Alevi Haber Ajansi

Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği’nde muhabbet cemi gerçekleştirildi-VİDEO

PİRHA-Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği’nde muhabbet cemi yürütüldü. Güncel meselelere değinilen muhabbet ceminde; Aleviliğin, ekoloji, kadın meselesi ve savaşlara değin çeşitli problemlere ışık tutabilecek nitelikte bir Yol olduğu belirtildi.

Cem erkanına Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanı Gülçin Akça, Yol yürütücüsü Zakir Süleyman Demir, Kızıldeli Sultan Ocağı evlatlarından Yol hizmetkârı Mustafa Sazcı, Zakir Kader Bahadır, Ali Aksoy ve Özde Canlar Semah topluluğu katıldı.

Yürütülen muhabbet ceminde Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanı Yol yürütücüsü Süleyman Demir, yaptığı konuşmada, “Yol’un bir güzelliği var, Yol’un ikrarı, Yol’un görgüsü, Yol’un sorgusu, Yol’un bir dar hizmeti var, bizlerin birbirimizle rızalığı var, hepsini aşama aşama yapıyoruz” diye belirtti.

“SAZIMIZLA MUHABBETİMİZLE YOLUMUZA HİZMET EDİYORUZ”

Süleyman Demir ceme gelmenin Yol’a girme manasında olduğunu ifade ederek, “İkrar verip Yol’a girdikten sonra kişinin Aleviliği Yol’a olan ikrarı, görgüleri başlar sonra müsahip olabiliyorsa olur bu süreç Hakk’a yürüyene kadar gider. Hangi ocağa, hangi mürşide bağlıysa, o ocak kapısında görülerek görgüsü sorgusu yapılarak bir nevi 72 millete bir nazarda bakarak hiç kimsenin inancını ötekileştirmeden saygı duyarak Rıza Şehri yaratmak, komin bir yaşam biçimi ile paylaşımcılığı bunların alt temellerini açarak cem muhabbetlerinde kendi kendimizi pişirecek, gönülleri birleşerek, gönlümüzü hoş ederek, sazımızla sözümüzle, muhabbetimize, Yolumuza, kültürümüze hizmet ederek, bu Yol’un taşıyıcısı olmaya çalışıyoruz” dedi.

“BAĞNAZLIĞA KARŞI DİRENEN BİR KESİM VAR”

Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanı Gülçin Akça ise yaptığı konuşmasında, “Bu kadar bağnaz, bu kadar yobaz, bu kadar gerici karşı duruşa rağmen hala buna karşı direnen bir kesim var. Ben kadın hakları dersi alıyorum. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını nasıl aldıklarını, o dönemde verilen bir mücadele var, onları öğrendik. O dönemde de kadınlar hep darp edilmiş ler, gözaltına alınmışlar. Parti kurmuşlar partileri kapatılmış, dernek kurmuşlar dernekleri kapatılmış Cumhuriyetin ilanından sonra kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış” dedi.

Uygarlığın beşiği olarak kabul edilen İsviçre’de dahi kadının seçme ve seçilme hakkının 1971 yılında alındığına dikkat çeken Akça, “İngiltere’de Amerika’da müthiş bir kadının mücadelesi vererek kadınlar o kadar büyük işkence görmüşler öldürülmüşler hapse atılmış açlık grevine girerek müthiş bir mücadele vermişler. Çok büyük bir kırım olmuş. Elbette bu topraklarda kadınlar darp edilmiş gözaltına alınmışlar. Cumhuriyette her şey dört dörtlük değil, dört dörtlük yaşamıyoruz ama yine de bu coğrafyada bir mücadele var” diyerek sözlerini tamamladı.

“ÖLMÜŞ BİR CUMHURİYETİ KUTLADIK”

Cumhuriyet Bayramı’nın 2. yüzyılında sokaklara çıkarak aslında ölmüş bir cumhuriyeti kutladıklarını belirten Mehmet Gündoğdu, “Neyi kutladık biz, ölmüş bir cumhuriyeti kutlamaya çalıştık, bu en büyük yanlıştır. Çünkü adam en sonunda sultanlığını ilan etti. Etmedi mi? Şu anda tek padişah, sultan değil mi? Adına başkan diyorlar. Ama onlar kendi aralarında sultan diyorlar, padişah diyorlar. Buna müsaade eden biziz. Demokrasiyi özümseyemedik. Çünkü Atatürk bunları getirirken hep tepeden getirdi. Biz hak etmedik mücadele ederek hak ederek kazansaydık bugün bunların hiçbiri olmazdı” diye belirtti.

“KARA BULUTLARI ORTADAN KALDIRACAK TEK GERÇEKLİK RIZA ŞEHRİ’Nİ İNŞAA ETMEK

Ardından söz alan Kızılderili Ocağı Yol yürütücüsü Mustafa Sazcı, “Alevi Bektaşi Yol erenlerinin, aşıkların, sadıkların, rehberlerin, pirlerin, mürşitlerin kelamları anlaşıldıktan sonra bugün dünya üzerinde çökmüş olan bu kara bulutları temizleyecek bir ideoloji ortaya çıkıyor. Bu ideolojiye biz Rıza Şehri felsefesi diyoruz, ilmi, hakikat, sırrı hakikat diyoruz” dedi.

Aleviliğin cumhuriyete, ekolojiye, kadın meselesine ve çeşitli birçok problemlere ışık tutabilecek nitelikte bir Yol olduğunu belirten Sazcı, “Biz bu Yol’un aslında evlatlarıyız bu Yol’un sürdürücüleriyiz. Hünkâr Hacı Bektaş’ı, Balım Sultan’ı, Kızıldeli’yi, Abdal Musa’yı, Budala Sultanı, Yunus Emre’yi, Seyit Nesimi ve Hallacı Mansur’un nasıl yaşadığı, niçin Hakk’a yürüdüğünü düşünmek, bu konuda Yol ne demek istiyor, bu konuda bize neler söylüyor, kulak vermek gerekir” şeklinde ifade etti.

“FİLİSTİN’E SES ÇIKARIP ROJAVA’YA SUSMAK İKİ YÜZLÜLÜKTÜR”

“Biz bir İslam topluluğuyuz Müslüman oldukları için Filistin halkını katledilmesine karşı çıkıyoruz. Ama Rojava’daki halk farklı etnik kimliğe mensup oldukları için hakir görebiliyoruz” diye tepki gösteren Sazcı, “Rojava’da yaşayan halkı kendi ellerimizle katledebiliyoruz ama Filistin’deki kan bağı olmasa da dinen kardeşimiz o yüzden onların katledilmesine karşı çıkıyoruz, biz iki yüzlüğe düşüyoruz. Hünkâr Hacı Bektaşi Veli’nin dediği gibi nefsimize ağır gelen şeyi başkasına tatbik etmemeliyiz, bunun güncel siyasette de, politikada da, ülkeler arasındaki savaş durumlarında da göz önünde bulundurulması gerekiyor” diye konuştu.

HER HALKIN ALEVİSİ VARDIR”

Dersim’de Erzincan’da Erzurum’da, Malatya’ya Adıyaman’da Kürt Kızılbaşlar olduğunu belirten Sazcı, şu sözleri kullandı:

“Mesela Anadolu’da da Türkmenlerin tahtacıların olduğunu yerde bunu anlattığın zaman onlar da öz Alevi biziz, hakiki Alevi biziz. Ama buraya geldiğinde de burada diyorlar ki Kürtlerden Alevi mi olur. Evet var Alevinin Kürdü de var, farklı halklardan Aleviler de var.

Bizim Rıza Şehri taahhüdümüz var. O taahhüdü de yerine getirebilmek için yapmamız gereken şey, bu muhabbet ortamlarını, muhabbet meclislerini çoğaltabilmek. Muhabbet meclisleri ile Bedrettin, Börtlüce Mustafa ve Torlak Kemal’in Karaburun coğrafyasında kurmuş olduğu Rıza Şehri’ne bakıyorsun, içinde Hristiyan din alimleri, Yahudi din alimleri, Şamanlar, Türkmen Kızılbaşlar müteşerri İslam’a inanan Sünni canlarımız, farklı farklı dilden, inançtan kimlikten topluluklar orada Karaburun coğrafyasında bir Rıza Şehri oluşturmuşlar, hepsi ak libas giymiş, kiminin nasıl ve neye inandığı, neye taptığı, nasıl ibadet ettiğini hiçbirinin umurunda değil, tek bir davalar var; ay herkesin ayı, güneş herkesin güneşi, su herkesin suyuysa, bu ekmek de herkesi ekmeği olsun”

Muhabbet ceminde gülbenglerin okunmasın ardından Türkçe ve Kürtçe söylenen nefes, deyiş ve mersiyelerle semahlar dönüldü. Çerağların sırlanması ile lokmalar pay edildi.

Cebrail ARSLAN/ANTALYA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak