PİRHA- Alevi Kültür Dernekleri Genel Merkezi, AKP hükümetinin uygulamaya sokacağı yeni eğitim müfredatına yazılı bir açıklama yaparak tepki gösterdi. Yazılı bir açıklamayla yeni müfredattan duyduğu kaygıyı ve önerilerini dile getiren AKD, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile ilgili AİHM kararları hiç dikkate alınmadığı gibi eski müfredattan da daha koyu bir mezhepçi anlayış müfredata egemen olmuştur” dedi.
Alevi Kültür Dernekleri Genel Merkezi, AKP hükümetinin uygulamaya sokacağı yeni eğitim müfredatına yazılı bir açıklama yaparak tepki gösterdi.
Milli eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından açıklanan 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren yeni müfredat programına ilişkin görüşlerini açıklayan Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Hünkar Hacı Bektaşi Veli’nin “Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” sözünü hatırlatarak, aydınlık bir Türkiye özlemi içinde olduklarını belirtti.
“LAİK EĞİTİMİN SON PARÇALARI DA ORTADAN KALDIRILIYOR”
Açıklamada, “Bakanlık 4+4+4 uygulamasında olduğu gibi hata yapmaktadır. Müfredatın kitaplarının bile basıma geçilmiş olması tüm iyimserliğimize rağmen kaygılarımızı artırmaktadır” denilerek, şu noktalara dikkat çekildi:
“Çağın gereklerine uygun hazırlandığı iddiasıyla hazırlanan eski müfredatın sadeleştirilmesi, basitleştirilmesi halinin doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alması, ünite ve kazanım sayılarının azaltılması, başta tarih dersleri olmak üzere, büyük ölçüde “dini” ve “milli” öğeler ve referanslarla donatılmış bir müfredat oluşturularak çağdaş ve laik eğitimin son parçalarının ortadan kaldırıldığı, pozitif bilim yerine dini motiflerin ağırlıkla kullanıldığı görülmektedir. Biyoloji, tarih, edebiyat, sosyal bilgiler, felsefe, inkilap tarihi ve Atatürkçülük derslerinde ezbere dayalı konuların çıkarılarak sadeleştirme iddiasıyla bazı önemli tarihsel olayların, Cumhuriyet’in değerlerini, Atatürk ve yol arkadaşlarının verdikleri mücadelenin yok edilmeye çalışılmasının siyasi bir tavırla bütün okullarda okutulan eğitim müfredatını, imam hatip müfredatı ile bütünleştirme çabalarına dönük olduğunu görüyoruz.”
“Genel anlamda laik ve bilimsellikten uzak Cumhuriyet ve Atatürkçülük değerlerinden uzaklaşılarak AİHM kararlarının ve Alevi toplumunun talepleri dikkate alınmadan göstermelik yaklaşımlar dışında dini ve şeri motiflerin ağırlıkla ele alındığı bir müfredat görüyoruz.” diyen AKD, zorunlu din dersi müfredatı hakkında görüşlerini şöyle aktardı:
“Temel Dini Bilgiler, Din Kültürü, Ahlak bilgisi gibi dersler adı altında seçimli veya zorunlu verilecek eğitim tamamen kaldırılmalıdır. Çocuklarına dini eğitim aldırmak veya dini eğitim almak için yeterli düzeyde eğitim kurumları vardır. Herkes çocuğuna istediği dini eğitimi aldırmakta serbesttir.
Din içerikli derslerin milli eğitim temel kanunu ve AİHM nin kararlarına aykırı bir şekilde müfredata konulmasını kabul edemeyiz. Ancak bu derslerin seçmeli olarak uygulanması öne sürülecekse inançları farklı veya bu dersi görmek istemeyen öğrenciler açısından lise ve üniversite seçme sınavlarına bu derslerden soru konması derslerin seçmeli olması özelliğini ortadan kaldırmakta, dini derslerin seçilip seçilmemesi mahalle baskısına dönüşmektedir.
Taslak müfredatta ortaokul düzeyinde öğrencilere kavramlar arasında tartışma yaratacak cihad (ibadet şekli olarak), cin, şerîat ve tesettür (örtünme), Liselere yönelik Temel Dini Bilgiler dersinin yeni müfredatında edille-i şeriyye, had, talak (boşama), mehir (başlık parası) gibi tartışma yaratacak kavramların olduğunu görüyoruz.
Müfredatta Sünnilik dışında Caferilik, ezidilik, Şiilik, mutezile, zeydilik gibi hiçbir mezhebe veya inanca yer verilmediği, ama Selefilik; Sünnilik (Ehli Sünnet) başlığı altında ele alınarak sahiplenildiği, Selefiliğin; Vahhabiliğe kapıların açıldığı, Alevi dua ve gülbenglerine kültürel örnekler dendiği, Alevilik ve Bektaşilik için inanç yerine daima kültür ifadesi kullanıldığı, “yasak savma kabilinden” ehlibeyt kavramına yer verildiği, Muharrem orucunun “Kültürümüzde Muharrem Orucu ve Aşure” başlığı altında ele alındığı, bir ibadet olarak Alevi Bektaşi cem ibadetlerine, semah, Hızır orucu, devriye-tenasüh hiç değinilmediği;
Cemevinden ibadethane olarak bahsedilmeyip sadece “yer” veya erkan yeri olarak bahsedildiği, bütün namaz sureleri ve duaları öğretildiği halde Alevi-Bektaşi dualarına hiç yer verilmediği, önceki programda yer alan Atatürk’ün Laiklik Anlayışı ve Atatürkçülükle ilgili konuların tamamen kaldırıldığı, laiklikle ilgili hiçbir konunun kendine yer bulamadığı, cenaze erkanının sadece Sünni mezhebine göre işlendiği, Alevilikteki ve Şiilikteki cenaze erkanlarının yer bulamadığı, açıklamalar bölümünde Alevi-Bektaşi kültüründe cenaze uğurlama geleneklerine de değinileceği belirtilse de bir açıklamanın mevcut olmadığı;
Yahudilik ve Hristiyanlık için iki ünite ayrılarak, Alevilikle ilgili konuları koymamak için Yahudilik ve Hristiyanlığa, Türk Ortodoks Kilisesi’ne, Yezidiliğe, Bahailiğe değinilmiş, Hinduizm ve Budizm gibi Uzakdoğu dinlerine geniş yer açılarak Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümeniklik iddiası da yerini aldığı, sonuç itibariyle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile ilgili AİHM kararları hiç dikkate alınmadığı gibi eski müfredattan da daha koyu bir mezhepçi anlayış müfredata egemen olmuştur.
“EĞİTİM YAP BOZ TAHTASI DEĞİLDİR”
Eğitimin yap boz tahtası olmadığını belirten AKD, “Cemevlerine kültürevi, erkan yeri ve yer gibi tanımlamalar yapmaktan Alevi inancına kültür demekten vazgeçmeli, Alevi Bektaşiliğin bir inanç olduğunu, bu inancın ibadetinin cem, ibadethanesinin cemevi olduğu gerçeği fiilen ve hukuken kabul görmeli, eğitim ve diğer yaşam alanlarının bu gerçeklik doğrultusunda düzenlenmesinin temel talebimiz olduğunu kamuoyuna duyururuz” ifadesini kullandı.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.