nin Avrupa’da aradığını bulamadığını ve fena halde refüze edildiğini belirten Başlangıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ağır bir itibar kaybıdır. Avrupa açısından AKP aleyhine bir süreç olarak değerlendiriyorum. Böyle bir girişimde bulunmak, burada yaşayan yurttaşların huzurunu, refahını, işlerini zedeleyecek bir bir noktadadır. Burada yaşayan ve ilgisi olmayan günahsız insanlara hayat zindan edilebilir.”
Sadece Hollanda, Almanya açısından değil, dünya açısından da düşünmek gerektiğini ifade eden Yıldırım, “Trump’ın referanduma kadar Erdoğan’ı kabul etmemesi, Almanya’nın tavrı, arkasından Hollanda’nın tavrı giderek dalga dalga yayılan Türkiye açısından olumsuz bir süreç. Ben yurtdışından AKP oylarının bir miktar da olsa düşeceğini düşünüyorum. Bu durum Türkiye’den de AKP oylarını olumsuz etkiledi.
Şöyle bir Türkiye meselesi var ki; Kendi komşusunun topraklarına girerek işgal etmiş bir ülke, Irak’la ilişkileri kötü, Rusya ile ilişkileri bir statüye oturmamış. Amerika ile ilişkilerinin geleceği belirsiz ve Avrupa ile kavga eden, Yunanistan ile ayrı gerginlikler yaşayan bir ülke durumunda Türkiye. AKP iktidarı Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı sırasında, komşularla ‘sıfır’ sorun diye yola çıkmıştı. Şuan dünyada sorun olmayan ülke yok gibi görünüyor’’ dedi.
Elif SONZAMANCI
Yoruma kapalı.