PİRHA- CHP Lideri Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşünü tamamlayarak, Maltepe Meydanı’nda Adalet Mitingi’ni gerçekleştirdi. Milyonları hak, hukuk, adalet sloganları eşliğinde selamladıktan sonra, konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, “Kimse bu yürüyüşün son yürüyüş olduğunu düşünmesin. Bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır” dedi. “Herkes şunu çok iyi bilsin, 9 Temmuz yeni bir adımdır, yeni bir iklimdir, yeni bir doğuştur” diyen Kılıçdaroğlu, Adalet arayışının tek bir yeri var o da sokaklardır” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması sonrası başlatılan “Adalet yürüyüşü”, “büyük adalet mitingi”nin gerçekleştirildiği Maltepe meydanında sona erdi.
25 gün süren yürüyüşte bugüne dek, 432 kilometre yol katedildi. Kalan üç kilometrenin ikisinde kurmaylarıyla birlikte yürüyen Kılıçdaroğlu, yolculuğunu tek başına tamamladı.
Miting alanına büyük bir coşkuyla gelen Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, “Kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, ilk adımımızdır” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Aziz vatandaşlarım, benimle birlikte 450 kilometreyi kat eden sevgili yol arkadaşlarım. Sevgili adalet arayışçıları. Televizyon başında izleyen vatandaşlarım, Maltepe’den tüm İstanbul’a tüm Türkiye’ye gönül dolusu selamlar, sevgiler, muhabbetler gönderiyoruz.
15 Haziran 2017’de sabah saatlerinde Ankara Güven Park’ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe’de noktaladık ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır.
Herkes şunu çok iyi bilsin, 9 Temmuz yeni bir adımdır, yeni bir iklimdir, yeni bir tarihtir. 9 Temmuz yeni bir doğuştur. Ankara’da yürüyüşe başladığında bir grup yurttaşımızla beraber ilk gün 21 kilometreyi 10 dakikalık arayla bitirdik. 10 dakika bir yerde mola verdik ve 21 kilometreyi tamamladık. Yol boyunca bizi yüreklendiren, destek veren Ankara, Kahramankazan, Kızılcahamam, Mulak, Gerede, bolu, Kaynaşlı, Düzce, Hendek, Adapazarı, İzmit, Gebze ve İstanbul’a yürekten teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
Yol boyunca yürürken araç kullanıcıları bazen kornayla, bazen elleriyle bizi yüreklendirdiler, selam verdiler. Onlara da buradan Maltepe Meydanı’ndan şükranlarımı ve saygılarımı gönderiyorum. Bize sofrasını açan, ayranını ikram eden, çayını ikram eden, yemek gönderen, yiyecek gönderen, topladığı kır çiçeklerini sevgiyle bize veren, hayır dualarım seninle diyen annelere, babalara, dedelere her zaman, her yerde şükran borçluyum, yine buradan teşekkürlerimi gönderiyorum.
Yol boyunca birlikte yürüdüğümüz, büyük bir kısmında beraber yürüdüğümüz, harp okulunda tutuklu oğlu olan Veysel Amca’ya selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Harp okulunda tutuklu oğlu için yürüyen Veysel Amca’ya özel teşekkürlerini iletiyorum.
Yolda gelirken bizi protesto eden vatandaşlar da vardı. Kimse unutması Kılıçdaroğlu herkese saygılıdır. Onlara da şükranlarımı sunuyorum. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Ankaradan İstanbul’a kadar bütün güvenlik güçlerine selamlarımı gönderiyorum.
Hiç kimse unutmasın biz yürürken taşkınlık yapacağımızı düşünüyorlardı. Dünyanın en barışçıl yürüyüşünü yaptık. Adalete susamış bütün 80 milyona saygılarımı sunuyorum.
Bir acı kaybımız oldu Hasan Tatlı. Kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. İki kızı gelip yürüyüşe devam ederek babasının vasiyetini yerine getirdiler. Tatlı ailesine teşekkürler.
Siyasi partiler ve milletvekilleri, sendikal sanatçılar engellilere, balyoz davası mağdurlarına, kadınlara sivil örgütlere teşekkür ediyorum.
“NEDEN YÜRÜDÜK?”
Neden yürüdük? Olmayan adalet için, mazlumların hakkı için, tutuklu gazeteciler için.
Sözcü muhabiri Gökmen Ulu’nun doğum günü. Doğum gününü kutluyorum.
Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük. KHK ile görevlerinden atılmaları tam bir demokrasi ayıbıdır. Hitler Almanya’da yapıyordu. Atatürk Türkiye’ye gelenlere yardımcı oldu.
