PİRHA – HDP, Diyarbakır’da başlattığı, İstanbul, Van ve İzmir’de sürdürdüğü Vicdan ve Adalet Nöbetlerini bugün mücadeleyi büyütme çağrısıyla sonlandırdı.
“Durmayalım, Dur Diyelim” şiarıyla başlatılan kampanya kapsamında dört kentte Vicdan ve Adalet Nöbeti tutan milletvekilleri, her şehirde karşılaştıkları yoğun polis ablukasına rağmen yurttaşlarla buluşmayı başardı.
Vicdan ve Adalet Nöbetlerinin son durağı olan İzmir’de kapanış konuşması Eş Genel Başkan Serpil Kemalbay tarafından yapıldı.
Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde açıklama yapan Kemalbay şunları ifade etti:
“‘HAK, HUKUK, ADALET’ DEMENİN YASAK OLDUĞU BİR ÜLKEDEYİZ”
İşte görüyorsunuz 1 haftadır, bu ülkenin Meclisinin 3. büyük partisinin milletvekilleri, Gündoğdu Meydanı’nda Vicdan ve Adalet Nöbetindeydiler. Bugün yolda hak hukuk adalet sloganı atan arkadaşlarımız engelleniyor. “Hak, hukuk, adalet” demenin yasak olduğu bir ülkedeyiz. Ülke tek adam rejimi ile yönetilmeye çalışılıyor. AKP-Saray iktidarının çizdiği yol haritasına göre eşbaşkanlarımız ülkenin özgür basın emekçileri rehin alınmış durumda. Türkiye’nin en değerli akademisyenleri sivil bir ölüme terk edilmiş, Nuriye ve Semih sehin alınmış durumda.
“BU YÜRÜYÜŞ FAŞİZMİ DURDURMA YÜRÜYÜŞÜDÜR”
Yeni bir yaşamı, herkes için adaleti hayata geçirene kadar bize durmak yok. Durmayacağız birleşeceğiz ve faşizmi durduracağız. Bu yürüyüş faşizmi durdurma yürüyüşüdür.
“VİCDAN VE ADALET NÖBETİ SAKARYA’DA YAŞAMINI YİTİREN İŞÇİLERİN ÇIĞLIĞIDIR”
Bir kaç gün önce mevsimlik tarım işçileri yaşamını yitirdi. Neden? Ekmeğini kazanmak için işe giderken binlerce işçi yaşamını yitiriyor. Bu acılar dindirilmiyor. İşte bu Vicdan ve Adalet Nöbeti, Sakarya’daki mevsimlik tarım işçilerinin sessiz çığlığı olarak anlaşılmalıdır. Vicdan ve Adalet Nöbetimiz, Dersimde yakılan ağaçların, canlıların çığlığıdır. Vicdan ve Adalet Nöbetimiz sadece Türkiye halklarının, Kürt halkının değil tüm dünya halklarının değeri olan Hasankeyf’e karşı yapılan saldırının çığlığıdır.
İzmir’de iki genç kadının yolda yürürken taciz edilmesi ve şikayet etmeleri üzerine polisler tarafından darp edilmelerine karşı biz bu nöbeti tuttuk. Türkiye halklar bahçesidir. Bu halklar bahçesinde birbirinden farklı pek çok insan yaşıyor. Türkiye’de demokratik laikliğin her geçen gün daha çok darbelendiğini görüyoruz. Halklar birbirinin değerlerine saygı duyarak ancak birlikte var olabilirler. Ancak içinden geçmekte olduğumuz bu karmaşık süreçte inançlar saldırı ile karşı karşıya.
“AKP-SARAY İKDİDARINDAN BARIŞ BEKLEMİYORUZ, BARIŞI BİZ KAZANACAĞIZ”
Kolombiya’da 52 yıl süren devlet ve FARC arasındaki çatışma, barışı inşa etme sürecine evriliyor. Kolombiya halkları başardı ancak biz daha çok savaşın içine çekiliyoruz. Bugün 90’lardaki gibi hapishanelerde tek tip gündeme geldiyse bu savaş politikaları yüzündendir. Şapatan’da işkence görüyorsa köylüler bu savaş yüzünden. Biz daha çok kızgınlaşmış bir savaşın içerisine sürükleniyoruz. Biz bölgesel bir savaşa karşı AKP-Saray iktidarını durdurmak için, Sayın Öcalan’ın başlattığı sürecin yeniden başlaması, silahların değil demokrasinin konuşmasını istiyoruz. AKP-Saray iktidarı bırakın barışı getirmeyi toplumun siyaset yapma hakkını dahi elinden almışken, ondan barış bekleyemeyiz. Barışı birlikte kazanacağız.
