CHP, “Türkiye’de Elektrik Enerjisi ve Enerji Kooperatifçiliği” başlığıyla ülke içindeki enerji kullanımına ilişkin rapor hazırladı. Raporda özellikle tüm dünyanın “sırtını döndüğü” kömürün Türkiye’deki artan kullanımına dikkat çekildi. ‘Ucuz enerji’ için önerilerin yapıldığı raporda, enerji tüketimine dair veriler de aktarıldı.
CHP tarafından kış aylarının da yaklaşması ile birlikte enerji kullanımına ilişkin tespitlerin yapıldığı bir rapor oluşturuldu. CHP Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Akın tarafından hazırlanan rapora Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da bir önsöz yazdı.
ENERJİDE YERLİLİK VURGUSU
Tüm tüketicilerin, kaliteli ve yeterli enerjiye, sürekli şekilde ve ödenebilir koşullarda ulaşabilmesinin CHP’nin temel enerji politikasını oluşturduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Yerli kaynaklara öncelik veren, insan odaklı ve sürdürülebilir enerji üretimi önceliğimizdir. Çevre ve toplumla uyumsuz, yerel paydaşların karşı çıktığı projeler CHP iktidarında uygulama alanı bulamayacaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu ayrıca enerjide “yerlilik” vurgusunu şöyle yaptı: “Mevcut elektrik tüketimimizin üç katından fazlasına karşılık geldiğini bildiğimiz yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretimindeki payının artırılması için gerekli çalışmalar zaman yitirilmeksizin yapılmalıdır.”
“VERGİ ORANI YÜZDE 18’DEN YÜZDE 1’E ÇEKİLMELİ”
Kılıçdaroğlu’nun ardından raporu hazırlayan Akın da değerlendirmelerde bulundu. Akın, doğalgaz fiyatlarındaki düşüşün tüketiciye yansıtılmadığını belirterek vergi oranın yüzde 18’den yüzde 1’e çekilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı azaltacak ve yüksek fiyatları düşürecek formülün “Halk enerji” olduğunu belirten Akın şunları söyledi:
“Enerji kooperatifçiliğine belediyelerin öncülük yapabileceğini düşünmekteyiz. Belediyelerin öncülüğünde kurulabilecek kooperatifler özellikle yenilenebilir enerji alanında yeni bir gelişme olarak önemli ilerlemeler sağlayabilir. Yenilenebilir enerji üretim tesisleri daha küçük kapasitelerde ve tüketim noktalarına yakın yerlere kurulabildikleri için halk katılımına daha uygun olduğu değerlendirilmektedir. Rüzgar, hidrolik, jeotermal ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara bağlı elektrik üretim tesislerinin kaynağında kurulmasının daha ekonomik olduğu bilinmektedir.”
Raporda özetle şu belirlemeler yapıldı:
– Ülkemizde 2015 yılında elektrik enerjisi üretiminde doğalgaz ilk sırada iken 2016 yılında ilk sırayı kömür almıştır. Kömür elektrik üretimindeki payı bir yıl arayla yüzde 28,2’den yüzde 33,74’e yükselmiştir. Doğalgazın payı ise yüzde 37,9’dan yüzde 32,1’e gerilemiştir. Hükümet politikaları paralel olarak kömür kullanımı gelecek yıllarda artmaya devam edecek. Doğalgaz da ise Rusya’ya bağımlılığımız sürüyor.
-AKP döneminde enerji yatırımları özel sektör odaklı olarak gelişme göstermiştir. Özel sektörün 2002 yılında elektrik üretimindeki payı yüzde 40,2 iken bu oran 2016 yılında yüzde 83’e çıkmıştır.
-2016 yılı sonu itibariyle konut elektriğinin fiyatı 41,24 krş/kWh, sanayi elektriğinin fiyatı ise 31,67 krş/kWh’tir. Konutlarda kullanılan elektriğin bedelinin yüzde 46,4’ü enerji bedeli dışındaki bedellerdir. Bunlar; dağıtım bedeli, fon, TRT payı, elektrik, tüketim vergisi ve KDV’den oluşmaktadır. Satın alma standartlarına göre AB’de konut elektriğinin en pahalı olduğu yedinci ülke Türkiye’dir. Kayıp kaçak bedellerini başka kalemler içerisinde gösterilerek tahsilini yasal kural haline getirildi. AKP iktidarı kayıp kaçak konusunda halkın yararından yana değil dağıtım şirketlerinin mali sürdürülebilirliklerinden yana olmuştur.
-Doğalgaz ithal fiyatlarının uluslararası petrol fiyatlarına paralel olarak düşmüştür. Türkiye artık daha ucuza doğalgaz ithal etmektedir. Elektrik üretiminde doğal gazın payı dikkate alındığında bu düşüşten elektrik tüketicilerinin de yararlandırılması gerekiyordu. Ancak öyle olmadı. 2016 yılında toptan elektrik fiyatlarında yapılan indirimler ile faturalara yansıtılmadı.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.