Çocuk işçiler, taşeron işçiler, tarım işçileri, orman köylüler, askeri öğrenciler, linç edilen askerler için,
FETÖ’nün darbesine, 20 Temmuz darbesine, IŞİD’e, PKK’ya karşı olduğumuz için,
Son 15 yılda 13 kez KPSS soruları çalındı, bunun için yürüdük. Mavi Marmara’da şehit olanlar ve gaziler için yürüdük.
“NURİYE VE SEMİH İÇİN YÜRÜDÜK”
KHK ile görevlerinden atılan hak arayan terörist ilan edilen Nuriye ve Semih için yürüdük. Can ve mal güvenliği olmayan iş dünyası için, gerçek darbeciler ortaya çıksın diye yürüdük.
Şehitler ve Gaziler ayırım yapılamaz. Ayrım yapıldı. Ayrım yapılmasın diye yürüdük. Özetle Bu ülkede adalet için yürüdük.
Korku iklimi içinde konuşamayan iş dünyası için yürüdük. Siyasi ayak ortaya çıksın diye yürüdük. 249 şehidimiz ve gazilerimiz için yürüdük. Şehitler ve gaziler arasında ayrım yapılamaz, ayrım yapılmasın diye yürüdük.
“9 TEMMUZ BİR TARİHİN BAŞLANGICIDIR”
9 Temmuz bir tarihin başlangıcıdır. 9 Temmuz bir bitiş değildir. Farklılıklarımızla huzur içinde yürümek için adalet. Adalet mülkün temelidir. Zulüm ile abad edilmez, fakirlere, işçilere zulüm ediyorlar. Zulme karşı durmak bizim namus borcumuzdur.
“ADALET OLMAYAN BİR TOPLUM ÇÖKER”
Bütün peygamberler adalet için mücadele etmişlerdir. Adalet olmayan bir toplum çöker. Tarih bunların örnekleri ile doludur. Bunun için hak hukuk adalet diyoruz.
Siyaset adalet temelli yapılmak zorundadır. Siyaset köşeyi dönme aracı değildir. Adalet ülkeyi birleştirmektir kutuplaştırmak değil. Hiç kimsenin etnik kimliği inancına, yaşam tarzına göre siyaset yapmayacağız. Herkesin inancına kimliğine saygı duyuyoruz.
Eğer bir ülkede adaletsizlik varsa, siyasi otoritenin çıkarlarına göre karar veriyorlarsa, basın susturulmuş, iktidar tarafından teslim alınmışsa, adalet arayışın tek bir yeri vardır o da sokaklardır.
Bize diyorlar ki adaleti niye sokakta arıyorsunuz? Darbeyi önlemek için sokak iyi, adalet aramak için sokak kötü. Biz darbeyi de önleyeceğiz, sokağa da çıkacağız.
“İKİ 15 TEMMUZ VAR: HALKIN VE SARAYIN”
İki 15 Temmuz var. Halkın ve sarayın. Halk sokağa inerek darbeyi engelledi. Saray, KHK ile TBMM’yi devre dışı bıraktı. Sarayın 15 Temmuzu’na sonuna kadar karşıyız. Sarayın darbesi 5 gün sonra 20 Temmuz’da. Sivil darbe yapıldı.
“SENİN CEZALARIN BİZİ YILDIRAMAZ, ADALETİ BU ÜLKEYE GETİRECEĞİZ”
Saraydaki diyor ki yılsonuna kadar mahkumiyet kararları gelecek diye düşünüyorum. Yani diyor ki ben belirliyorum. Bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak hakim karar verir. Beyefendi Ergenekon davalarının da savcısıydı. Senin adaletin cezaların bizi yıldıramaz. Ne olursan ol, adaleti bu ülkeye getireceğiz.
“NİÇİN YÜRÜYORUM?”
Niçin yürüyorum? FETÖ darbesinin gerçekleri açığa çıksın diye yürüyoruz. Görev yapan onurlu savcılardan dosyaları alındı başka yere sürdüler. Bir darbe girişiminin üstünü örtenler gerçek darbe girişimcileridir. FETÖ iddianameleri Adalet Bakanlığı’na gidiyor, ondan sonra yargıya gidiyor. Adalet siyasi otoriterinin elinde. Adalet heykelinin gözleri bağlıdır.
“SOKAK, SONUNA KADAR SOKAK”
Yürüyüşe başlayınca eleştiriler geldi, “Adalet sokakta aranmaz” diye. Bir ülkede büyük eşitsizlikler varsa, o ülkenin mahkemeleri bağımsız değil, siyasi otoriteden talimat alıyorsa, siyasi otoritenin beklentilerine göre karar veriyorlarsa, milli iradenin tecelligahı olan TBMM’nin yetkileri gasp edilmişse, TBMM dumura uğratılmışsa, basın susturulmuş veya iktidar tarafından teslim alınmışsa, o zaman adalet arayışımızın tek yeri var, o da sokaktır. Adalet, adalet, adalet. Sonuna kadar hak, hukuk, adalet diyeceğiz. Bize diyorlar ki “Adaleti niye sokakta arıyorsunuz?” 15 Temmuz’u savuşturan parlamentonun ve halkın duruşu oldu. Darbeyi durdurmak için sokak iyi, adalet için sokak kötü. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti getireceğiz. Sokaksa sonuna kadar sokak.
“YAŞADIĞIMIZ DÖNEM BİR DİKTA DÖNEMİDİR”
Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir. 1940’ların Almanya’sından bir örnek vereyim. Bir bakan “Karar vermeden önce ‘Benim yerimde Führer olsaydı, nasıl karar verirdi” diyor. Aynı oyun bugün Türkiye’de oynanıyor, hakim Saray’a bakıyor. Aldığı talimatla karar veriyor. Hakimlik kutsal bir görevdir. Cübbesinde ilik yoktur. Kimsenin önünde cübbesini iliklemez. Tam tersine duruşma salonuna hakim gelirken herkes ayağa kalkar. Bütün yargıçlara, bütün savcılara sesleniyorum. Adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Sizin de hakkınız ve görevinizdir. Dik durun, onurlu durun, ona göre karar verin. Delilsiz insanları mahkum etmeyin, Saray’dan talimat geliyorsa elinizin tersiyle itin.
ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNE: NEDEN KORKUYORSUNUZ?
Anayasa Mahkemesi’nin değerli üyelerinede seslenmek istiyorum.
Korkmayın! Korkunun ecele faydası yok. Şimdi milletvekilleri hapiste size başvurmuşlar. Neden korkuyorsunuz. Neden karar veremiyorsunuz. Türkiye’nin onurunu korumanız size güç katar. Saray bize ne yapar diye çekinmeyin. Yarın arkadaşlarınızın, torunlarınızın yüzüne bakacaksınız. Saraydan emir geldi biz de yaptık diyeceksiniz. O koltukları boşaltın namuslu yargıçlar gelsin.
“80 MİLYON İÇİN YÜRÜDÜM”
450 km için nasıl yürünür dediler. Yürüdüm, 80 milyon için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım.
Bu yürüyüş ile ne kazandık? Korku gömleğini çıkarıp çöp sepetine attık. O nedenle söyledik yargıçlara korkmayın siz de. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük ve dünyaya seslendik. Artık Türkiye’nin geleceği için umutluyuz.
“KORKU GÖMLEĞİNİ ÇÖPE ATTIK”
Saray size ne yaparsa yapsın. Yarın çocuklarınızın yüzüne, torunlarınızın yüzüne bakacaksınız. “Saray’dan emir geldi” diyorsunuz, lütfen o koltukları boşaltın, oraya namuslu savcılar gelsin. 450 kilometreyi büyük bir keyifle yürüdük. 50-60 kilometrede bırakırlar dediler. Baktılar, “Bu adam yürüyor.” Yürüdüm, kararlılıkla yürüdüm, torunlarımız için, geleceğimiz için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım. Herkesi kucakladım.
Bu yürüyüşle ne kazandık. Önce toplum olarak korku gömleğini çıkarıp çöp sepetine attık. Biz cesur insanlarız. O nedenle dedim, siz de korkuya teslim olmayın diye. Yalnız olmadığımızı gördük, tüm Türkiye’ye ve dünyaya yalnız olmadığımızı duyurduk. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük.
“UMUT BULAŞICIDIR”
Umut bulaşıcıdır. Ben umutluysam yanımdaki arkadaşım da umutludur. Maltepe umutluysa İstanbul umutludur. İstanbul umutluysa Ankara mutludur. Herkes umut tohumlarını yeniden eksin. Umudumuzu, aşımızı paylaşmasını öğrendik. Bir orman gibi kardeşçe yaşamasını özledik. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük sayfalarından birini yazdık. Destan yazdık. 80 milyona şükran duygularımı, sevgilerimi, saygılarımı ve muhabbetlerimi yine gönderiyorum.
“OHAL KALKSIN, YARGI SOPA OLARAK KULLANILMASIN”
Ne istiyoruz?
-Bir, OHAL kalksın, Türkiye normalleşsin istiyoruz.
-İki, adliyeye, kışlaya, camiye siyaset girmesin istiyoruz.
-Üç, hapiste gazetecileri olmayan bir Türkiye istiyoruz.
-Dört, üniversiteleri susturulmuş değil, konuşan bir Türkiye istiyoruz. Düşünceyi açıklama özgürlüğü istiyoruz. Milletin seçtiği vekillerin, tutuklanmasını değil, TBMM’de görev yapmalarını istiyoruz.
