PİRHA-Suriyeli göçmen kadınların başarı öykülerini içeren ‘Eşik’ belgeselinin ilk gösterimi bugün Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Belgeselin yönetmeni, KHK ile kapatılan İMC TV muhabiri Dilek Gül. Yönetmen Gül ile kadınların tüm zorluklara rağmen başarıya ulaşan hikayelerini beyaz perdeye aktardığı ‘Eşik’e ilişkin söyleşi gerçekleştirdik.
HABERİN VİDEOSU
Dilek Gül, KHK ile kapatılan İMC TV’de 7 yıl muhabirlik yapmış bir gazeteci. Suriye’de iç savaşın başlamasından sonra daha çok Türkiye-Suriye sınır boylarında çalışmış. Savaştan kaçan Suriyelilerin dramatik hayatlarına tanıklık eden Gül, savaş mağduru insanların özellikle de kadınların Türkiye’deki hayatlarının izlerini sürerek karşımıza bir belgeselle çıktı. Hayatları savaşla alt üst olan kadınların Türkiye’de yaşadıkları zorluklara ve yeni bir hayat kurma mücadelesine odaklanan belgeselin adı EŞİK.
Dilek Gül, belgeselin yalnızca bir kayıt olmadığını, aynı zamanda Suriyeli kadınlarının ayakta kalma mücadelesine bir katkı olarak çektiklerini söylüyor. Dilek Gül, bir gazeteci olarak şahit olduğu toplumsal trajediyi belgeselleştirme fikrinin, daha muhabirlik yaptığı sırada oluştuğunu ifade ediyor. Bu fikrin oluşmasında, sınırda gördüğü dramatik göçün egemen, merkez medyada manipule edilerek aktarılmasına karşı duyduğu tepkinin de rolü olduğunu belirtiyor.
Açık Toplum Vakfı ve Sivil Düşün tarafından desteklenen, Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği ve DVV International’in ortaklığında çekilen ‘Eşik’ isimli biyografik belgeselin galası bugün Fransız Kültür Merkezi’nde saat: 19.00’de gerçekleşecek.
“SAVAŞA, GÖÇE VE SINIRA RAĞMEN…”
Belgeselin montaj setinde konuştuğumuz belgeselin yönetmeni Dilek Gül, sınırda muhabirlik yaparken acılı, savaştan kaçan, hayatta kalmaya çalışan insanların yaşadıkları zorlukları haberleştirdiğini ama bu belgeselle yaşananların bu yanına değil, bütün bunlara rağmen direnen ve hayata tutunmaya çalışan kadınları konu edinerek, bu insanlara kendi cephelerinden bir güç verme amacını “Savaşa, göçe ve sınıra rağmen kadın kimliği ile güçlenerek hem kendisini hem çocuğunu, hem komşusunu hem de çevresini değiştiren kadınları aradık” sözleriyle ifade ediyor.
HEM SURİYELİ HEM DE KADIN OLMAK
Belgesel çekme sürecinin bu fikirlerini nasıl şekillendirdiğini de şöyle anlatıyor Gül:
“Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği gibi ve benim muhabirlik dönemime ait bağlantılarım ile Suriye’de yaşanan savaştan dolayı ülkemize göç eden kadınlara ulaştık. Onlar ile önce atölyeler düzenledik. Direk biz böyle bir şey yapmak istiyoruz diye karşılarına çıkmadık. Çünkü onların ne gibi talepleri ve sıkıntıları var dinlemek istedik. Muhabir kimliğim ile toplantıya katıldığımı bildikleri için hiçbir şey konuşmadan ‘bizi direk haber yap, film yap’ dediler. ‘Neden’ diye sorduğumuzda ise, ‘Biz Suriyelilere burada kötü gözle bakıyorlar. Irkçılık ile karşı karşıya kalıyoruz. Ev fiyatları 800-900 TL ise 1500 TL bize fiyat biçiyorlar. Kadın olduğumuz için tacize uğruyoruz ve ev sahiplerimiz yüzünden sürekli ev değiştirmek zorunda kalıyoruz’ diyen kadın hikayeleri var. Sadece Suriyeli ve bir kadın kimliğine sahip olduğundan dolayı da ciddi sorunlara maruz kalanlar oluyor. İş ararken, ev ararken, sokakta yürürken sorun yaşıyor. Çünkü hem Suriyeli hem de kadın. ‘Neden makyaj yapıyorsun, senin ülkende savaş var’ gibi söylemler ile karşı karşıya kalanlar bile var.”
