Alevi Haber Ajansi

Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği’nde yürütülen cemde Pir Sultan Abdal anlatıldı-VİEO

 PİRHA- Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği’nde yürütülen cemde Pir Sultan Abdal’ın yaşamı, direnişi, duruşu anlatıldı. Cemde Pir Sultan’ın egemenlere ve haksızlıklara karşı yürütmüş olduğu mücadelenin Aleviler için bir başkaldırışın, bir direnişin simgesi olduğu belirtildi.

Antalya’da bulunan Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği’nde yürütülen cemde Pir Sultan Abdalın yaşamı, mücadelesi anlatıldı. Cem erkanına Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanı/ Yol yürütücüsü Zakir Süleyman Demir, Kızıldeli Sultan Ocağı evlatlarından Yol hizmetkârı Mustafa Sazcı, Kureyşan Ocağı evlatlarından Güven Gürkan Kaya ve Taylan Doğan katıldı.

“PİR SULTAN ALEVİ TOPLUMUNUN BAŞ KALDIRIŞ VE DİRENİŞ SİMGESİDİR”

Cemde, Pir Sultan Abdal’ın haksızlığa baş kaldırışın, direnişin simgesi oluğunu belirten Kureyşan Ocağı evlatlarından Güven Gürkan Kaya,“Pir Sultan Abdal diğer adıyla Haydar Dede, Sivas’ın Banaz köyünde dünyaya geldi. Pir Sultan Alevi toplumunun başkaldırış, diremiş simgesidir. Yaşadığı dönemde Beyazıt, Selim ve Kanuni dönemine denk gelen bu dönemler Osmanlı’nın yükseliş dönemleri. En geniş topraklara sahip olduğu bir dönem. Bu dönemler Alevilere yönelik her türlü zulmün ve kıyımların yapıldığı bir dönem. Pir Sultan’ın yaşamının böyle bir döneme denk gelmesi bizim için Pir Sultan’ı daha değerli kılıyor. Çünkü o dönemde Osmanlı’ya baş kaldırmak, Osmanlı’ya direnmek, Osmanlı’ya parmak sallamak her baba yiğidin harcı değil. Pir Sultan Abdal o dönem boyunca bütün başkaldırılarda en ön saflarda yer alan bir pirimiz, bir önderimizdir” dedi.

“PİR SULTAN BİR İSYANIN ÖNCÜSÜ, AYNI ZAMANDA BİR YOL ERKAN YÜRÜTÜCÜSÜ BİR PİRDİR”

“Pir Sultan Abdal’ın bir isyanın öncüsü, Yol erkan yürütücüsü, Ocak kurucusu, bir pir olduğunu vurgulayan Kızıldeli Sultan Ocağı Yol yürütücüsü Mustasfa Sazcı ise şunları ifade etti:

“Pirlik, sultanlık, şahlık her önüne gelene dağıtılabilecek bir unvan değil. Çünkü bunlar taliplerin dedeye, dede evladına, ocak evladına verdiği misyonlardır. Tıpkı Şah Hüseyin’e verildiği gibi. Başkasına Şah denmez ama Hüseyin Kerbela’da başını verdiği için Şahlık verilmiştir. Bugün Anadolu’da aslında Pir Sultan denince aklımıza ilk gelmesi gereken İmam Hüseyin’in duruşu. İmam Hüseyin’in duruşunu sahiplenen Pir Sultan kendi döneminde Osmanlı Devleti ile hareket eden, iş birliği yapan dedelere “Bire dedem yağmadan mı gelirsin” diye bir nefes yapıyor.

Osmanlı Devleti Alevileri zaten yeterince sömürüyor. O dönemin hakkullahçı dedeleri var, Yol bilmez, erkan bilmez, edep bilmez. Bunu Mahmut Dede şöyle ifade ediyor:

Şu Mahmur elinden bıktım usandım,

Gerçeği yok, yalanları çok bir düzen var,

Edep kalktı, erkan kalktı, Yol kalktı,

Dedesinden talibinden bezen var, diyor.

O dönem de dedelerden beziliyor. Niçin? Osmanlı’nın hakkullahçı dedelerinin işi gücü talibinden akçe almak. Pir Sultan; ocakta pişmeyen, o ocakta narını yakmayan, özünü kemalete eriştirmemiş dedelerden bahsediyor ve sonrasında Pir Sultan o dedelere de karşı çıkıyor.

“SARAYA GİDENLERİN, YEZİD’E BİAT EDENLERDEN FARKI YOK”

Sazcı, “Pir Sultanın bizim için önemi ne? Pir Sultan’ın nefesinde de belirttiği şey, AKP eliyle Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı diye başkanlık kuruldu. Güya dedelere maaş verilecek, zakirlere maaş verecekler. O maaşlar doğrultusunda cemevlerini finanse ederek ‘maaşınızı, ekmeğinizi biz veriyoruz, artık bu saatten sonra bizim sözümüzü söyleyeceksiniz, bizim söylediğimiz duaları okuyacaksınız, bizim söylediğimiz zamanlarda cem yapacaksınız,  bizim istediğimiz gibi erkan yürüteceksiniz’ diyor. Bunu kabul eden dedeler şu an Ankara’da sıralanmış Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kapısının önünde. Ancak biz şuna eminiz ki Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kapısına, Yezidi’n, Muaviye’nin sarayına gidip mevki için yağlı aşa kaşık sallayanlar, bizim için Yezide biat edenlerden, Muaviye’ye biat edenlerden, Hüseyin’i arkasından hançerleyenlerden bir farkı yok.

“TARİHTEN BİZE MİRAS KALAN ŞEY İMAM HÜSEYİN’İN, PİR SULTAN’IN ZEYNEP ANANIN DİRENCİDİR”

Pir Sultan da İmam Hüseyin gibi direndi, Şah İsmail Hatayi de İmam Hüseyin gibi direndi, Şah Kalender Çelebi de, Hamdullah Çelebi de İmam Hüseyin gibi direndi.

Dolayısıyla bize miras olarak kalan şey İmam Hüseyin direnci, Zeynep Ananın direnci, Celal Abbas’ın direnci. Biz o direnci kendi vücudumuzda kendi benliğimizde yaşatırsak İmam Hüseyin’i Pir Sultan’da yaşatmış olur, Pir Sultan’ın söylediği nefeslerde anlamış oluruz.”

Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanı Yol yürütücüsü Süleyman Demir ise, “Pir Sultan ile Hızır Paşa arasında geçen olayı anlatmadan olmaz. Günümüzde Hızır paşalar o kadar çoğaldı ki Muaviye’nin yağlı pilavını görenler koşuyor. Bu bir hikâye de olsa gerçek ve yaşanmış ve hep anlatılagelmiş bir şeydir. Hınzır Pir Sultan Abdal’ın ocağında yetişmiş bir kişidir. Hınzır Paşa Pir Sultan’ın yanında belli bir seviyeye geldikten sonra der ki prim bana bir destur ver de İstanbul’a gideyim mektep medrese göreyim, orada öğretimlerimi alayım gelip ondan sonra burada canlarımıza daha fazla hizmet edeyim der. Pirimiz de dedi ki ‘Hızır gidersin mektep medrese görüp gelirsin, Sivas’a da vali olarak atanır sonra da beni asarsın der” diyerek sözlerini tamamladı.

Cemde gülbenglerin okunmasının ardından söylenen deyiş ve nefeslerle semahlar dönüldü. Çerağların sırlanması ile lokmalar pay edildi.

Cebrail ARSLAN/ANTALYA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak