PİRHA- Alevi Bektaşi Federasyonu’nun (ABF) 11. Dönem Olağan Genel Kurulu Ankara’da yapılıyor. Genel Kurul’da konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Masada sadece Kürtler yok ezilen herkes var. Barış Alevisiz olur mu? Aleviler bu sürece destek vermelidir. Her zamankinden daha fazla bir arada durmalıyız” derken, HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu ise, “Alevi toplumu barışın destekçi değil öznesi olması gerekiyor” diye konuştu.
ABF’nin iki gün sürecek 11. Dönem Olağan Genel Kurulu, Ankara’da Yunus Emre Kültür Merkezi’nde başladı. Yoğun katılımın görüldüğü kurula, çok sayıda Alevi örgüt temsilcisinin yanı sıra meslek örgütleri ve siyasi parti temsilcileri de katıldı.
Kurulun gerçekleştirileceği salona; “Ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı istiyoruz”, “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı lağvedilsin”, “Suriye’de Alevi soykırımı durdurulsun”, “Madımak utanç müzesi olsun” yazılı pankartlar asıldı.
Hakan Erol ve Gökhan Erol Dede’nin gülbengi ile başlayan genel kurul saygı duruşu ve divanın belirlenmesi ile devam etti.
Divan kuruluna; Abbas Tan, Cansu Sekman, Şefika Öztürk Katı, Hatun Kırmızıdağ seçildi.
“SURİYE’DE ALEVİLER KATLEDİLİYOR”
ABF Genel Başkanı Mustafa Aslan, yaptığı açılış konuşmasında, şunları kaydetti:
“ABF sıradan bir dernek, sıradan bir örgütlenme olmadığını herkes bilmeli. Alevi kelimesinin yasak olduğu bir süreçte verilen hukuki mücadele ile Alevi kelimesi ile örgütlenmenin önünü açmıştır. 41 bileşeni ile Türkiye’nin en geniş çatısı. İki gün boyunca 35 yıl boyunca federasyonun yaptıkları, yapamadıkları, yapacakları konuşulacak. Bu genel kurulun sadece bir seçim olmadığını herkesin bilmesi lazım. Deprem sürecinde cemevlerimiz ile canlarımıza derman olmaya çalıştık. Avrupa ve Türkiye’deki Alevi kurumları el ele vererek biz bu mücadeleyi beraber yürüttük.
BARIŞTAN YANAYIZ AMA ONURLU BİR BARIŞTAN
Suriye’de şu an Aleviler katlediliyor. Üç maymunu oynayanlar, üç maymunu oynamaya devam ediyorlar. Kadınlara tecavüz ediliyor, kaçırılıyor. Hepimizin utanç duyması gereken bir süreçte iktidar ve destekçileri sessiz kalıyor. Suriye’de canlarımız katlediyor. Suriye’de canlarımızın çığlığına ses olmamıza ihtiyacımız var. Sadece Aleviler değil herkesin desteğine ihtiyacımız var. Biz yüzyıllardır bu topraklarda inkar edilen, yok sayılan bir inanç olarak bu ülkenin barış içinde, demokrasi içinde yaşamasını istiyor. Biz barıştan yanayız ama onurlu bir barıştan.
“HERKESİN EL ELE VERMESİ LAZIM”
Numan Kurtulmuş’un sözüne değil dayanışma sağladığımız kesimlerin sessizliği canımızı acıtıyor. Bu ırkçı ve faşislere karşı sesimizi yükseltmeye ihtiyacımız var. Biz Yavuz Sultan Selim’in katil olduğunu biliyoruz. Biz İdrisi Bitlisi’nin de katil olduğunu biliyoruz. ABF ve bileşenleri olarak biz katile katil diyoruz, biz faşiste faşist diyoruz. Parti ayrımı yapmaksızın, etnik kimlik ayrımı yapmaksızın herkesin el ele vermesi lazım. Barıştan yana olmayan onlar.
ABF ve demokratik Alevi kurumları olarak Aleviler nasıl bir anayasa istiyor diye çalıştaylar yapacağız. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevi Diyanet’i görevine soyunduğunu hepimizin bilmesi gerekiyor. Bu başkanlık dergahlarımızı işgal etmeye çalışıyorlar. Çünkü bunlar işgalci. Eğer barıştan yana iseler dergahlarımızdan ellerini çeksinler. Biz laiklikten yanayız. Tatlı sözler ile Alevileri değiştirip dönüştürmelerine izin vermeyeceğiz. Osmanlı’da bitmeyen oyun bugün de bitmiyor.”
