Alevi Haber Ajansi

Gıda Mühendisi Özpınar uyardı: Tarımsal üretim çökerken gıda güvenliği alarm veriyor-VİDEO

PİRHA – Gıda Mühendisleri Odası 2. Başkanı Funda Uyar Özpınar, besin zehirlenmelerinin arka planını anlattı. Gıdada yaşanan güvenlik ihlallerinin yanı sıra hileli üretimlere de dikkat çeken Özpınar, Kasım ayında en az 750 zehirlenme vakasına ulaştıklarını söyledi. Özpınar, tarımsal üretimdeki yaklaşık yüzde 13’lük küçülmenin gıda sektörünü etkileyen asıl etmen olduğunu belirterek “Kimse bunu gündeme getirmiyor. Galiba marketlerden satın alabileceğimiz ürün olamayınca bir aksiyona geçilecek!” dedi.

Son dönemlerde beslenme sebebiyle artan zehirlenmeler, ülkedeki gıda güvenliğinin de ne derece denetimsiz olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, denetim politikalarının çok zayıf olduğuna işaret ederek, Gıda Güvenliği İlkelerine de uyulmadığını söylemekte.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası 2. Başkanı Funda Uyar Özpınar, gıda zehirlenmelerinin ülkenin kronik konularından biri haline geldiğini belirtti. Özpınar, son dönemde tüketicinin de farkındalığıyla zehirlenmelerden daha fazla söz edilir olduğunu ifade ederek, “Bu sorun, zaten uzun zamandan beri vardı. Fakat kamuoyuna yansıması az oluyordu” dedi.

YETERSİZ İSTİHDAM VE DENETİM EKSİĞİ!

Gıda zehirlenmelerinin çok farklı sebepleri olduğunu söyleyen Funda Uyar Özpınar, “Bir tanesi, denetimlerin yetersiz ve etkin olmaması ile alakalı. Hem denetim yapacak arkadaşların uzmanlık alanları ve portföyleri farklı oluyor, hem de bu denetimler sonucunda alınan tedbirleri biz şeffaf olarak bakanlık sayfalarında göremiyoruz. 2000’li yıllarda gıda tarafında da Avrupa Birliği ile ortak mevzuat çalışmaları yaptık. Dolayısıyla mevzuatta düzeltmeler olabilir ama çok ciddi sorunlar olmadığını söyleyebiliriz. Burada eksik olan yetersiz istihdam ve denetçi” diye belirtti.

“GIDADAN ÖLEBİLİR HALE GELDİK”

Gıda Mühendisi Funda Uyar Özpınar, sadece Kasım ayının ilk 3 haftasında 750’den fazla yurttaşın gıda zehirlenmesine maruz kaldığını da söyledi. Özpınar, mevcut sorunun, ekonomik kriz ve kontrolsüz fiyat politikalarıyla da bağlantılı olduğunu söyleyerek şu bilgileri paylaştı:

“Şimdi bu sayılara bakarsanız haftalık biz 300-500 kişinin, uygun olmayan gıda tüketiminden etkilendiğini, yoğun bakıma kaldırıldığını, hatta öldüğünü biliyoruz. Sağlıklı beslenmek ve hatta keyif almak için tükettiğimiz gıdadan ölebilir hale geldik.

Mesela Sakarya’da bir ceza tevkif evinde yakın zamanda 131 mahkum, tükettikleri gıda sebebiyle zehirlenmeye maruz kalıyor! Özellikle dezavantajlı gruplarda; çocuklar, kronik hastalığı olanlar, yaşlılarda gıda zehirlenmeleri ölümle sonuçlanabiliyor.”

ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ, NİTELİKSİZ MARKALAR ÇOĞALDI!

Funda Uyar Özpınar, zehirlenmelere yol açan gıdalara da değindi. Uyar Özpınar “Genel olarak tavuk, kumpir gibi böyle açıkta satılan ürünlerde görüyoruz. Ama toplu tüketim yerlerinin burada birinci sırada olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Vakaların büyük bir kısmının okul yemeklerinde rastlandığını söyleyen Özpınar, şöyle devam etti:

“Mesela Gümüşhane’de pide, ayran tüketen 29 öğrenci var. Gene Adıyaman’da KYK yurtlarında 70 öğrenci akşam yemeğinden zehirleniyor. Gaziantep İl Göç İdaresi’nde mültecilere verilen yemekler sebebiyle zehirlenme oldu. Ayrıca Rize’de Mevlüde gidip yemek yiyen 104 kişinin de zehirlendiği açıklandı. Sadece tavuk ya da patates değil aslında. Burada temel sorun olan genel olarak gıda güvenliğinin çok ciddi boyutta gözetilmemesi. Bir denetim eksikliği var. Son 3 senedir çok ciddi enflasyonist ortamda üretim yapmaya ve hayatta kalmaya çalışıyoruz. Bunun iki tane odak noktası var. Bir tanesi satın aldığınız hammaddelerin fiyatlarının çok artması, diğeri de insanların satın alma gücünün düşmesi. Bu iki temel sebep dolayısıyla insanlar daha ucuz ürüne yönleniyor. Firmalar da satın aldıkları hammaddelerin maliyet kaygısıyla daha ucuzuna yöneliyor. Mesela dezenfektan kullanması gereken yerde kullanmıyor ya da uygun miktarını kullanmıyor. Onun dışında soğuk zincirde kırılmalara sebep olabiliyor. Daha kontrol edilmemiş ham maddeleri tercih etmek zorunda kalabiliyor. Bunun yanında da insanlar alım güçleri çok düşük olduğu için kayıt altında olmayan gıda işletmelerinin ürünlerini tercih etmek zorunda kalıyor. Bunların hepsi zincirleme şekilde bizim artık haftada böyle 250-300 kişinin gıda zehirlenmesine maruz kaldığı bir aşamaya gelmemize sebep oldu.”