“DERDİM, SURİYE ALGISINI VE KADINA BAKIŞI KIRMAK”
Gül, “Böylece, bu belgeselle Türkiye şehirlerinde, İstanbul’da oluşmuş olan olumsuz, ırkçı Suriyeli algısını da bir yandan kırmayı amaçlayan bir belgesel yapma fikri olgunlaştı” diyor. “Dolayısı ile biraz o Suriye algısını, biraz da kadınlara olan bakışı kırmak derdindeydim. Özellikle hepsinin maruz kaldığı bir şey bunlar. Türk vatandaşları tarafından kendilerine ‘sizin orada kar var mı, siz et yiyor musunuz, koltukta mı oturuyorsunuz, araba var mı’ şeklinde sorulara maruz kalmışlar. Aslında bunların hepsine bir cevap oluşturmak istedim. Onların da talepleri bu yöndeydi. Bu anlamda biz örtüştük ve bizlere kapılarını sonuna kadar açtılar” diye anlatıyor Gül.
TÜRKİYE’DE HAYATTA KALMA MÜCADELESİ
Belgeselde yer alan Suriyeli kadınlarla daha muhabirlik yaptığı zamanlarda temas kuran Gül, onlar aracılığıyla da benzer şeyleri yaşayan başka kadınlara ulaşmış. İstanbul’da 3-4 yıldır yaşayan 30-40 kadınla görüşen Gül, savaşın yıkımından yerlerinden yurtlarından olup Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmek zorunda kalan bu kadınların yaşadıkları zorlukları, tutunabilmek için gösterdikleri sebatkar direnci şöyle anlatıyor:
“Türkiye’ye geldiklerinde üç gün sokakta kalanlar var, yemek bulamayıp aç kalanlar var. Bir ay boyunca kışın ortasında buz gibi evlerde battaniyeye sarılıp kalanlar var. Dil bilmedikleri için birçok anlamda zorlanıyorlar. Devlet daireleri, okul, hastane kapılarında saatlerce bekleyenler var. Aralarında meslek sahibi vasıflı pek çok kişi olmasına rağmen iş bulamıyorlar. ‘Bize iş versinler yeter, biz yardım istemiyoruz. Aramızda nitelikli doktor, öğretmen, mühendis olan insanlar var” diyorlar. Ve ciddi bir ayrımcılık söz konusu. Bu insanların mağduriyetinden kazanç sağlamaya çalışan insanlar var. Çok fazla dolandırılmışlar. Bu yüzden ciddi bir güven problemleri var Türkiyeli insanlara. Ancak bütün bunlara rağmen, bu zorluklarla baş eden, bir süre sonra kendilerinden sonra gelenlere öğrendikleri ile yardım etmeye başlayıp, kendi aralarında bir tür dayanışma ağı kurmayı başarabiliyorlar. Evet olmadık güçlüklerle karşılaşmışlar, ama birbirlerine yardım ederek, sosyal ağlar kurarak güçlenme yoluna girmişler. Elbette ben bu belgeselde toz pembe bir tablo çizmiyorum. Bu insanların ciddi anlamda desteğe ihtiyacı var. Ben de bu filmle aslında bunu anlatmak istiyorum.”
BELGESEL YANIT ARIYOR
Çoğumuzun misafir olarak gördüğü Suriyelilerin büyük bir kısmının artık buralı olduklarını, burada kendilerine yeni bir hayat kurma çabası içinde olduklarını belirten Gül, belki asıl olarak bu belgeselle “Eşik”le, bu insanlar için sağlıklı bir entegrasyonun nasıl olması gerektiğinin yanıtını aradıklarını ifade ediyor. Ve son olarak da “Cevabı da herkes kendi payına düştüğü kadar verebilir” diyor.
Sevim KAHRAMAN/İsmet SEFER
İSTANBUL
Yoruma kapalı.