PİRHA- DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis’teki kadın parlamento grup toplantısında konuştu. Hatimoğulları, Kürt meselesinin bir seçim meselesi olmadığının altını çizerek, “Kürt deyince sandık, barış deyince oy/sayım çizelgesi hayal etmek siyaset değil, siyasetsizliktir. Kürt halkına da büyük bir haksızlıktır. Kürt meselesi hiçbir siyasi partinin kendi penceresinden araçsallaştıracağı konjonktürel bir mesele değildir, tarihsel bir meseledir ve çözülmelidir” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis Kadın Grubu toplantısında gündemdeki gelişmeleri ilişkin konuştu.
Tülay Hatimoğulları’nın konuşması öncesi kadınların eylemlerinin yer aldığı sinevizyon gösterimi yapıldı. “Jin, jiyan, azadi” sloganlarının atıldığı grup toplantısında konuşan Hatimoğulları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün tarihine vurgu yaptı.
“BU ÜLKENİN BARIŞINI KADINLAR KURACAK”
Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugüne, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne ışık olan kadınları anıyorum. 2025’in Mart ayında binlerce Alevi katledildi, kadınlar kaçırıldı. Süren bir soykırım var. Bizler buna sessiz kalamayız. Hiçbir vicdan buna sessiz kalamaz. Suriye’de Alevilerin yaşadıklarını anlatmaya devam edeceğiz, sorumluluğu olanları göreve davet ediyorum. Aleviller, kadınlar yanlız değildir.
Kadına yönelik şiddet münferit değildir. İçişleri Bakanı kadın cinayetlerinin azaldığını söylüyor. Son 10 ayda 235 kadın katledilmiş, 247 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir. Daha dün Nuran Şimşek boşandığı eşi tarafından ölüdürüldü. Bizler şüpheli denilerek üstü örtülen kadın cinayetlerini çok iyi biliyoruz. Gülistan Doku, Rojin Kabaiş dosyası karartılanlardan bir kaç tanesi. Ne yazık ki devlet eliyle üstü karartılmak isteniyor. Bu cinayetin üstünü neden baskı yapıyorsunuz? Kimler korunuyor? Bu sorunun cevabı mutlaka verilmelidir. Biz kadınlar susmadık, susmayacağız. Yaşam hakkımız için mücadele edeceğiz. Başka seçenek yoktur.
İstanbul Sözleşmesi’ne mutlaka dönülmelidir.
Bizler artık yeter diyoruz. 11. Yargı Paketi’ni bu şekilde Meclis’e getirmeyin. Nefret suçlarını daha da körüklemeyin. Yargı paketine muhalefet edeceğimiz bir kez daha bilinsin.
Kadın kendi başına bir öznedir. Bizim için tek seçenek Kadın Bakanlığı’nın kurulmasıdır. Kadınların emeği görmezden geliniyor. Kadınların yüzde 25’i kayıtdışı çalışıyor. Kadınların çoğu güvencesiz çalışıyor. Bakanlığı kadınlarla yüzleşmeye çağırıyorum. Asgari ücrete mahkum edilen, engelli aylığıyla yaşamaya çalışan kadınlarla yüzleşin. Kadın istihdamını arttıracak programlar hayata geçirilmeli, göçmen ve yaşlı kadınlara güvence sağlanmalıdır. Ne yazık ki iktidar bunlara yanaşmıyor. DEM Parti olarak bu başlıklar için önergeler verdik. Bu önergelerimiz iktidar bloku tarafından rededildi.
Biz sonuç alana kadar mücadele edeğiz. ‘Ekmek ve Barış’ kampanyamızı DEM Parti olarak başlattık. 12-13-14 Aralık’ta dört koldan Ankara’ya yürüyüşümüzü gerçekleştireceğiz. Emek sömürüsüne, savaşa karşı yürüyeceğiz. Direne direne kazanacağız.
Kent Uzlaşısı’na dönük opereasyonlar demokrasiye müdahaledir. 27 Kasım’da ‘Kent Uzlaşısı’ davası görülecek. Bu davayı kabul etmiyoruz. Barışı toplumsallaştırmak istiyorsak, arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Yerel yönetimlere en büyük darbe kayyım rejimindedir ve hala devam ediyor. Erkek devletin gasbettiği belediyelere atanan kayyımlar ilk olarak kadın kurumlarını kapatıyor. Kadınların şiddet ve ihtiyaç durumlarında başvuracakları mekanizmaları yok ediyor. Kayyım, eş başkanlık ve eşit temsiliyete ağır bir müdahaledir. Merkezi iktidar kadınları görmezden gelse de DEM Parti belediyelerimizin bulunduğu tüm kentler birer “kadın kenti”dir. Eş başkanlık sistemi sayesinde kadın aklıyla, kadın bakış açısıyla, kadın emeğiyle yönetilen yerel yönetimlerimiz kadınları kentin öznesi ve karar vericisi olarak görüyor.
Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Barış ve demokratik toplum süreciyle çatışmaların durmuş olması çok kıymetli. Bölge kaynıyor. Bitmeyen savaş ve çatışmalarda en ağır bedeli kadınlar ödüyor. Savaşta ilk hedef kadın bedeni oluyor, ilk sessizleştirilen kadın sesi oluyor. Göç yollarında kaybolan kadınların dramı, insan tacirlerinin eline düşen genç kadınların trajedisi, savaşın kadınlara nasıl bir yıkım getirdiğinin acı gerçekliğini gözler önüne seriyor. Biz kadınlar Türkiye’nin bu trajediden kurtulması için barışa dört elle sarılıyoruz.
Bizler barış sürecinde yalnızca izleyici değil, doğrudan özneleriz. Barış erkek egemen siyasetle değil, kadın özgürlükçü bir siyasal ve toplumsal dille inşa edilir. Barışa İhtiyacım Var İnisiyatifi, Kadın Özgürlük Meclisi ve DEM Parti Kadın Meclisi bu hattın en somut taşıyıcılarıdır. Barış masalarında eşit temsili, karar mekanizmalarında etkin rol almayı vazgeçilmez görüyoruz. Bugün buradan güçlü bir iradeyle sesleniyoruz: Bu ülkenin barışını kadınlar kuracak. Bu toprakların karanlığını kadınların cesareti dağıtacak. Yaşamı, demokratik geleceği, eşitliği biz kadınlar inşa edeceğiz. Kadın yaşamdır, yaşam kadındır. Barış bizim elimizle gelecek. Şiddetsiz bir dünyayı, toplumu hep beraber inşa edeceğiz.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu İmralı’da Sayın Öcalan’la çok önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Partimiz adına bu heyette Gülistan Kılıç Koçyiğit vekilimiz yer aldı. Bu heyette yer alan, giden komisyona bir defa daha teşekkür ediyoruz. Bu görüşme Türkiye’nin barış ve demokrasi sürecine odaklanan, yapıcı, kapsayıcı ve umut verici bir niteliğe sahip olmuştur. Bu görüşme, Türkiye’nin uzun süredir beklediği barış ve kardeşlik kapısını aralayan tarihi bir adım oldu. Bu görüşme, sadece bir dinleme ve temas değil, halkların ortak geleceğini şekillendirecek bir diyalog köprüsüne dönüşmelidir. Görüşmenin içeriğine dair şüphesiz Meclis Başkanı ve komisyon gerekli paylaşımları yapacaktır. Ancak Sayın Öcalan, Türk-Kürt ittifakının ve bütün halkların ortak yaşam zeminini güçlendirilmesi, çatışmasızlığın kalıcılaştırılması ve demokratik çözüm iradesini bir kez daha net bir şekilde ortaya koyduğundan şüphemiz yoktur. Sayın Öcalan, Kuzey Doğu Suriye özelinde çözüm sürecinin anahtarı olacak bir perspektifi ortaya koymuştur.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde dün itibariyle tarihi bir adım atıldı. Türkiye halklarının geleceği için bu sürecin başarıya ulaşması şart. Başarıya ulaşmasının yolu, iktidar ve muhalefetin süreci tam, açık ve cesurca sahiplenmesiyle; barışın daha çok toplumsallaşması için çalışmasıyla mümkündür.
Biz komisyonda temsili bulunan bütün partilerin İmralı’ya giden komisyonda yer almasını isterdik. Ama olmadı. Bu konuda eleştirel değerlendirmelerimizi yaptık. Komisyonun Sayın Öcalan’la görüşmesinin, 86 milyona zarar değil, yarar sağladığını görülecektir. Bir kez daha belirtiyoruz ki, Kürt meselesi bir seçim meselesi değildir. Kürt deyince sandık, barış deyince oy/sayım çizelgesi hayal etmek siyaset değil, siyasetsizliktir. Kürt halkına da büyük bir haksızlıktır. Kürt meselesi hiçbir siyasi partinin kendi penceresinden araçsallaştıracağı konjonktürel bir mesele değildir, tarihsel bir meseledir. Türkiye’de demokrasinin önündeki temel engellerden biridir. Ve çözülmelidir. Türkiye’nin ve bölgenin barışa ihtiyacı var. Herkes bu perspektiften bakabilmeli, ona göre bir pratik ortaya koyabilmeli.
DEM Parti olarak, bu süreçte üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Ancak iktidar, muhalefet ve devletin de sorumluluğu büyüktür. Bu yolun ilerlemesi için gerekli yasal düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi şarttır. Barış, bir tarafın çabasıyla değil, hepimizin ortak iradesiyle inşa edilir. Sürecin bu yeni aşamasında beklentimiz; komisyonun raporunu bir an önce yazması, yasal ve hukuki düzenlemelerin acil olarak yapılmasıdır. Bütün engellere rağmen bardağın dolu tarafından bakıyoruz. Barışı kadınlara armağan edeceğiz.
Kadınlar dünyanın dört bir yanında direniyorlar. Biz kadınlar erkek şiddetine karşı bedenimizi, yoksulluğa ve sömürüye karşı emeğimizi, inkar ve asimilasyona karşı kimliğimizi, ayrımcılığa karşı inancımızı, ırkçılığa karşı dilimizi, ekokırıma karşı yaşam alanlarımızı, nefrete karşı varlığımızı, saldırılara karşı tüm tarihsel kazanımlarımızı savunmaya devam edeceğiz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.