“UTANIYORUZ!”

Gıda güvenliği konusunda hükümetin yeteri kaynak ve bütçe ayırmadığını vurgulayan Funda Uyar Özpınar, şu bilgileri de paylaştı:

“Geçen sene yılbaşı öncesi sahte alkolden Ankara ve İstanbul’da 250-300 kişinin vefat ettiği vakalar yaşadık. Sene 2025 olmuş halen sahte alkolden ölümler, gerçekten sektörde çalışan bir emektar olarak bizi çok üzüyor. Ve utanıyoruz açıkçası. Bunlar önlenebilir! Tüm dünyada bu sorunlar 50 sene önce çözülmüş. Biz hala 2025 yılında ‘denetimden mi, üretimden mi, eğitimden mi?’ diye sorguluyoruz. Bu bir kader değil. Bilimsel ortak akılla yolunuzu, politikanızı, stratejinizi belirlerseniz çözülmeyecek hiçbir sorun yok. Bu işe de açıkçası şapkamızı önümüze koyup bunu bir sorun olarak görüp çözüm de üretmiyoruz.

Bizler Sağlık Bakanlığı ya da Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan şeffaf bir şekilde liste halinde ilgili dataları alalım isterdik. Mesela gelişmiş dünya ülkelerinde durum nasıl ilerliyor? Avrupa Birliği’nin mesela şu şekilde bir yöntemi var; orada gıda politikaları bakanlıkları var. Türkiye’de şu anda gıdanın bir bakanlığı yok. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü seviyesinde takip ediliyor. Bir gıda politikamız, gıda güvenliği sistemi kurulumuz yok. Yani bakanlık seviyesine çıkarılması şu anlamda önemli; nasıl bir Milli Eğitim Bakanlığınız var ise gıda da asli bir milli sorundur. Gıda ve tarım birbirinden ayrılmaz iki sektör.”

TARIMSAL ÜRETİMDEKİ DARALMANIN SONUÇLARI!

TÜİK’in 1 Aralık’ta açıkladığı 3. çeyrek tarım verilerinin altını çizen Funda Uyar Özpınar, yüzde 12.7 oranındaki küçülmenin gıda sektörüne olan olumsuz yansımalarını anlattı. Uyar Özpınar, şunları söyledi:

“Neden biz, bu zehirlenmelerin önüne geçemiyoruz? Çünkü arz çok kısıtlandı artık. Biz 7 birim yerine şu anda 6 birim üretim yapıyoruz. Çok korkunç. Şimdi ekonomik kriz nedeniyle üreticilerin kimi şikayetleri var. Hijyen ve depolama koşullarından kısmak zorunda kaldıkları konuşuluyor.

Bir işin gıda güvenliği sağlamanın ne şekilde yürütülmesi gerektiğini kamu yöneticileri çok iyi şekilde biliyor. Bundan ne kadar ödün verirseniz o kadar fazla sorunla karşılaşırsınız. Tabii burada siyasi sorumluluk kimde? Karar vericilerde olmalı diye düşünüyorum. Üretici eğer bunu sağlamıyorsa bunu denetleyecek ve cezalandıracak taraf kamu. Bu şekilde davranmazsanız zaten haksız rekabete de sebep oluyorsunuz. Kurumsal olup kuralları yerine getiren firmalar bu defa bu kural dışı, merdiven altı üretim yapan firmalarla rekabet edemiyor. Bunun yanında zaten halk, çok kalitesiz ürünleri tüketmek zorunda kalıyor.

Gıda ve su artık stratejik bir konu. Hızlı bir şekilde tedbir alınması lazım. Önceden Devlet Planlama Teşkilatı vardı. 5 yıllık kalkınma planları oluşturulurdu. Stratejik sektörlerde yatırımlar yapılırdı ve hızlı aksiyon alınırdı. Şimdi onlar rafa kaldırıldığı için bir yönetimsel zafiyet de var. Dönemsel olarak belli sektörler öne çıkıyor. Tarım ve gıda maalesef bunların arasında değil. Dolayısıyla bu işin ciddi olduğunu, insanımızın hayatını çok olumsuz etkilediğini görerek hızlı bir şekilde stratejik plan, politika geliştirip aksiyon alınması lazım. Çiftçi şu anda sahipsiz. Tarımsal üretim yaklaşık yüzde 13 küçülmüş. Bu inanılmaz bir data. Kimse de bunu gündeme getirmiyor. Biz öğrenince şok olduk tabii ki. Biz tabii bunu her platformda gündeme getiriyoruz fakat dikkate alınmıyor. Anca aç kalınca ya da marketten satın alabileceğimiz ürün olamayınca galiba bir aksiyona geçilecek ama o zaman da çok geç kalacak. Çünkü bir aksiyon alıp karar verip aksiyon aldığınızda bile sonuçları 3-4 sene sonra ortaya çıkacak.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.