PİRHA-KESK bileşenleri olarak yargılama sürecinin sadece IŞİD bağlantılı sanıklarla sınırlı tutulmaması gerektiğini belirten BES Dersim Şube Başkanı Sinan Ulu, “Soruşturmanın genişletilmesi, istihbarat mensuplarının dinlenmesi, bu olayda sorumluluğu ve ihmali olan kamu personellerinin bu sürece dahil edilmesi, gerekiyorsa cezalandırılması gerekiyor. Sadece tetikçilerin yargılanıp ceza verilmesi bizim için hiçbir şey ifade etmiyor” dedi.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin 10 Ekim 2015’te, Ankara Tren Garı’nda düzenlediği Barış Mitingi’ne IŞİD tarafından bombalı saldırı düzenlendi. 104 kişinin hayatını kaybettiği saldırı, Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamlarından biri olarak tarihe geçti.
Yüzlerce yurttaşın da ağır yara aldığı saldırının ardından görülen yargılama süreçlerinde yaşanan usulsüzlüklerin yanı sıra, sanıkların “insanlığa karşı suç” kapsamında yargılanmamaları, toplumun tepkisine neden oldu. Özellikle kamu görevlilerinin sorumluluğunun ortaya çıkarılması talebinin de karşılık bulmamasıyla birlikte bir katliam dosyasının daha üstü örtülmüş oldu.
10 Ekim 2015’te başkente girişlerdeki arama noktalarının kaldırıldığına vurgu yapan avukatlar, katliamı yapan IŞİD militanlarının yolda hiçbir aramaya takılmamasını da şüpheli bulmuşlardı. Mitingin yapılacağı alan olan Sıhhiye Meydanı için 2 bin 44 polis görevlendirilirken, toplanma alanı olan Ankara Gar çevresinde ise yalnızca 129 polisin olması soru işaretlerini arttırmıştı.
Büro Emekçileri Sendikası (BES) Dersim Şube Başkanı Sinan Ulu, Ankara Gar Katliamı’nın 10. yılında PİRHA’ya konuştu.
“10 EKİM’İ DEĞERLENDİRİRKEN O DÖNEMDEKİ SİYASİ ATMOSFERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMALIYIZ”
10 Ekim Gar Katliamı’nı değerlendirirken o dönemdeki siyasi atmosferi göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Sinan Ulu, “2013 yılında başlayan Barış Süreci 2015 yılında sona erdi. 7 Haziran’da seçimler vardı ve iki gün önce Diyarbakır’daki mitingde bomba patladı ve beş kişi hayatını kaybetti. Yıllardır tek başına iktidar olan AK Parti tek başına iktidar olma kabiliyetini o seçimle yitirdi. Ondan sonra da iktidarına devam etmek için sınırlarını bilmediğimiz çeşitli arayışlara girdi. 20 Temmuz’da Suruç’ta bomba patladı ve 33 kişi hayatını kaybetti. Böyle devam eden bir sürecin ardından demokrasi güçleri barışı merkeze alarak bir miting organize etme düşüncesi ile bir araya geldiler ve tüm Türkiye’ye çağrıda bulundular” dedi.
“IŞİD’İN SALDIRI YAPACAĞI İSTİHBARATI, TERTİP KOMİTESİNDEN GİZLENİYOR”
IŞİD’in mitingleri hedef alarak katliamlar yapacağı yönünde istihbaratların alındığı ve katliamı yapacak kişilerin de tespit edildiğini söyleyen Sinan Ulu, şunları dile getirdi:
“Bu bu kişiler teknik takibe takılıyor. Ankara’ya doğru yola çıktıklarında polis noktasına takılıyorlar ama serbest bırakılıyor, yollarına devam ediyorlar. Diğer taraftan da Türkiye’nin dört bir tarafından on binlerce yurttaş bu mitinge katılmak üzere yollara çıkıyor. Burada tabii alınan istihbaratlar ve böyle bir tehlikenin olduğu tertip komitesinde gizleniyor. Ankara’ya giden herkesin dikkatini çeken başka bir husus daha var. Buna benzer merkezi mitinglerde yola çıktıkları kentlerden başlayarak polisler birçok yerde kimlik kontrolleri yaparlardı. Ama bunların hiçbir yapılmıyor.
Kalabalığın en yoğun olduğu zaman iki bomba patlıyor. Tabii ilk şokun ardından insanlar patlamanın olduğu yere geri dönmeye başlıyorlar ve korkunç manzarayla karşılaşıyorlar. Yerde hayatını kaybetmiş insanlar, uzvunu kaybetmiş insanlar, vücut bütünlüğü bozulanlar, kan gölü, kan deryası ve ilk şok atlattıktan atlatıldıktan sonra insanlara yardım etme süreci başlıyor. Zamanla yarışıyorlar tabii orada. Barış mesajlarının olduğu pankartlar, bayraklar insanların yaralarına sarılıyor, kanları durdurulmaya çalışılıyor. İnsanlar bunlarla taşınmaya başlanıyor. İnsanlar hızlı bir şekilde müdahale etmeye çalışırken, yaralarını sarmaya çalışırken kalabalıkların üzerine gaz bombası atılıyor.”
“GAR KATLİAMI’NDA YİTİRDİĞİMİZ ARKADAŞLARIMIZI UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ”
KESK bileşenleri olarak yargılama sürecinin sadece IŞİD bağlantılı sanıklarla sınırlı tutulmaması gerektiğini ifade eden Ulu, “Soruşturmanın genişletilmesi, istihbarat mensuplarının dinlenmesi, bu olayda sorumluluğu ve ihmali olan kamu personellerinin bu sürece dahil edilmesi, gerekiyorsa cezalandırılması gerekiyor. Sadece tetikçilerin yargılanıp ceza verilmesi bizim için hiçbir şey ifade etmiyor. Türkiye tarihinin gördüğü en büyük ve en kanlı katliam olan Gar Katliamı’nda yitirdiğimiz arkadaşlarımızı unutmadık, unutmayacağız. Böyle bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyayız. Bizler mücadeleci sendikalar olarak arkadaşlarımızın anısını, ideallerini yaşatmaya, barışı ve özgürlüğü savunmaya ve bunun mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.