Alevi Haber Ajansi

AKD Genel Başkanı Demir: ABF’den çekilmeyi hiç düşünmedik, sadece yönetimden istifa ettik

PİRHA-Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı Doğan Demir, Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) yönetiminden 24 AKD’linin istifa etmesine ve ABF ile ilişkilerine ilişkin PİRHA’nın sorularını yanıtladı. Demir ABF’den ayrılmayacaklarını, sadece ABF yönetiminden rahatsız oldukları için 24 arkadaşının istifa ettiğini söyledi. Demir’e göre, ABF’nin yönetimi değişmeli ve yeni kadroyla yola devam edilmeli. 

AKD Genel Başkanı Doğan Demir, ABF’den ayrılmayı düşünmediklerini sadece 24 kişinin ABF yönetiminden istifa ettiğini söyledi. ABF mevcut yönetiminin AKD’yi hiç bir koşulda temsil etmediğini savunan Demir, ‘Peki AKD’lilerin istifası ABF’nin bölünmesinin ön adımı olabilir mi?’ şeklindeki sorumuzu da “Hayır. Kimsenin böyle bir kanıya girmesine gerek yok. Alevi hareketinin yeniden toparlanıp yeniden bir kadrolaşmayla yola devam etmesini sağlayan bir çalışma” diye yanıtladı.

“ABF bileşenlerinden neden sadece AKD rahatsız? ABF Başkanı Muhittin Yıldız ile kişisel bir meseleniz mi var” sorumuzu da Demir, Yıldız’ın kendisi hakkında yaptı açıklamalara tepki göstererek yanıtlıyor.

İşte AKD Genel Başkanı Doğan Demir ile yaptığımız söyleşi:

Alevi Kültür Dernekleri olarak (AKD) olarak Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) yönetiminden neden çekildiniz? 

Geçen yıl yapılan ABF genel kurulundan sonra Baki Düzgün’ün genel başkan olduğu dönemden itibaren ABF’de işler iyi gitmemeye başladı. Sonrasında Baki Düzgünün istifa etmesinden sonra ABF yönetiminde tam bir kaos yaşandı. Muhittin Yıldız genel başkan olduktan sonra bu sorumluluğu taşıyamadı, bu süreci doğru götüremedi. Yönetim içerisinde sürekli ayrışmalar oldu. Sürekli borç batağında olan bir kurum ve ayrışan bir kurum. İçinde Pir Sultancılar, AKD’ciler ya da bağımsızlar diye ikiye üçe ayrıldı. Kurumları bölmeye çalışan bir sistemi var. O anlamda AKD olarak birkaç aydır Pir Sultan Abdal Kültür Derneği genel başkanıyla ve yönetimiyle yaptığımızı görüşmelerde bu ABF yönetiminin mutlaka değişmesi gerektiğini, olağanüstü kongreye götürmemiz gerektiğini en kötü ihtimal Muhittin Yıldız’ın genel başkanlığı bırakıp yönetimin kendi içerisinde başka bir arkadaşımızla devam etmesi gerektiğini defalarca konuştuk. Bunu defalarca da PSAKD genel başkanı ve yöneticileriyle de ortak karar alarak yürürlüğe koyacağımızı söylememize rağmen maalesef arkadaşlarımız bu işe çok yanaşmadılar.

“ABF’DEN ÇEKİLMEYİ HİÇ DÜŞÜNMEDİK”

Son süreçte de ABF başta genel başkanı olmak üzere özellikle AKD üzerinde benim ismim üzerinden AKD’yi yıpratarak her bölgede, her yerde çok farklı şeyler söylemeye başladı. Dolayısıyla bu bizi biraz derinden üzdü. Sayın Muhittin Yıldız genel başkanken ‘Ben çalışamıyorum, kendi kadromu kuramıyorum’ dediğinde de biz iki üç ay önce AKD yönetimi olarak komple MYK’yı boşaltmıştık. ‘Sayın başkan madem çalışamıyorsun biz arkadaşlarımızı çekiyoruz. Sen kendi kadronu kendin kur devam et. Biz sana sonuna kadar destek olacağız’ demiştik. Ancak aradan bir, bir buçuk ay geçmesine rağmen Muhittin Yıldız kendi MYK’sını oluşturamadığı gibi de her geçen gün kendi yönetimi içerisinde de ayrışmalar devam etti. Dolaysıyla böyle bir çıkmazın içine girince de mecburen bir genel kurulda aldığımız karar gereği Alevi hareketinin önünü tıkamamak, ABF’nin yeniden bir kadrolaşmaya giderek yeniden proje üreterek toplumu sürükleyen bir yapıya dönüşmesi adına böyle bir karar aldık. Kararımızın da çok doğru olduğunu biliyoruz. Şimdi kamuoyunda şöyle bir algı var ‘AKD, ABF’den çekiliyor mu?’ Biz bugüne kadar ABF’den çekilmeyi hiç tartışmadık. Zaman zaman örgütlerden böyle serzenişler oldu: ‘ABF tıkandı artık. İşi götüremiyor. O zaman çekilelim artık, ABF’nin bize faydası yok şeklinde. Ama biz genel merkez yöneticileri olarak mümkün olduğu kadar ABF ile bu sürecin devam etmesi gerektiğini, bunu götürebildiğimiz yere kadar götürmemiz gerektiğine inanıyoruz.

AKD adına ABF’den kaç kişi istifa etti? 

24 kişi. Yönetim  kurulu, denetim ve disiplinde yer alan AKD’deki 24 arkadaşımızın tamamı istifa dilekçelerini bir üst yazıyla ABF yönetimine bildirdi. Şuan ABF yönetimi bitmiş durumda. Boşalmış durumda ve normal koşullarda arkadaşlarımızın yönetimi de düşmüş durumda ve istifa etmeleri gerekiyor.

Peki AKD’nin açıklamasında, mevcut başkan Muhittin Yıldız ve yönetiminin ABF’nin en büyük bileşeni olan AKD’yi temsil etmediğini ve bundan sonra da etmeyeceğini söylüyorsunuz. Bu ne anlama geliyor?

Bu çok doğru bir tespit. Mevcut yapının içerisinde AKD olmadığı için, istifa ettiğimiz için hem genel başkanın hem mevcut yönetimin AKD’yi hiçbir koşulda, hiçbir şekilde temsil etmediğini, bir çatı olarak görevlerinde olduğu sürece de temsil etmeyeceğini çok açık bir şekilde beyaz ediyoruz.

Peki bu, Alevi kurumlarının ya da ABF’nin bölünmesinin bir ön adımı olabilir mi? Böyle değerlendirilebilir mi?

Hayır. Kimsenin böyle bir kanıya girmesine gerek yok. Çünkü ABF’yi kuran örgüt biziz. Dolayısıyla bu bir ayrışma değil tam tersine Alevi hareketinin yeniden toparlanıp yeniden bir kadrolaşmayla yola devam etmesini sağlayan bir çalışma. O anlamda ABF Genel Başkanı kurum hakkında, kurumun genel başkanı hakkında gazetelere demeç verirken çok dikkatli olması gerekiyor. Onu da maalesef birçok yerde küçük işlerle uğraşarak bireysel işlerin çok öne çıktığı bir moda haline getirdiler. O anlamda mevcut yapıda şimdi örgütsel olarak çekildiğiniz zaman sizi temsil etmiyorlar. Temsil etmemelerinin nedeni o.

“KURUMSAL OLARAK ABF İLE BİR SORUNUMUZ YOK”

Ne olacak bundan sonra? AKD nasıl bir tavır alacak, neler yapacak? ABF’nin yönetiminde yoksunuz. Mesele kişiselleşiyor mu? Muhittin Yıldız ile sizin meseleniz mi? Yoksa ABF ile mi bir sorununuz var?  Örneğin başkanlar değişebilir ama kurum kalıcıdır. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Kurumsal olarak ABF ile bir sıkıntımız uzaktan yakından yok. ABF’yi kuran biziz. ABF’nin en büyük bileşeni biziz. Mevcut genel başkandan dolayı sıkıntılı olduğumuz için, bu süreci götüremediği için, herkesi ayrıştırdığı için hareket olarak böyle bir karar almamız gerekiyordu ve bu kararın arkasında sonuna kadar duracağız. Dolayısıyla talebimiz şu ABF genel başkanı ve mevcut kalan yönetim bir an önce bu görevi getirip AKD, Pir Sultan ve diğer birleşenlere teslim edip gereğini yapması gerekiyor. Biz de bu geçiş sürecinde ya olağanüstü kongreye götürür ya da başka bir yöntemle yeniden ABF’yi yeni bir yönetimle, yeni bir anlayışla, insanları barıştıran, bir arada tutan, kaynaştıran, birlikte üreten, bütün Alevi kurumlarına eşit mesafede duran Alevi hak ihlallerini ortadan kaldırabilecek projeleri üreten, kör dövüş içerisinde insanları eleştirip masaya yatırmaktansa proje üreten bir yapı oluşturmak adına böyle bir kararımız var bizim.

“AKD OLARAK HACIBEKTAŞ’A GİDECEĞİZ”

Alevi kurumları 5-6 Ağustos’ta Hacıbektaş’ta olacaklar. Siz AKD olarak katılacak mısınız?   

Tabi 5 Ağustos’ta Hacıbektaş’ta etkinliğin yapılması AKD’nin önerisiyle iki yıldır gerçekleşiyor. Dolayısıyla biz bu etkinliğin içerisindeyiz zaten. Toplumsal duyarlılık, toplumsal etkinliklerde ya da inanç merkezli çalışmalarda kimseyi ayrıştırmıyoruz. ABF’nin genel başkanıyla, yönetimiyle sorunlarımız olabilir ama sonuçta kurumsal anlamda baktığınızda toplumun bütün değer yargıları noktasında ala hiçbir zaman ayrı durmak ya da ayrıştırmak bizim işimiz değil tam tersi bu tür etkinlikleri Maraş’ı, Sivas’ı, Çorum’u ve Hacıbektaş anmalarını mutlaka bütün Alevi örgütlerinin ortaklaşa yapabileceği alanda, AKD üzerine düşen görevi her zaman fazlasıyla yapıyor zaten.

Eğitim müfredatı değişti. Siz açıklama yapmıştınız haberini de yaptık. Cihat, selefilik bunlar öğretilecek. Yani eğitim sistemi tamamıyla değiştiriliyor, gericileştiriliyor. Laiklik karşıtı bir eğitim sistemi oturtuluyor. Müftülüğe nikah yetkisi veriliyor. Tüm bunların olduğu bir süreçte bunlara karşı mücadele edilmesi gerekirken AKD ve ABF arasındaki bu durum daha doğrusu başkanlar arasındaki bu tartışma, bu uyuşmazlık da eleştiriliyor Aleviler tarafından. Buna ne diyeceksiniz?

Bu başkanlar arasındaki bir sorun değil. Bu kişisel olarak benim ya da Muhittin Yıldız’ın bir sorunu değil. Bu tamamen çalışma metoduyla, bakış açısıyla, inançsal duruşla alakalı bir yöntemdir. Ben Muhittin Yıldız bizi eleştiriyor ya da yanlış yapıyor diye bakmıyorum. bu benim bireysel tavrım değil. Bu örgütsel bir tavırdır. Dolayısıyla bu müfredat olsun, diğer hak ihlalleri olsun, nikah olsun bu tür işlere zaten biz tam da bu noktada birlikte mücadele edemediğimiz için, tam da bu noktada ABF üstüne düştüğü görevi yapamadığı için neşter vuruyoruz. Yoksa ABF genel başkanının görevi bu tür etkinliklerde sadece basın açıklaması yapıp sonra gidip bir yerlerde oturması falan değil. Biz AKD olarak iki sayfalık bir öneri hazırlamıştık ve bu önerimizi bizzat hem kamuoyuyla paylaşarak, hem milli eğitim bakanlığına da direk sunarak önümüzdeki günlerde de örgütsel anlamda bakan beyle görüşüp bunun bir an önce mutlaka tersine dönmesi gerektiğini, en azından laiklik, demokrasi ve cumhuriyet ilkelerinden vazgeçilmeyecek bir sisteme en kötü ihtimal eski sisteme dönmesi gerektiğini söyleyeceğiz.

