PİRHA- Araştırmacı-Yazar İrfan Dayıoğlu, 4 Temmuz’da Hacıbektaş’ta okunanan ‘Alevi Yolu ve Erkanı’ başlıklı bildiri ile ilgili,“Eğer biz “yol bir sürek bin bir” diyorsak, bu süreklerin hepsini kapsayan bir tanımlama yapmak durumundayız” dedi ve bildirinin bütün Alevileri kapsamadığını belirtti.
4 Temmuz’da Hacıbektaş’ta birçok inanç önderi ve aydının imzasının bulunduğu ‘Alevi Yolu ve Erkanı’ başlığıyla hazırlanan geniş kapsamlı bildiri okundu. Bildiride “Alevilik yaşayan bir inançtır, Alevilik semavi dinlerden farklıdır, Alevilik tek bir millete ait değildir, Alevi-Kızılbaş-Bektaşi inancı ekolojik yaşamı önemser ve savunur, barış talebimiz inancımız gereğidir” gibi başlıklar yer alıyordu.
Bildireye yönelik düşüncelerini sorduğumuz Araştırmacı-Yazar İrfan Dayıoğlu bildirinin önemli bir çabanın ürünü olduğunu, fakat bütün Alevileri kapsamadığını söyledi.
“RE HAQ ALEVİLİĞİ BİLDİRİDE DİLE GETİRİLMEMİŞ”
“Eğer biz “yol bir sürek bin bir” diyorsak, bu süreklerin hepsini kapsayan bir tanımlama yapmak durumundayız” diyen Dayıoğlu, bildirinin sadece belli sürekleri kapsadığına dikkat çekti. Dayıoğlu devamında şunları belirtti:
“Bu bildiride Aleviliği İslam dışı gören anlayış egemen. Ben de böyle düşünüyorum, fakat bunun karşıtını düşünen Aleviler de var. Bu nedenle kapsayıcı olması üzerinden dar görüyorum. Bildirgede çok iyi tanımlamalar yapılmasına rağmen, Kürt Aleviliği üzerine bir değerlendirme de yok. Bildirgede Aleviliğin ırksal üstü olduğu söyleniyor. Bütün inançlar ırklar üstüdür. Fakat yollardan süreklerden bahsediyorsak, süreklerden biri de Kürt Aleviliğidir. Yine süreklerden sadece bir tanesi olan Bektaşilik Aleviliğin tümünü kapsayıcı bir tanımmış gibi ele alınmış. Ocak sistemine göre örgütlenmiş Re Haq Aleviliği orada kendini dile getirmemiş. Genel olarak Bektaşi kökenli Türk Aleviliği tarif edilmeye çalışılmış.”
Bektaşiliğin Alevilik içerisindeki süreklerden sadece biri olduğuna vurgu yapan Dayıoğlu,“Onun yanında Re Haq süreği var. Ahli Haq var, Ali İlahi, Yaresanlar var. Bütün bunlar Alevilik süreklerindendir. O nedenden dolayı tanım eksiktir” diye konuştu.
” ALEVİLİĞİ SADECE BEKTAŞİLİK ÜZERİNDEN TANIMLAMAK ASİMİLASYON POLİTİKALARINDAN BİRİ”
Aleviliğin sadece Bektaşilik üzerinden tanımlanmasının asimilasyon politikalarından biri olduğunu ifade eden Dayıoğlu, Türkiye ve Avrupa’daki Alevi kurumlarının temel handikabının da bu nokta olduğunu söyledi. Dayıoğlu, “Hacı Bektaş’ı serçeşme olarak göstermeye çalışan, Aleviliğin yol olduğunu, sadece yoldan gelenlerin olduğunu söyleyen bir bakış açısı var. Ocak Aleviliğini dışlayan bir tavır var. Oradaki imzacıların bir çoğu halbuki Ocakzadedir” dedi.
“Biz ırklar üstüyüz tanımının altında yatan Kürtlerin adının geçmemesidir” diyen Dayıoğlu, “Bütün Aleviliği ortak bir noktada buluşturmak en makbulüdür. Ben Aleviliği kendi başına bir inanç olarak görüyorum. Semavi dinlerden farklı bir inanç olduğu ortak bir tanımdır mesela. Bugün yaşayan Alevilik ne ise oradan giderek, üzerinde yaşatılan asimilasyon politikalarını bertaraf ederek, Ali’yi seviyorsa, Hasan’ı Hüseyin’i seviyorsa bu özgünlüğü görmek lazım. Bildiride doğru tanımlar da var. Fakat buna rağmen bir mühendislik yapılmasını doğru bulmuyorum. İnançlar konusu hassastır” şeklinde konuştu.
Araştırmacı-Yazar İrfan Dayıoğlu, bütün Alevi kurumlarının, şahsiyetlerin, Ocakların temsilcileri ile bir araya gelinerek zengin bir bildiri hazırlanması gerektiğini belirtti.
Elif SONZAMANCI/Liége
Yoruma kapalı.