“ALEVİLER YAŞADIĞI HER COĞRAFYADA BARIŞTAN YANADIR”
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Eşit Başkanı Hüseyin Mat ise şunları söyledi:
“Söyleyeceğimiz en değerli şeyin Alevilerin birliği olduğunun altını çizmek istiyorum. Alevilerin en değerli yaptığı şey birlikte mücadele edebilmesidir. Bozatlı Hızır birliğimizi daim kılsın. Alevi kurumları olarak baskıya maruz kalıyoruz. Aleviler yaşadıkları her coğrafyada barıştan yana olacak. Çünkü bizde avcılar ceme giremez. Biz de barış istiyoruz. Ama onurlu bir barış olsun. Devletin belirlediği bir demokrasi hattında değil. Türkiye’nin barışı sadece Diyarbakır’dan geçmez, Hacıbektaş’tan da geçer. Barış sürecinde Aleviler temsilci istemiyor, bizzat o masada oturmak istiyor.”
“BARIŞ ALEVİSİZ OLUR MU?”
Halkarın Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, şunları ifade etti:
“Buradaki tartışmaların, önümüzdeki dönemde bize yol gösterecek önemli fikirlerin doğmasına vesile olacağından eminim. Ülkemizde başlayan bir süreç var. Ortadoğu’da ve dünyada ise savaş ve kavgalar var. En sonuncusu Suriye’deki Alevilerin yaşamış olduğu katliamlardır. Dünyada savaş ve çatışmaların yaygın olduğu bir süreçte yaşadığımız ülkede barışa bir kapı aralanması kıymetlidir. Sayın Öcalan, Ortadoğu’daki bu kavgayı, bu çatışmayı görerek, Türkiye’nin aslında bu girdaba sürüklenmemesi için, Kürtlerin ve Alevilerin sorunlarını çözmek için bir fırsat, bir kapı araladı. Alevi canlar merak etmesinler, onların olmadığı bir süreç kesinlikle olmayacaktır.
Bir arkadaş ‘Aleviler bu sürecin neresindeler?” diye sorduğunda, Sayın Öcalan aynen şöyle söyledi: “Aleviler tam da bu işin ortasındadır. Aleviler tam da bu işin kalbidir’ diye cevap verdi. Alevilerin eşit yurttaşlık hakkının tartışılmadığı, masada olmadığı, özgür olmadığı bir süreç barış süreci olur mu? Öyle bir süreçle toplumsal barışı sağlayabilir miyiz? Bu süreçte sadece Kürtlerin kimlik ve demokratik hakları değil, emekçilerin, Alevilerin eşit yurttaşlık hakları, , katledilen kadınların hakları da konuşuluyor. Aksini söyleyenler yalan söylüyor. Çünkü demokrasi olacaksa, 86 milyona olacak” diye belirtti.
Bu muhatabı biz yaratmadık. 22 yıldır oy veren Türkiye halkları karşımıza çıkardı. Keşke karşımızda bizi daha iyi anlayan, bu meseleyi samimiyetle çözen bir yönetim olsaydı. Yanı başımız kan gölüyken, ‘Bu süreci biraz erteleyelim, beş-on yıl sonra başka bir yönetim gelsin konuşalım’ demeye hakkımız yok. Suriye’de Aleviler göçertiliyor, kimliksizleştiriliyor, malına ve canına el konuluyor. Cezaevleri Kürt ve Alevi aktivistlerle dolu, ağzını açanın tutuklandığı, gözaltına alındığı, gittikçe çölleşen, demokrasiden uzaklaşan, ekonomik ve adaletin olmadığı bir süreçte bu kapının aralanmasına büyük bir değerdir ve büyük bir anlam biçmek lazım.
Aleviler tam masanın kendisindedir. DEM Parti’de Aleviler bir birleşen değil, DEM Parti’nin aslıdır, kendisidir. Dolayısıyla o masada sadece Kürtler yok; Aleviler, halklar, emekçiler, ezilenler, hakkı ve hukuku yok sayılan herkes vardır. Bu konuda kaygılanmak yerine, yalan yanlış tartışmalarla beslenmek yerine, bu işin esası olanların söylediklerine kulak vermek gerekir.
Barış Alevisiz olur mu? Alevilerin ibadethanesi resmi statü kazanmazsa barış olur mu? Alevi katliamları ile yüzleşilmeden toplumsal barışı sağlayabilir miyiz? Dolayısıyla rahat olalım, bu süreç hepimizindir. Hepimizin hakları için yürütülüyor. Bu sürecin başarıyla sonuçlanmasıyla hepimiz demokratik haklarımızla karşılaşacağız. Aleviliğin kimliği anayasal güvence altına alınacak, demokratik, laik, özgürlükçü bir ülkede hep birlikte yaşayacağız. Aleviler bu sürece destek vermelidir. Bir süreç var, değerli ve kıymetlidir. Bu süreci başlatan aktör Öcalan’dır ve Alevilerin bu işin kalbinde olduğunu söylüyor.
Bu coğrafyanın en fazla katledilen halkları olarak, işçileri ve emekçileri olarak ittifakımızı ve gücümüzü büyütmek; bu sürece mesafeli yaklaşanlarını ikna edip toplumsal bir basınç oluşturmak zorundayız. Sadece Kürtlerin masada olduğu bir süreçte hepimizin eli zayıflar. Onun için barış talebi, toplumun tüm kesimlerinin kendini eşit yurttaş kabul ettiği ve hissettiği bir süreç ile olmalıdır. Eşitlik olmadan barış olmayacak, adalet olmadan barış olmayacak. Alevi canların bu sürece destek vermelerini talep ediyorum.”
“ALEVİLİK BARIŞIN, HOŞGÖRÜNÜN TEMSİLCİSİ NİTELİĞİNDEDİR”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, “İnancımız yüzyıllardır Anadolu topraklarında barışın, hoşgörünün temsilcisi niteliğindedir. Federasyonumuz, Alevi toplumunun taleplerini dile getirmektedir. Demokrasinin olmadığı bir yerde ne toplumsal refahtan ne de toplumsal barıştan söz etmek mümkün değil. Ne bir adım geri adım atarız ne de inacımızdan vazgeçeriz. Bizler barışa, güzel günlere olan umudumuzla daha güzel günleri yaşayacağız” diye konuştu.
“BİR BARIŞIN GELİŞMEK ZORUNDA OLDUĞUNU BİLİYORUZ “
KESK Eş Başkanı Ayfer Koçak, “KESK tüm kimlikler ile birlikte mücadele yürütür. Yüzyıllardır Alevi köylerine, Kürt köylerine kamusal hizmet götürülmezdi. Artık bir barışın gelişmek zorunda olduğunu biliyoruz. Emeğin hakkını alabilmesi ancak demokratik bir zeminde mümkün” dedi.
“GELENEĞİNDEN VAZGEÇMEYEN BİZLER VARIZ”
Çankaya Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, “İncinsinde incitmeyen diyen kadim bir geleneği sürdüren bir hazirun önünde olmaktan onur duyuyorum. Bu inkarcı zihniyet varsa geleneğinden, inancından vazgeçmeyen bizler de varız. Bundan sonraki süreçte birlikte yürümemiz gerektiğinin farkındayız” şeklinde ifade etti.
Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü Ali Kenanoglu, şunları aktardı:
“Bu süreçle birlikte tekci anlayışın elinden ‘terör’ bahanesi elinden alınacak. Barış ve demokrasi yolundan vazgeçmeyiz. Alevi toplumunun destekçi değil özne olması gerekiyor. Bu gelişmelerin seyircisi olamayız.”
Genel kurulda konuşan HBVAKV Genel Başkanı Ercan Geçmez, “Numan Kurtulmuş ‘Alevi örgütlerine kapım size açıktır. Beni yanlış anladınız’ diyor. Hayır biz seni yanlış anlamadık. Sen içindeki kini kustun. Biz eşit yurttaşlık istiyoruz. Laik ve demokratik bir ülke istiyoruz. Biz tekciliğe yok diyoruz. Aleviler dışında kimse Aleviliği tarif edemezler. Ülkede barıştan bahsediliyor, elbette barıştan yanayız. Biz toplumsal yüzleşmeden bahsediyoruz. Toplumsul yüzleşme olmadan barıştan bahsedemeyiz” diye konuştu.
“SOYKIRIMA SON VERİLMESİ EN BÜYÜK İSTEĞİMİZDİR”
AKD Seher Şengünlü Yılmaz da, ” Birlikte mücadele öreceğiz. Tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Herkes üstüne düşen sorumluluğu yerine getirecek. Onurlu bir barışın yanında amasız fakatsız duracağız. Bir soykırım yaşanıyor dünyanın gözü önünde. Kadınlar kaçırılıyor, tecavüze uğruyorlar. Soykırıma son verilmesi en büyük isteğimizdir” şeklinde ifade etti.
“YAPILACAK TEK ŞEY VAR BİRLEŞİP MÜCADELE ETMEK”
PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe ise, “Suriye’de Alevilere soykırım uygulanıyorken, biz yeteri kadar ses çıkarttık mı? Türkiye’de Alevileri öldürmekle yetinmeyen, Aleviliği öldürmeye çalışan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na karşı yeteri kadar durabildik mi? Aslında reçete yazacak durumda değiliz. Reçetemiz bir. Yapılacak tek şey var birleşip mücadele etmek. Sivas Madımak Katliamının üzerinden 32 yıl geçti. Katiller serbest bırakıldı. Bu ülkede yaşayan, bu faşist iktidar uygulamalarından olumsuz etkilenen bütün kesimler ile birleşmeliyiz” diye konuştu.
Genel kurul konuşmalarla devam ediyor.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.