NEDEN SADECE AKD RAHATSIZ?

ABF’ye bağlı birçok kurum var, bileşenleri var. Bu bileşenlerin içinden neden AKD bu kadar rahatsız? Diğer kurumların en azından seslerini duymuyoruz ya da eleştirilerini, tartışmalarını duymuyoruz. Diğer bileşenler ABF’den istifa etme gereği duymuyorlar da neden AKD duyuyor?

Çok net bir şey söyleyeyim. PSAKD de en az bizim kadar rahatsız. Genel başkanlarıyla defalarca konuştum ben. O bizden daha fazla rahatsız. Pir Sultan örgütünün genel merkezi bizden daha fazla rahatsız. Birleşenleri, hepsi bu konuda rahatsız. Ben arkadaşlarımıza ‘Gelin bu işi toptan çözelim. Pir Sultan ve AKD’nin genel başkanının da içinde olacağı, bütün bileşenlerin şube başkanlarının da içinde olacağı yeni bir yönetim oluşturalım. Güçlü bir yönetim. Birlikte yol alalım’ dediğimde herkes buna evet demişti ama ne hikmetse Muhittin Yıldız’ı oradaki arkadaşlarımız aşamadılar. Bu onların sorunu. Onlar sesini çıkaramadılar ama biz çok yüksek sesle sesli düşünerek örgütsel tavrımızı çok net bir şekilde ortaya koyuyoruz. O onların sorunu bizim sorunumuz değil.

Bir de şöyle bir şey var. ABF’nin Alevi değerlerine aykırı gelecek bir açıklamasını şu ana kadar Alevi toplumu gördü mü bilmiyorum. En azından ben rastlamadım. Nasıl düzelecek bu? Yani olağanüstü genel kurulu neden beklemediniz. Her kurum bağımsız olarak çalışmasını sürdürüyor sonuçta PSAKD, HBVAKV, AKD. Neden bu kadar mesele yapıldı? Neden bu kadar kamuoyuna yansıdı bu durum? Kamuoyuna, basına bu kadar yansıması gerekiyor muydu?

Şimdi bu tür şeylerin kamuoyunda tartışılması çok doğru değil ama katılıyorum size bu konuda. Ancak farkındaysanız Pir Haber’e Muhittin Yıldız’ın verdiği demeç, bana attığı iftira yenilir yutulur bir şey değildi. Hem AKD örgütüne hem genel başkanına söylediği şey yenilir yutulur bir söylem değildi. Dolayısıyla örgütün zaten en çok karşı durduğu nokta burası. Bundan herkes rahatsız. Sonrasında defalarca bizi bir araya getirin diye arkadaşlarımızı devreye koymuştu ama ben hiçbir koşulda böyle ithamlarda, iftiralarda bulunan birisiyle hiçbir koşulda, hiçbir şekilde bir araya gelmem. Sorun Alevilik değil burada. Aleviliği kimse pazarlamıyor. Aleviliği kimse masaya yatırıp dizayn etmeye çalışmıyor. Herkes kendi örgütsel yapısı içerisinde topluma hizmet etmek adına çalışma yapıyor. Bunu AKD zaten 25 yıldır her platformda gösteriyor. Ancak burada bireysel takıntılar ya da farklı şeyler ortaya çıkıyor ama örgütsel anlamda biz bunu taşıyamıyoruz. Taşıyamadığımız için bu noktaya geldik. O yüzden böyle bir karar aldık.

Nilgün METE/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak