PİRHA – Sivas Katliamı davasının zaman aşımına uğratılması ardından Karababa ailesi, uluslararası mahkemelere başvurma kararı aldı. Hollanda devletinin de hukuk mücadelesinde sorumlulukları olduğunu vurgulayan Hüseyin Karababa, “Lahey ile AİHM, bir karar verecek ve ‘Bu insanlığa karşı suçtur. Ya da değildir’ diyecek. Bizler herhangi bir şekilde para beklentisi içerisinde değiliz. Bir tek cümle bekliyoruz; ‘Bu insanlık suçudur’ ya da ‘değildir’” diye konuştu.
Suriye’deki Alevi soykırımı sürerken Türkiye’de ise Karababa ailesi, benzer bir katliamda yaşamını yitiren kardeşleri için hukuk mücadelesine devam ediyor.
1993 Sivas Katliamı’nda katledilen isimlerden biri olan Gülsün Karababa için aile fertleri, adalet için uluslararası mahkemelere başvuracak.
Sivas Katliamı’na ilişkin son dava, firari üç sanık üzerinden yürütülüyordu. 14 Eylül 2023’te görülen son duruşmayla birlikte dava zamanaşımı gerekçesiyle düşürülmüştü. Hukuki sürecin tamamlanmadığını düşünen Gülsün Karababa’nın abi ve kardeşleri, Sivas Katliamı’nın ‘insanlığa karşı işlenen suçlar’ kapsamında olduğunu belirterek Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını duyurdu.
BİRÇOK KAYIP YAKINI, DAVANIN SONUCUNU DAHİ GÖREMEDİ!
Gülsün Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, Anayasa Mahkemesi’ne 2014 yılında başvuru yaptıklarının altını çizerek “Üzerinden 12 yıl geçti. Anayasa Mahkemesi’nin kendi içtihatları gereği bir davayı ele aldığı an 24 saat içerisinde de bitirebilir, 8 yıl 25 gün sonra kesin sonuca erdirmek zorundadır. Ancak bizim 4 yıllık bir kaybımız var” diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi’nin “4 yıllık hak gaspı” yaptığını söyleyen Karababa, aile olarak verdikleri hukuk mücadelesini şöyle özetledi:
“Benim anam, davanın sonucunu görmeden Hakk’a yürüdü! Yeter Sivri, Sadık Metin, Mehmet Metin, Mehmet Türk, davanın sonucunu göremeden Hakk’a yürüdü. Anayasa Mahkemesi bugün dahi davayı bekletiyor, sonuçlandırmıyor. Bunun dışında, bizim bilgimiz dahilinde olmadan avukat Şenal Saruhan, bizim adımıza tazminat davası açmış. Bizim vekaletimiz olmadan 100 bin lira gibi bir para belirlemiş. Buna itirazlarda bulundum. Anayasa Mahkemesi’nin kendisini mahkemeye verdim.”
“YAPMADIĞIM KALMADI!”
Türkiye’deki tüm iç hukuk yollarına başvurduklarını söyleyen Hüseyin Karababa, Sivas davasını yakın zamanda Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne, yani Lahey’e götüreceğini de belirtti. Konuya ilişkin 20 avukatla birlikte 6 Aralık’ta Ankara’da bir de basın toplantısı yapacaklarını duyuran Karababa, şunları aktardı:
“Dava dosyasını ben Lahey’e, kardeşlerim de AHİM’e götürecek. Lahey’e götürürken şuna dikkat etmek lazım; Sivas Katliamı’nda hayatını kaybeden Carina Cuanna Thuijs, Hollandalı bir vatandaş. Hollanda Devleti vatandaşının cenazesini buradan götürdü ama davasına hiçbir zaman sahip çıkmadı. Bir sürü girişimlerde bulundum; kitaplara yazdım, kendilerine gittim, protesto yaptım. Yani yapmadığım kalmadı.
