Alevi Haber Ajansi

Adana emek ve demokrasi güçleri: Tutukluların talebi kabul edilsin

PİRHA- Adana’da 32 kurum ve siyasi parti parti İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle HDP Milletvekili Leyla Güven’in başlatmış olduğu ve cezaevlerinde devam eden açlık grevi ve ölüm oruçlarına dikkat çekerek, tutukluların yasalardan kaynaklı haklarını kullanmak için başlattığı eylemlerle ilgili taleplerin demokrasi çerçevesinde kabul edilmesi istedi.

Adana’da İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, Demokratik Alevi Derneği (DAD) Adana Şubesi,Adana Tabip Odası, Adana Barosu, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) çağrısıyla 32 kurum ve siyasi parti İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde devam eden açlık grevi ve ölüm oruçlarına dikkat çekti. İsmet İnönü Parkı’nda yapılan açıklamaya HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları ve tutuklu aileleriyle çok sayıda kişi katıldı.

“ANAYASA VE YASALAR EŞİT UYGULANSIN”

Adana İnönü Parkında “Ölüm değil, yaşam kazansın.Yaşama ses ver” pankartının açıldığı açıklamada konuşan İHD Adana Şubesi Başkanı Avukat İlhan Öngör, tutukluların yasalardan kaynaklı haklarını kullanmak için başlattığı eylemlerle ilgili taleplerin demokrasi çerçevesinde kabul edilmesi istedi. Öngör, açlık grevleri ve ölüm orucunda olan tutuklular için gelinen aşamanın yaşam hakkı açısından kritik bir noktaya geldiğini ve yarın çok geç olacağını vurguladı. Açlık grevlerinin çözüme kavuşturulmasının iktidar açısından hiç de zor olmadığını dile getiren Öngör, “Bunun için yeni bir yasal düzenlemeye dahi ihtiyaç yoktur. Anayasa ve yasaların eşit uygulanması tek başına yeterlidir” dedi.

“ÖLÜM DEĞİL, YAŞAM KAZANSIN”

Yasaların eşit uygulanmasını sağlamak ve cezaevlerinde tutulmakta olan tutukluların yaşam hakkını korumanın devletin görevi olduğuna değinen Öngör, “Bir mevsimi geride bırakan açlık grevleri büyüklüğü ve sonuçları açısından toplum olarak altından kalkamayacağımız bir insani kriz aşamasına varmıştır” dedi. Dünya Tabipler Birliği (DTB), Malta Bildirgesi’nin giriş bölümüne dikkat çeken Öngör, “Açlık grevleri genellikle taleplerini başka yollardan ortaya koyma imkânları bulunmayan kişilerin başvurdukları bir protesto biçimidir. Yaşam hakkı ve hukuki talepler noktasından soruna yaklaşarak, ‘ölüm değil, yaşam kazansın’ diyoruz” ifadelerini kullandı.

“CEZAEVİ KAPILARI BAĞIMSIZ SAĞLIK HEYETLERİNE AÇILSIN”

Açlık grevleri izleme heyetlerinin ve bağımsız hukukçuların takipleri sonucu ortaya çıkan bilgileri paylaşan Öngör, birçok tutuklu da ileri derecede görme, işitme, tansiyon, dengesizlik, unutkanlık, yüksek ateş sorunu yaşadığını, sıvı almada zorlandığını ve yaşamlarının kritik bir eşikte olduğunu paylaştı. Çoğu, yıllardır cezaevlerinde bulunan tutuklular için açlık grevlerinin zorlayıcı bir süreç olduğunun altını çizen Öngör, “Yeterli besine ulaşmamış olan, kronik hastalıkları bulunan, sağlık birimlerine ve tedaviye ulaşma ile ilgili ciddi problemler yaşayan mahpuslar için açlık grevi her an ölümle sonuçlanma ihtimalini barındırmaktadır” dedi. Açlık grevini sürdüren mahpusların sağlık durumunun geldiği kritik aşamaya dikkat çeken Öngör, tıp etiği ilkeleri ve mahpus haklarına dair kurallar gereği, cezaevlerinin bir an önce kapılarını bağımsız sağlık ve hukuk heyetlerine açması gerektiğini ifade etti. Öngör, “Çünkü cezaevlerindeki mevcut sağlık birimleri ne sağlık personeli sayısı açısından ne de cezaevi revirlerinin olanakları açısından açlık grevindeki binlerce mahpusu takip etme kapasitesine sahip bulunmamaktadır.”

“ANNELERE UYGULANAN ŞİDDETİ KINIYORUZ”

Açlık grevi ve ölüm orucunda olan tutuklu annelerine yönelik polis şiddetini kınayan Öngör, “Annelerin bu insani talebi karşısında kolluk kuvvetlerinin şiddete başvurması, annelere kötü muamelede bulunmasını açıkça kınıyoruz. Başta Kürt meselesi olmak üzere, tüm toplumsal sorunlarımızın barışçıl, demokratik ve evrensel hukuk değerlerini yaşamsallaştırarak çözümünün mümkündür. Bu ülke yeterince ölümü gördü, yaşamı yücelten, demokrasiyi geliştiren, insan haklarına saygılı bir ülke görmek istiyoruz, bunun için demokratik mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Metne imza atan kurumlar ise şöyle: Adana Barosu, Adana Tabip Odası, İHD, KESK, DİSK, Dersimliler Derneği, ÇHD, CHP, HDP, DAD, EMEP, SYKP, Yeşil Sol Parti, DBP, Sosyal Dayanışma Derneği, Anadolu Hakları Derneği, TUAYDER, Adana Vartolular Derneği, ÖDP, HDK, ESP, PSAKD, Halkevleri, Adana Bulamlılar Derneği, TÖPG, Adana Alevi Kültür Derneği, Arap Alevileri Derneği, Mor Dayanışma Derneği, Adana Kadın Platformu, Adana KHK Mağdurları Platformu, Akkapı Kültür, Yardımlaşma ve Eğitim Derneği ve Emekliler Dayanışma Derneği.

ADANA/PİRHA

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak