PİRHA- İHD Adana Şube Başkanı İlhan Güngör, HDP’nin ‘Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nün insan hakları savunucuları olarak baskıcı uygulamalara karşı, demokratik sivil siyaset alanının oluşturulması amacıyla anlamlı bulduklarını belirtti. Güngör, çarşı ve mahalle bekçilerinin yetkililerin arttırılmasını içeren yasal değişikliklerin, hukuki dayanaktan yoksun olduğuna dikkat çekti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şube Başkanı Avukat İlhan Güngör, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Edirne Hakkari’de eş zamanlı başlattığı “DemokrasiYürüyüşü”nü ve Meclis’te kabul edilip Resmi Gazete’de yayınlanan “Bekçiler Yasası”na dair PİRHA’ya değerlendirmelerde bulundu.
“KÜRT MESELESİNİ ŞİDDET VE GÜVENLİK POLİTİKALARI İLE ÇÖZME(ME) ÜZERİNE KURULU POLİTİKA YÜRÜTÜLÜYOR”
Güngör, HDP’nin siyaset yapması önünde, hükümetin ciddi hukuki ve polisiye baskısı olduğu tespitinin sadece baskı ve antidemokratik kavram ve söylemlerle açıklayamayacağına dikkat çekerek, şunları dile getirdi:
“Hükümet demekten öte devlet aklı demek daha doğru bir tanımlama ve kavram olacaktır. Bu nedenle HDP üzerindeki demokratik ve sivil siyaset alanındaki engellemeler bir hükümet baskısı olmaktan öte devlet aklı ile izahını yapmak gerekir. Bu nedenle HDP ve Kürt Meselesi, gelecek seçimlere endekslenecek bir Tayyip Erdoğan-AKP meselesi değil, devlet aklının HDP ve Kürt meselesi konusundaki aklı ile alakalıdır. Bugün için geçmişte de birçok kez denendiği üzere Kürt meselesini şiddet ve güvenlik politikaları ile çözme(me) üzerine kuruludur. Binlerce demokratik sivil siyaset alanında mücadele eden HDP’li cezaevine konulmuş ve evrensel hukuk değerleri ile bağdaşmayan gerekçelerle tutuklandı. Medya kanalıyla da, HDP’yi siyaset dışına itme, yalnızlaştırma, yasadışı bir oluşum olduğu algısını yaratma gayret ve çabası içerisine girildi. Tam da bu devlet aklının farkında olan HDP’nin, asıl yapması gereken demokratik sivil siyaset alanın genişlemesi için çaba göstermesi ve üzerindeki ağır yük ve baskılara rağmen bu tarihsel rolünü oynaması gerekmektedir.”
“HDP’NİN DEMOKRASİ YÜRÜYÜŞÜNÜ ANLAMLI VE DEĞERLİ BULUYORUZ”
HDP’nin başlatacağı “demokrasi yürüyüşü” anlamlı olduğunu ifade eden Güngör, sözlerine şöyle devam etti:
“HDP’yi kriminilaze etmeye çalışan siyaset sahnesi dışına itmeye çalışan akla karşı HDP “Demokratik Siyaset” argümanları ve eylemleri ile karşılık vermelidir. Bu nedenle bu yürüyüş zulüm ve baskılara karşı bir demokratik hak mücadelesi olarak değerlendirmek gerekmektedir. Elbetteki bu yürüyüşe karşı birçok idari, siyasi ve polisiye engeller olacaktır, ancak; temel bir demokratik hakkın kullanımı bugün için hem zorunlu hem de bir gerekliliktir. Bu anlamda HDP’nin aslında ne istediğinin de topluma anlatımı için bir fırsattır. Özellikle kamuoyuna HDP’lilerce açıklandığı üzere, bu yürüyüşün Edirne ve Hakkari gibi sembolik anlamı olan bir coğrafik sınırlama ile belirlenmesi Türkiye’deki tüm toplum kesimleri açısından anlamlı olacağı kanaatindeyim. Bu kapsayıcılık HDP’nin demokratik bir toplum yaratma şiarının tezahürü olacağı kanaatindeyim. Bizler insan hakları savunucuları olarak baskıcı uygulamalar karşı, demokratik sivil siyaset alanının oluşturulması amacıyla şiddetten uzak her türlü demokratik eylemselliklerin bir ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunuruz. Bu yönüyle HDP’nin bu temelde yapacağı bir demokrasi yürüyüşünü anlamlı ve değerli buluyoruz.”
“SİLAH KULLANMA YETKİSİ ŞARTLARINI BEKÇİLERİN TAŞIMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Güngör, çarşı ve mahalle bekçilerinin yetkililerin arttırılması özellikle silah kullanma yetkisi konusunda ve çalışma alanları ile ilgili yasal düzenleme mecliste kabul edilerek resmi gazetede yayınlandığını söyleyerek, şunları dile getirdi:
“Yasada düzenlenen yetkilerin tamamı aslında uzmanlık gerektiren hususlardır. Örneğin; bekçilerin, mağdur kadın ve çocuklara, dezavantajlı gruplara bekçilerin yardım edeceği özellikle şiddet mağduru çocuk ve kadınlara yardımcı olacağı belirtilmektedir. Bizzat pedagoglar ve uzman kişilerce yapılması gereken bir işlemi bekçilerin bu tür olaylara müdahale edebileceği belirtilmiştir. Ki; bekçilerin çok kısa süreli aldıkları eğitim ile bunu yapabilmeleri mümkün değildir. Yine; bekçilerin silah kullanma yetkileri Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 16. maddesinde düzenlenen silah kullanma yetkisi ile eşdeğer hale getirilmiştir. Oysa ki; silah kullanma gibi çok ağır bir sorumluluğun ciddi bir eğitim ve tecrübe ile ancak mümkün olabilecektir. Kanunda düzenlenen silah kullanma yetkisi sadece silaha şarjör takıp ateşleme yetkisi değildir. Hangi şartlarda en son çare ve zorunlu olarak silah kullanabileceğini yasa düzenlemektedir. Belirtilen kanunun 16. maddedeki silah kullanma yetkisi için ciddi bir hukuki donanıma, bireylerin temel hak ve özgürlükleri konusunda ciddi bir farkındalığa, meslek tecrübesine ihtiyaç vardır. Türkiye’de polis akademilerinde bu konuda 2-4 yıllık ciddi eğitimlerden geçen polislerin dahi kavramakta zorlandığı ve birçok yaşam hakkının ihlaline sebep olduğu bir süreçte 3-4 aylık bir eğitimle yasanın aradığı silah kullanma yetkisi şartlarını bekçilerin taşıması mümkün değildir.”
“BEKÇİLERİN EĞİTİMİ VE HUKUKİ DONANIM KONUSUNDAKİ EKSİKLİK HAK İHLALLERİNE NEDEN OLACAKTIR”
Yeni yasa ile bekçilere durdurma ve kimlik sorma hakkı tanınmış ve muğlak öngörülemeyen “makul bir sebep” kavramıyla bekçilerin kimlik sorabileceği ve kişileri durdurabileceği belirtildiğinin altını çizen Güngör, “Makul sebep kavramı hukuki bir kavramdır ve derin teorik tartışmaları beraberinde getirmektedir. Hukukun üzerinde yeterince fikir birliğine varmadığı bir kavramın 3 aylık eğitimle bekçilere uygulamasının bırakılması ciddi hukuki sorun oluşturacaktır. Bu nedenle öncelikle bekçilerin makul sebep kavramının tanımlanması ve uygulanması konusunda ciddi bir eğitimden geçmesi gerekmektedir” dedi.
Güngör, son olarak, yasanın bir bütün olarak üzerinde tartışılmadığını vurgulayarak, “Çoğu kavramlar ve görevler hukuki dayanaktan yoksun, muğlak, hukuk devleti olmanın temel ilkesi olan öngörülebilirlik ilkesine aykırı olarak hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Özellikle bekçilerin eğitimi ve hukuki donanım konusundaki eksiklik ileride daha ciddi hak ihlallerinin yaşanmasına neden olacaktır” ifadelerine yer verdi.
PİRHA/ADANA
Yoruma kapalı.