PİRHA- HTŞ’nin Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’ye yönelik saldırılarına tepki gösteren Demokratik Bölgeler Partisi, bu saldırıların yalnızca Kürtlere değil, Aleviler başta olmak üzere tüm inanç topluluklarına gözdağı vermeyi amaçladığını belirtti.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) Halep’in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerine dönük gerçekleştirdiği son saldırılarla ilgili yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, bu saldırıların Suriye’de demokratik çözüm umudunu hedef aldığı ve uluslararası kamuoyunun halen kapsamlı bir çözüm arayışından uzak olduğunu gözler önüne serdiği belirtildi.
“SURİYE’NİN GELECEĞİNE AĞIR BİR TEHDİT”
DBP yaptığı açıklamada, HTŞ’nin saldırılarının yalnızca Kürtlere değil; Alevi, Dürzi, Süryani ve Arap halklarına da yönelik bir tehdit olduğuna dikkat çekerek, “Demokratik çözüm adına yürütülen tüm girişim ve çabalara rağmen, Colani yönetimi, bu saldırılarla bölgeyi kaos ve karanlığa sürüklemenin planlarını yapmaktadır. HTŞ’nin saldırıları yalnızca Kürtlere değil; Alevi, Dürzi, Süryani, Arap halklarına ve inanç topluluklarına da gözdağı vermeyi amaçlayan, toplumsal bir yok etme planının parçasıdır. Çeteler ve arkasındaki güçlerin asıl amacı Suriye’de tekçi, gerici, mezhepçi, cinsiyetçi ve ırkçı bir anlayışı hâkim kılmaktır” dedi.
“HTŞ MEŞRULAŞTIRILAMAZ, DURUŞ NET OLMALI”
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Rojava’da inşa edilen demokratik sistem, etnik ve kültürel farklılıkları tehdit değil, zenginlik olarak gören; kadın özgürlüğü, yerel demokrasi ve eşit temsil esasına dayanan bir modeldir. Bugün bu sistem, yalnızca Suriye için değil, tüm Ortadoğu için gerçek bir umut kaynağıdır.Suriye’de demokratik birliği savunduğunu iddia eden ve bu gerekçeyle Colani yönetimini meşru kılma çabası içinde olan tüm kesimlerin HTŞ gerçekliğini açıkça görmesi ve bu tehdide karşı net bir duruş sergilemesi zorunludur. Aksi halde demokratikleşme ve çözüm çabaları sonuç vermeyecektir.
HTŞ, tıpkı DAİŞ ve ÖSO gibi paramiliter bir çete örgütü olmanın ötesinde, Suriye halklarının ortak geleceği önünde ciddi bir engeldir. Bu tehdide karşı halkların ortak iradesini, dayanışmasını ve barış arayışını savunmak herkesin görevidir. HTŞ’nin saldırıları, yalnızca bir savaş suçu değil; insanlığa karşı işlenen organize bir suç olarak değerlendirilmelidir. Uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli adımlar atılmalı; bölge halklarının iradesine, demokratik siyasete ve birlikte yaşama umuduna sahip çıkılmalıdır.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.