Alevi Haber Ajansi

HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş: El ele vereceğiz, yaralarımızı saracağız-VİDEO

PİRHA- HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, Hatay’da yaptığı açıklamada, bugün on binlerce yurttaşın Hatay’da da, diğer merkezlerde de, konteynırlarda ve insanlık onuruna yakışmayan koşullarda yaşamlarını sürdürdüğünü belirterek,  “Devlet halka hizmet etmiyorsa bu kadar ölüm, onbinlerce kitlesel ölüm karşısında gereğini yapmıyorsa ne yapacak yani?” diye sordu.

Maraş merkezli 11 ili etkileyen ve açıklanan resmi rakamlara göre 53 bin kişinin yaşamını yitirdiği 6 Şubat 2023 depreminin 2’nci yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) Hatay Şubesi, dernek binası önünde açıklama yaptı. Açıklamaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, İHD Adana ve Mersin şubeleri ve DEM Parti yöneticileri katıldı.

“KALICI ÇÖZÜMLER BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRİLMELİ

Açıklamada konuşan İHD Hatay Şubesi Eşbaşkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, depremin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen hak ihlallerinin ve mağduriyetlerin sürdüğünü ifade ederek, milyonlarca insanın hâlâ temel ihtiyaçlarını karşılamakta, barınmakta güçlük çektiğini belirtti.

Deprem soruşturma ve davalarında kamu görevlilerinin yargılanmadığını dile getiren Salmanoğlu, “Süren hak ihlallerinin son bulması ve cezasızlığın son bulup adaletin sağlanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi  bir kez daha hatırlatıyoruz” dedi.

Salmanoğlu, İHD olarak talep ve önerilerini şöyle sıraladı:

“-İhmali bulunan kamu görevlileri, müteahhitler ve denetim sorumluları hakkında şeffaf, etkin ve bağımsız yargı süreçleri işletilmeli; adaletin sağlanması için cezai yaptırımlar gecikmeksizin uygulanmalı.

-Karar alma, kaynakların dağıtımı ve yeniden inşa süreçleri halkın, sivil toplumun ve uzmanların katılımına ve denetimine açık hale getirilmeli.

-Depremzedelerin güvenli, erişilebilir ve insan onuruna uygun barınma koşullarına erişimi sağlanmalı, geçici konutlar yerine kalıcı çözümler bir an önce hayata geçirilmeli.

-Enkaz kaldırma çalışmalarında, başta asbest olmak üzere zararlı maddelerin çevreye ve halk sağlığına etkilerini önleyecek uluslararası standartlar uygulanmalıdır.

-Yeniden inşa süreçlerinde tarım alanları, meralar ve ormanlar imara açılmamalı; doğayı koruyan, sürdürülebilir ve çevre dostu planlama esas alınmalıdır.

-Afet eğitimi ve risk azaltma programları yaygınlaştırılmalı, özellikle yerel yönetimlerin kapasitesi güçlendirilmeli.

-Yaşanan travmayla baş edebilmek adına ücretsiz ve erişilebilir psikososyal destek hizmetleri sağlanmalı.

-Afet sonrası süreçlerde kadınlar, çocuklar, engelliler ve diğer kırılgan grupların özel ihtiyaçları gözetilmeli; toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan politikalar uygulanmalıdır.

-İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için afet risk yönetimi politikaları geliştirilerek uzun vadeli çevresel planlar yapılmalı; afetlere dayanıklı kentleşme modelleri hayata geçirilmelidir.İnsan Hakları Derneği olarak, depremin ikinci yılında, benzer acıların yaşanmaması, bölgede artarak süren hak ihlallerinin son bulması ve cezasızlığın son bulup adaletin sağlanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz.”

“NE YAPTI İKTİDAR? İBAN VERDİ, KIZILAY ÇADIR SATTI”

Salmanoğlu’nun ardından konuşan HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, depreminde üzerinden 2 yıl geçtiğini ve iktidarın sorunları gidermek yerine yeni sorunlar çıkardığını dile getirerek, şunları ifade etti:

“Halkın yaşam hakkını, halkın barınma hakkını kesinlikle gözetmeyen, sadece kendi çıkarlarını önceleyen rant uğruna olan politikalarını depremde onbinlerce insanın yaşamını yitirdiği bir sonuçta da aynı yolu izlemeye devam etti” dedi. Depremde sürecinde İskenderun’da özel gereksinimi  aç olan çocuğu için Kızılay’a başvurduğuna değinen Meral Danış Beştaş, “Hakikaten çok şey dinledik ama bu kadarı da olmaz dediğimiz meselelerden. Bu kadın… Özel bir çocuğu var, yani birçok yandan ihtiyaçları var ve çocuk günlerce aç durumdaymış. Ne yapalım, ne edelim, bu özel çocuğu nasıl besleyelim diye Kızılay’a gitmişler. Kızılay’dan çocuk için, beslenme ihtiyaçları için yemek talebinde bulunmuşlar. Ve oradaki Kızılay yetkilileri; önce kan bağışı yapmanız gerekiyor demiş. Bunu dinleyince insanın dehşete düşmemesi hakikaten mümkün değil.Bu devlet kimin devleti? Devlet halka hizmet etmiyorsa bu kadar ölüm, onbinlerce kitlesel ölüm karşısında gereğini yapmıyorsa ne yapacak yani? Sonuçta devlet bizler için var. Yurttaşlar için var. Ve hizmet için var. İşte Kızılay’ın çadır sattığını duyduğumuzda ne kadar büyük bir tepki oluştuysa bu özgün olayda da rant meselesi bu iktidarın yönetimindeki en temel olgu olduğunu söylemeye gerek yok. Yıkım ekiplerini bile kendi yandaşlarını görevlendirdiler. Hatay’da, Adıyaman’da, Maraş’ta, 11 merkezde yıkım ekipleri ihalelerini yine yandaşlara verdiler. Yapım ekibi içinde, müteahhitler içinde yine onlara çıkar sağlamayı esas aldılar.

Neresinden tutarsak tutalım, iktidarın işlediği en büyük suçlardan bir tanesi. Ve bugün hala binlerce, on binlerce yurttaş Hatay’da da, diğer merkezlerde de, konteynırlarda ve insanlık onuruna yakışmayan koşullarda yaşamlarını sürdürüyorlar. Ne yaptı iktidar? İban verdi, Kızılay çadır sattı.

Bizler kesinlikle bunların hepsinin farkında olan bir yerden depremin yaşandığı ilk saatlerden itibaren halkımızla, halklarımızla birlikte bu acıları birebir yaşadık, deneyimledik ve ne olursa olsun onlarla birlikte, halklarımızla birlikte,  bu sorunların çözümünde hep yanlarında olacağız. El ele vereceğiz. Ve bunun gereğinin yapılması için var olan gücümüzle çabalayacağız.

Deprem döneminde de buralarda çalıştık. Şu anda aslında Hataylılar tamamen iyi bir müteahhit bina sağlamsa yaşıyor ama rant uğruna o binalar sağlıklı değilse yaşamıyor. Ya da enkaz altında kalıp AFAD ekiplerinin ya da kurtarma ekiplerinin gelmediği sebebiyle en az bu ölümlerin yarısı bu şekilde yaşandı. Ben Adıyaman’daydım. Üç gün ve bunları birebir gördüm. Tanıklık ettim. Ama bu iktidar hala utanmadan, yüzü kızarmadan bir öz eleştiri vermeden özür dilemeden gereğini yapmamakta ısrar ediyor.

Bu ülkenin Çevre ve Şehircilik Bakanı dün bir demeç vermiş. İstanbul’da ne kadar ciddi bir tehlike olduğunu Murat Kurum açıkladı. Sanki bir muhalefet sözcüsü. Sanki bakan değil. Sanki bu sorumluluk ve yetki kendisinde değilmiş gibi büyük bir pişkinlikle bir de riskleri anlatıyor. Ama önlemleri tartışıyor. Çünkü İstanbul’da kentsel dönüşüm alanlarının önemli bir durumu kesinlikle depreme dayanıklı mı değil mi tespitinden ziyade neresi daha değerli, daha fazla rant nereden elde edilebilir diye kentsel dönüşüm alanlarını tespit ediyorlar. Ve İstanbullular şunu bilsin ki kentsel dönüşüm yapılmayan alanlar depremden en çok etkilenecek alanlar ve dönüşüm için tespit edilen yerler ise etkilenmeyeceklerden. Bu örneği şu sebeple verdim. Bu bir sosyal devlet değil, halkın yaşamını öncelemeyen bir devlet ve kesinlikle gerekli sorumluluğunu yerine getirmedi. Bu yönüyle sivil toplumun, demokrasi güçlerinin mücadelesi, değerlendirmeleri, toplamda dayanışması her şeyin üstünde.”

“DAYANIŞMA ŞART”

Son olarak konuşan İHD MYK Üyesi Hakkı Demir de, “Hem raporda çok net gerçekler ve yapılması gerekenler ortaya kondu. İki yıl sonra insanların acısının hale taze olduğunu gördük. Çok bir şey yapılmadığını gördük. Bunların aşmanın yolu dayanışma geçiyor. Bu dayanışmayı Türkiye’nin bütün sathına yaymak esastır” diye konuştu.

PİRHA/HATAY

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak