PİRHA- Yeni Akit ve Aydınlık gazetelerinin başını çektiği bir grup medya tarafından hedef gösterilen PEN üyesi Yazar Gökhan Yavuzel, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla hakkındaki karalama kampanyasına tepki gösterdi. Yavuzel, ”En son söylemem gerekeni en başta ifade edeyim; İngiltere’de değilim, iddia edilen konularla ilgili gözaltına alınmadım, tümüyle absürt bilgiler, tek bir satırı bile doğru değil” dedi.
Uluslararası Yazarlar Birliği üyesi yazar Gökhan Yavuzel, sağlık sebepleriyle döndüğü Türkiye’de gözaltına alınarak mahkemeye çıkarılmış, yurtdışına çıkış yasağıyla serbest bırakılmıştı.
Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi olan, Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi’nin Ocak 2016’da ayında yayınladığı “Amasız, fakatsız bu suça ortak olmayacağız” adlı barış bildirisini hazırlayan Yazar Gökhan Yavuzel, beş yıl sonra sağlık sebepleriyle Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alınmıştı. Yavuzel hakkında hem bildiri nedeniyle, hem de “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesiyle yakalama kararı bulunuyordu.
“VİCDAN VE AHLAKTAN YOKSUNLAR”
İsmi Avrupa’da yaşayan gazeteci, yazar ve siyasetçilere yönelik ‘infaz listesi’nde de yer alan ve Temmuz 2021’de yaşadığı Galler’de saldırıya uğrayan Yavuzel, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Yeni Akit ve Aydınlık gazetelerinin başını çektiği, hakkımda yayımlanan haberlere ve sosyal medya paylaşımlarına karşı cevabımdır:
Öncelikle bu tür çirkin iddialara karşı yanıt verme durumuna gelmekten dolayı hicap duyduğumu belirtmek istiyorum.
En son söylemem gerekeni en başta ifade edeyim; İngiltere’de değilim, iddia edilen konularla ilgili gözaltına alınmadım, tümüyle absürt bilgiler, tek bir satırı bile doğru değil…
Nisan ayında mide kanaması geçirmiştim. Bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra taburcu oldum ve ilaç tedavisine başladım. Bunun üstüne bir takım başka sorunlar da eklenince, bu süreçten sonra internetten uzak kaldım ve hatta telefon bile kullanmadım. Hakkımdaki haberleri ise bir arkadaşımın bana ısrarla ulaşmaya çalışmasıyla, gecikmeli olarak öğrendim. Öğrendikten sonra, bu tür abes ithamlara karşı sessiz kalmak istedim ancak kısa da olsa bir şeyler söylemem hususunda ikna edildim.
Twitter’daki trollerin itibar suikasti ile başlayıp, Fazıl Duygun denen bunakların asılsız nitelikteki bu paylaşımlara destek vermesiyle ulusal basına kadar yer edinmiş. Vicdan ve ahlaktan yoksun olduklarından ötürü, uydurulan şeylerin doğruluğunu ispat etme gereği bile duymadan gerçekmiş gibi kamuoyuna sunmuşlar.
“PEN GENEL MERKEZİNE ULAŞILIP İHRAÇ EDİLMEK İSTENDİM”
Yok kokain kullanmışım, üç kadınla birlikteymişim, İngiliz polisi tarafından tutuklanmışım, kumara başlamışım, bir çeteden yüklü miktarda para almışım, hakkımda kırmızı bülten çıkarılmış, ve daha bir çok iddia…
Beni tanıyan herkes, sevsin ya da sevmesin, hayatım boyunca hiçbir zaman ne uyuşturucuyla ne de yoz ilişkilerle işimin olmadığını gayet iyi bilirler. Çetelerin ardına sığınarak bu algı ve haberleri yaptıran faşizanlar, bu tür yüz kızartıcı şeylere tamah etmeyeceğimi en iyi onlar bilirler.
Rahmetli Murat Saat, Ayşe Altan, Ahmet Tulgar ve şu an hayatta olan Ayşe Tural gibi usta yazar ve şairlerin edebi anlamda çömeziydim ben. Onlara göre yetenek ve gelecek vadettiğim için bana gözbebekleri gibi bakar, ona göre eleştirir ve muamele ederlerdi. Onlar beni bu tür ilişkilerden hep uzak tutmaya çalıştılar. Hiç kimse ve hiçbir şey için olmasa da, sırf onları mahcup etmemek ve mezarlarında rahat uyumalarını sağlamak için asla böyle şeylere yeltenmem.
Bu tür haberleri ve X’teki trollerin paylaşımlarını fırsat bilenler, PEN genel merkezine bu konuları ulaştırıp ihraç edilmem konusunda telkinlerinin olduğunu da öğrendim. Ancak girişimleri başarısız oldu. Kendi bireysel çabamla, hiç kimseden maddi yahut manevi anlamda destek almadan, birilerinden yardım istemeden, medet ummadan bu aşamaya kadar geldim.
Bunu inkar edecek hiç kimseyi de bulamazsınız. Dolayısıyla yazdıklarımın edebi kalitesine en ufak bir eleştiri yöneltemedikleri için böyle adi şeylerle şahsımı hedef alıp karalamaya çalışıyorlar. Daha önce de hakkımda kara propaganda yaptıkları çok olmuştu, ancak hiç bu kadar aşağılık ithamlarla karşı karşıya kalmamıştım.
“SAKINACAĞIM, KORKACAĞIM HİÇ KİMSE YOK, HUKUKİ SÜRECİ BAŞLATACAĞIZ”
Çok genç yaşımdan bu ana kadar, kitaplarım çok satanlar listesine girdi, kitap baskısı en erken biten yazar oldum, çeşitli ödüller de aldım. PEN üyeliğine kabul edilmiş en genç yazar ünvanına sahip oldum. Popülerliğimin hızla arttığı bir dönemde hükümete karşı sözümü esirgemeden söyledim, Kürtlüğümü vurguladım, barış diye haykırdım. Bireysel çıkar odaklı düşünseydim, herhalde böyle tehlikeli girişimlerde bulunmazdım çünkü ihtiyacım yoktu ve bu gibi girişimler ancak kendimi yakmak oluyordu.
Yine beni tanıyanların malumudur ki kendimden bahsetmeyi hiç sevmem. Bu noktada biraz bencillik yapıp kendimden bahsettiğim için af buyurmalarını istirham ediyorum.
Eğer, yanlış da olsa ve hatta yüz kızartıcı bile olsa, bir şeyi yapmışsam asla yalan söylemem, hakikati konuşmaya özen gösteririm. Çünkü sözümü söylemekten sakınacağım, korkacağım yahut yaranmak isteyeceğim hiç kimse yok.
Son olarak, hakkımda bu haberleri uyduran sosyal medya paylaşımlarına ve gazete haberlerine karşı, avukatımla birlikte hukuki süreci başlatacağız.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.