Alevi Haber Ajansi

‘Aralık ayı katliamlarla dolu, her günümüz anmalarla geçiyor’-VİDEO

PİRHA – Maraş, Roboski ve 19 Aralık Cezaevi katliamlarında yaşamlarını yitirilenler, PSAKD Ataşehir Şubesi Cemevi’nde yapılan panel ile anıldı. Panelde, aralık ayının katliam ve kırımlarla dolu olduğu ifade edilerek her günün anmalarla geçtiği belirtildi.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği(PSAKD) Ataşehir Şubesi Cemevi’nde, Maraş, Roboski ve 19 Aralık Cezaevi katliamlarında yitirilenleri anmak için panel yapıldı.

Saygı duruşuyla başlayan panele, Hukukçu Orhan Gazi Ertekin ve Tarihçi-Yazar Erdoğan Aydın konuşmacı olarak katıldı.

“ARALIK AYI KATLİAMLARLA DOLU”

Hukukçu Orhan Gazi Ertekin, Maraş Katliamı’nın üzerinden yarım asır geçtiğini belirterek “Maraş Katliamı mağdurları 30 yıl sonra konuşmaya başladılar. Bu toplum ve bu devlet bir mağdurun yüreğinden çıkan söze hazır değil. Bir katliam 40-50 yıldan sonra konuşuluyorsa bu, adaleti torununuza çocuğunuza miras bırakmak demek. Genellikle mağdurlar bir araya gelip birbirlerinin bildiği şeyleri birbirlerine anlatıyorlar. Ve içe kapanmış dışa açılmayan bütün dünyayı buna anlatmak yerine içe kapalı bir durum yaşanıyor. Daha cemaat tarzı değil de cemiyet tarzı bir anmanın yolunu düşünmemiz gerekiyor” dedi.

Aralık ayının katliamlarla dolu olduğunu ve toplu anma yapıldığını da dile getiren Ertekin, “Bu şu demek biz katliamları normalleştirdik demektir” diye konuştu.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE DAHA ÖNCE YAŞANMAMIŞ BİR KIRIM”

Maraş Katliamı’nın gerçek tarihinin 21 Aralık 1978 Perşembe günü biri Alevi diğeri Sünni öğretmenin katledilmesiyle başladığının da altını çizen Ertekin, devamında şöyle konuştu:

“Bu düşünülmüş. Ertesi gün cuma. Cenazeler cuma günü kaldırılacak. Saldırı yapacak olanlar bunu biliyor. Cuma günü de o cenazelere saldırılar yapılıyor. 4 gün süren 21’inden 25’ine kadar bir katliam yapıyorlar. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde daha önce yaşanmayan bir pogrom. Belki de 6-7 Eylül’deki pogroma benzer. 30-40 bin kişinin 15 bin kişiyi katlettiği bir kırım.

SOYKIRIM VURGUSU

Sadistçe işlenen cinayetler, 13-14 yaşında bir çocuğun kollarının bacaklarının kesilip kazanda kaynatılması gibi cinayetler işlenmiş. 80 yaşında bir kadına bile eziyet edilmiş. Türkiye’nin en sadist cinayetleri tarihinde bile denk gelmeyeceğiniz her tür şiddeti bir araya getiren bir katliam yapmışlar ve askerlerle koruma şeklinde. Dışarıdan yardım getirmek isteyenleri bile engellemişler. O mahallelerdeki direniş olmasa en az 15 bin kişinin öldürüldüğünden bahsediyor olacaktık. Yani tam bir soykırım. 15 bin kişinin 4 gün boyunca her an ölebileceği kaygısıyla yaşamasıdır Maraş Katliamı.”

“KATLİAMLAR, CUMHURİYETİN KURULUŞ İLKELERİYLE DOĞRUDAN İLGİLİ”

Araştırmacı – Yazar Erdoğan Aydın, katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i anarak konuşmasına başladı. Aydın, katliamların esas olarak Türkiye’deki rejimi Türkiye’deki siyaseti asla sorgulamaya yanaşmayanların yönetmeye devam ettiği Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ile de doğrudan ilgili olduğunu belirterek şunları konuştu:

“Bu rejim farklı olanları zindan etmeye çalışan bir devlet aklını temsil ediyor. Bu rejim, başta Aleviler olmak üzere eşit yurttaşlık hakkını kurumsallaştıran bir aklı temsil ediyor. İnsanların hayatını zindana çevirmeye çalışan bir devlet aklı. Cumhuriyet, Alevilerin en azından bir kesiminin zannının aksine aslında Alevilerin de ötekileştirildiği bir kurumsallaşmaya geçti. Cumhuriyet artık herkesin Türk olduğu diyanete bağlı olduğu ve olmayanların da mum söndürdü diye lanse edildiği bir yere gitmeye başladı.

“KIRIMLARLA, KATLİAMLARLA KARŞI KARŞIYA BİR TARİHTEN GELİYORUZ”

Kırımlarla, katliamlarla karşı karşıya olduğumuz bir tarihten geliyoruz. Rejimin kurulması sadece kendi demokratikleşebilme, insanların yurttaşlaşabilmeleriyle kısıtlı kalmayıp yasaklarla devam eden bir tarihle karşı karşıyayız. 1977 itibariyle başlayan bu süreç, üniversite katliamları, Sivas, Maraş, Çorum, Diyarbakır ve Urfa ile devam etti. 12 Eylül, bütün bu faşizmin yetmediği noktada da devletin açık suç işlediği bir süreçte karşımıza çıktı. Askeri darbenin sonrasında da başka bir noktaya ulaşmış durumdayız. Toplumun ideolojik olarak başka formatlara evrildiği, dinin kurumsallaştırıldığı, akabinde sivil demokratik tepkisini gösteren bir toplumla da karşı karşıyayız. Haklarını dayatabilen bir toplum aksının geriye düştüğü bir realite ile karşı karşıyayız. Bu süreci durdurabilecek bir şey gelişmedi.

“KOŞULLARIN DEĞİŞTİĞİNİ UNUTMAMALIYIZ”

Biz Maraş, Roboski ve Cezaevi katliamlarını anarken koşulların değiştiğini unutmamalıyız. Söz konusu katliamları yaşarken aynı zamanda dönüp kendimizle de muhasebe yapmak zorundayız. Bir sonraki Maraş, Roboski, 19 Aralık anmasında pusulamızı değiştirmeliyiz. Sadece günü kurtarma değil Alevilerin, Kürtlerin eşit yurttaşlığı başta olmak üzere miras bırakmamış olacağız.”

Aydın, son olarak Maraş Katliamını yapanları utandıramadık ama Maraş, Sivas katliamlarını yapanların çocuklarını, onları aklayan hukukçuları utandırmak elimizde” dedi.

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.