Lahey, Hollanda’nın önemli bir şehri. Uluslararası Ceza Mahkemesi de orada. Hollanda kralına çağrı yapıyorum; Senin vatandaşın yakılarak öldürülmüş, mahkemesi de kapınıza kadar gelmiş! Muhatabım sadece Hollanda’nın kralı Willem Alexander’dır. Onun için önümüzdeki günlerde Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Derneği, 10 Ekim Derneği, Divriği Derneği ve Ankara Barosu olarak Hollanda elçiliğiyle de bir görüşmemiz olacak. Krala diyoruz ki ‘vatandaşına sahip çık’”
“TEK TALEBİMİZ ‘İNSANLIĞA KARŞI SUÇ’ MADDESİ”
“Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkemelerinin vereceği kararı en baştan biliyordum” diyen Karababa, tek amaçlarının “İnsanlığa karşı suç” kriterini kabul ettirmek olduğunu vurguladı. “Tazminat istemiyoruz” diyen Karababa, şöyle devam etti:
“Ben sistem dışı yaşayan bir adamım, sistem içi değilim, sisteme karşıyım. Zaten biliyordum sonucun böyle olacağını. Ama ben ne kadar sonuçsuz kalmışsam onlar da o kadar sonuçsuz kalmış. Yani Anayasa Mahkemesi çakılmış, kıpırdayamaz durumda. O anlamda Lahey ile AİHM, bir karar verecek ve ‘Bu insanlığa karşı suçtur. Ya da değildir’ diyecek. Bizler herhangi bir şekilde para beklentisi içerisinde değiliz. Bir tek cümle bekliyoruz; ‘Bu insanlık suçudur’ ya da ‘değildir’. Beklentim bu.
“SOYKIRIM KONUSUNDA İDDİALIYIM”
Konuyla ilgili 6 Aralık saat 16:00’da yapılacak basın toplantısı için katılım çağrısı da yapan Hüseyin Karababa “Çok önemli bir hukuki çalışma yaptık. Hazırlamış olduğum ‘Alevi Soykırımı’ isimli kitabımın da özeti niteliğinde bir çalışma. Topluma ‘Burada bir Alevi soykırımı yapıldı’ diyoruz. Sivas Katliamı, zincirin halkalarından birisidir. Alevi soykırımına dair kronolojik sıra ta Hallac-ı Mansur’dan başlayarak cumhuriyet dönemini de kapsamakta. Dolayısıyla bu işte yetkin olan avukatlardan faydalandım. Alevi soykırımı çok açık ve net. Nürnberg mahkemeleri olsun Roma statüsü olsun, tümünü buraya koydum. Dünyada yaşanmış olan soykırımların birebiri Aleviler üzerinde zincirleme yapıldı. Amaç Anadolu’dan Alevilerin kökünü kaldırmaktı. İnsanlığa karşı bir suç konusunda hiç kimsenin diyebileceği bir şey yok. Ama soykırım konusunda ben iddialıyım. Yapacağımız basın açıklamasında gelenlere hukuksal gerekçelerimizi anlatacağız. 6 Aralık’ta Mithatpaşa Caddesi 36/C adresindeki kitapçı dükkanımızda basın açıklaması yapıp Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gittiğimizi kamuoyuna duyurmuş olacağız” diye konuştu.
İNSANLIK SUÇUNA DAİR İMZA KAMPANYASI KARARI!
Uluslararası mahkemelere yapılan başvuru ardından bir de imza kampanyası başlatacaklarını söyleyen Karababa, konunun detayına dair şu bilgileri paylaştı:
“İmza kampanyasını en tepeden başlatacağız. ‘Sivas Katliamı insanlık suçudur. İmzalıyor musunuz?’ diye soracağız. Devlet Bahçeli’den Tayyip Erdoğan’dan başlayarak yürüyeceğiz. Bizim alnımız açık, başımız dik. Bizi öldürmüşler! Artık kimseden sakınacak, çekinecek bir tarafımız yok. Artık dava o kadar basitleşti ki ‘Bu bir insanlık suçu mudur, değil midir?’ noktasına geldi.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.