-FETÖ’yle mücadelenin göstermelik değil, gerçekten yapılmasını ve siyasi ayağın kesinlikle ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
-Tek adam rejimine hayır diyoruz. Demokratik parlamenter sistem istiyoruz.
TBMM’nin gasp edilen yetkilerinin iade edilmesini istiyoruz. Göstermelik değil, gerçekten kadın erkek eşitliğini, kadına yönelik şiddetin önlenmesini istiyoruz.
-Gençlere saygı istiyoruz.
-Fikri hür, vicdanı hür gençlerin önündeki bütün engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
-Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. 450 kilometreyi yürürken ormanları, yeşillikleri fark ettim, yağmuru gördüm, sisi gördüm, gölleri gördüm. Cıvıl cıvıl hayatı gördüm. Bu cennet gibi ülkeyi cehenneme çevirmeye kimin hakkı var?
“SADECE ADALET İSTİYORUZ”
Adalete susamış kardeşlerim, buraya gelirken bir adalet çağrısı metni hazırladım. Bu metni sizlere okuyacağım. Bu metni lütfen sessiz ama dikkatlice dinleyelim. Tarihe not düşmemiz lazım. Milyonlardık, barış istiyorduk, adalet istiyorduk diyeceğiz. Bunları düşünerek bir metin hazırladım:
“Biz, 15 Haziran’dan bu yana yürüyen on binler bugün İstanbul Maltepe’de bir araya gelen yüz binler ve milyonlar olarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya sesleniyoruz. Sadece adalet istiyoruz. Sadece buraya gelenler değil, herkes için adalet istiyoruz. 25 gündür haykırdığımız hak, hukuk, adalet talebimizin çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz.
TALEPLERİNİ ANLATTI
Barışçıllığın hakim olmasını istiyoruz. Adalet haktır, hakkımızdır. Hakkımızı istiyoruz. Adalet mülkün temelidir. Mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür. Bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye’nin özellikle son bir yılda, tespitlerimiz, acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur:
1- 15 Temmuz’u açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. TBMM’nin kararlı duruşu, halkımızın direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Buna sokağın 15 Temmuz’u diyoruz. Ancak siyasi ayağın ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
2- İkitidar tarafından 15 Temmuz fırsat bilinerek 20 Temmuz yapılmıştır. OHAL’le TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Saray’ın 15 Temmuz’u diyoruz. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni yeniden tesis edilmelidir.
3- Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Demokrasinin vazgeçilmez kuralı yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı mutlaka sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz uygulanmalıdır.
4 -OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları sivil ölüme terk edilmiştir.
5 – 20 Temmuz sivil darbesinden sonra 15 Temmuz darbe girişimiyle veya arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan ama sırf hükümete muhalif göründüğü için haklarından mahrum bırakılan akademisyenler ve kamu görevleri görevlerine iade edilmelidir. Milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.
6- 150’nin üzerinde tutuklu gazetecinin olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Derhal serbest bırakılmalı ve baskılara son verilmelidir.
7 -OHAL koşullarında devletin bütün imkanları kullanılarak yapılan anayasa değişikliği gayrımeşrudur. Bu mühürsüz bir seçimdir. Türkiye gayrımeşru bir anayasayla yönetilemez.
8 – Parlamanter sistem üzerindeki her türlü baskı kaldırılmalıdır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat sistemi esas alınmalıdır. Eğitimde laikliğin aşındırılmasına son verilmelidir.
9 – Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında adaletsiz düzen devam etmektedir. Yoksulluk, ayrımcılık, şiddet, terör gibi toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade hayata geçirilmelidir. Kadınlara ayrımcılığa son verilmeli, kadın hakları toplumsal hayatın her alanına uygulanmalıdır.
10 – Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülke içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısır döngü yaratmıştır. Adalet uluslararası ilişkilere de hakim olmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine dönmelidir. Hukuk güvenliğinin olmadığı bir toplumda kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz.
Bu mücadele bizim mücadelemiz ve biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen Türkiye’yiz. Biz dünyadan kopmak değil, dünya ile barış içinde yaşamak isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız, bu yol bizim yolumuz, bu meydanlar bizim meydanlar. Bu memleket bizim memleketimiz. Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Tüm taleplerimiz karşılanana kadar bu yürüyüş bitmeyecek. Bu yürüyüş artık başladı, korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün son günü yeni bir başlangıçtır.
Bu çağrıyı oylara sunuyorum. Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın… Onurluca yürüyeceğiz. Hepinize şükran borçluyum, hepinize teşekkür ediyorum.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.