“Bu ülkeyi racon kesenler mi yönetecek?
Bizler faşizmin kurumsallaşmasına karşı mücadele yürütüyoruz. Tayyip Erdoğan racon kesmekten bahsediyor. Bu ülkeyi racon kesenler mi yönetecek? Kabadayı demek bile basit kalıyor, bu ülkeyi faşist diktatörlük yönetiyor. Mahalle mahalle dolaşıyor propaganda yapıyor kimin vergileriyle?
16. yılını kutlarken bizim hikayemiz aşk hikayesi diyor. Bu aşk hikayesi erkek egemen toplumlardaki gibi “ya benimsin ya kara torağın” demektir. Onlara itaat etmediğimiz için bizi abluka altında tutuyorlar. Onlara sesleniyorum, ne yaparsanız yapın barışı, özgürlüğü, adaleti yeniden tesis edeceğiz. Türkiye halkları ile hep birlikte mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
“VİCDAN VE ADALET NÖBETİ ARTIK BİZLERİZ”
Vicdan ve Adalet Nöbeti öylesine büyük bir ihtiyaçtı ki yaklaşık 1 ay içerisinde demir bariyerler örüldüğü halde, halkla aramıza mesafeler kurulmasına rağmen bu mesafeler halklarımızın iradesi ile kırıldı. Vicdan ve Adalet Nöbetimize emek harcayan, kavurucu sıcaklara rağmen saatlerce bekleyen halkımıza sonsuz teşekkür ediyorum. Türkiye’de ne kadar demokrasi dinamiği varsa nöbetimize geldiler ve Vicdan ve Adalet kürsüsünü kullandılar. Nasıl bir demokrasi, adalet, eşitlik, barış istediklerini anlattılar. Demokratik kitle örgütlerine, STK’lara, emek ve meslek örgütlerine, cıvıl cıvıl sesleri, kahkahaları ve zılgıtlarıyla kadınlara, yöre derneklerine ve sayamadığımız pek çok kuruma yürekten teşekkür ediyorum. Demokrasiyi birlikte kazanacağız bunu gösterdiler.
Bu yaptığımız birlikte ortak bir yaşam kurma irademizin kendini ifade etme şekliydi. Gece gündüz demeden kızgın güneşe rağmen bu nöbette gece gündüz bulunan vekillerimize yürekten teşekkür ediyorum.
Diyarbakır, Van, İstanbul, İzmir il ve ilçe örgütlerine, çevre il ve ilçelerden gelen bütün yoldaşlarımıza emekleri için ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bursa’dan yola çıkmış ama bu kente alınmamış yoldaşlarımıza da selam ediyorum.
İnanın bu 1 ay içerisinde bizler kadar özgür basın da nöbet tuttu, Vicdan ve Adalet Nöbetine destek veren herkesin sesini topluma duyurmak istedi. Çünkü basın tamamen rehin alınmış durumda. Bu ablukayı yıkan özgür basındır. Sağolsunlar var olsunlar.
Barış annelerine, akademisyenlere, sanatçılara İzmir’den, Amed’den Van’dan, İstanbul’dan selam olsun. Artık biliyoruz ki Vicdan ve Adalet Nöbeti artık biziz. Her birimizin yüreği Vicdan ve Adalet için atacak. Bu mücadeleyi dayanışarak birlikte yükselteceğiz.
Son sözü direnenler söyleyecek, son söz olarak Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a Sebahat Tuncel’e, Gültan Kışanak’a, hapishanedeki tüm yoldaşlarımıza selam gönderiyoruz.
HABER MERKEZİ
Yoruma kapalı.