PİRHA -Yazarlar Mehmet Güzel, Miran Pırgiç ve Mustafa Bakır, Esenyurt ile başlayıp Dersim ve Ovacık’a kadar uzanan kayyımlara tepki göstererek, kayyımların, demokrasiye ve halkın iradesine vurulmuş bir darbe olduğunu söylediler. Yazarlar, kayyım rejimine son verilmesi için mücadele edilmesi gerektiğini vurguladılar.
İstanbul Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti, Hakkâri, Dersim, Ovacık ve Bahçesaray belediyelerine AKP hükümeti tarafından kayyım atanmasına tepkiler sürüyor.
Yazarlar Mehmet Güzel, Miran Pırgiç ve Mustafa Bakır, Esenyurt ile başlayıp Dersim ve Ovacık’a kadar uzanan kayyımları PİRHA’ya değerlendirdiler.
“İKTİDARIN BASKISI GİTTİKÇE DERİNLEŞİYOR”
Yazar Mehmet Güzel, mevcut hükümetin, farklı inanç gruplarından, farklı etnik kimliklerden insanların seçmiş olduğu belediye başkanlarının temsilcilerini görmek istemediğini belirterek, iktidarın yıllardır değişik toplum kesimlerine dönük baskısını gittikçe derinleştirdiğini ve kendisini ayakta tutmak için de devletin bütün imkanlarını kullandığını ifade etti.
“KAYYIM, HALKLARIN ORTAK MÜCADELESİYLE AŞILABİLİR”
Kürtlerin uzun süredir vermiş olduğu mücadeleye de değinen Güzel, “Kayyım meselesi, bu coğrafyada yaşayan bütün halkların ortak mücadelesiyle ancak aşılabilir” dedi.
21. Yüzyıl dünyasında tekçi devletlerin kurulduğunu ve bu tekçi devletlerin diğer halkları reddeden, çeşitli inançları, kimlikleri reddeden bir sistem yürüttüklerini de sözlerine ekleyen Güzel, “Kayyım rejimine nasıl son verilebileceği üzerine kafa yormak lazım. Türkiye’deki emekçiler, Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Lazlar, Çerkezleri de içine katacak, bu toplum kesimlerinin hakkını hukukunu esas alacak yeni bir sözleşmenin yapılması gerekir. Yoksa bu kaostan bizim kurtulmamız mümkün değil. Biz mücadelemizi verdiğimiz takdirde Türkiye’de değişim ve dönüşüm sağlanabilir” diye konuştu.
“DERSİM’E SİYASİ AMAÇLA KAYYIM ATANDI”
Yazar Miran Pırgiç de kayyımın demokrasiye vurulmuş bir darbe olduğunu dile getirerek, “Dersim’e yönelmeleri çok ilginç geldi bana. Çünkü daha önce Dersim’e dokunmuyorlardı” dedi. Pırgiç, kayyım projesinin, Cumhuriyetin kuruluşuyla beraber hayata geçirildiğini de söyleyerek şunları belirtti:
“Türkiye Türklerindir demeye çalışıyorlar. Daha önce HADEP, HDK şimdiki ismiyle de DEM Parti gibi partilerde görev alanların şu an belediye başkanı olmasına bile tahammül edemiyorlar. Hangi parti olursa olsun MHP’den bile belediye başkanı olsa daha önce Kürtlerin bulunduğu bir partide görev almaları kayyıma sebep olmaktadır. Bunu böyle düşünmek gerekiyor. Dersim’e atanan kayyım belli ki siyasi amaçla yapıldı ama Esenyurt’a hem siyasi hem ekonomik amaçla kayyım atandı. Biraz da burada söylenmek istenen ‘sen sandıkta kazansan da ben istediğimi alırım’ düşüncesidir. Bunu kabullenmemek için de siyasi partilerin daha fazla tepki gösterip mücadele etmesi gerekiyor. Tepki gösterilmezse aksi takdirde diğer yerlere de kayyım atar. Burada kayyımlarla asıl yapılmak istenen Kürtlerin iç dinamiklerini kırmaya çalışmaktır.”
“DERSİM’DE YAPILMAK İSTENEN HALKIN CEZALANDIRILMASIDIR”
Yazar Mustafa Bakır ise Türkiye’deki halkın iradesinin hiçbir anlamının olmadığını kaydederek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Halkın iradesine başvuruyorsunuz, sen ne diyorsan ben onu yapacağım, diyorsunuz. Halk kendi yerel başkanını seçiyor. Sizi seçmediği için siz bir süre sonra onun görevine son veriyorsunuz, tutuklatıyorsunuz, o halkın iradesini hiçe sayıyorsunuz. O zaman bunun adı demokrasi olmaz. Asıl Dersim’de yapılmak istenen halkın iradesinin hiçe sayılması, halkın cezalandırılmasıdır. Daha doğrusu Kürt belediye başkanlarının cezalandırılmasıdır. 7 tane kayyım atandı. İçlerinde bir tane bile Kürt olmayan yok. Dersim bir ilin, bir bölgenin adı değil sadece. Tarih boyunca zulme baş eğmeyen, zulmü kabul etmeyen dünyaya mal olmuş bir bölgenin adıdır Dersim. Bu düşmanlık Selçuklulardan beri devam etmektedir. Nedir bu insanların suçu? Özgürce yaşamak istedikleri, laik olmak istedikleri, Kürt ve Alevi oldukları, zulmü ve zalimi kabul etmedikleri için suç sayıldı.”
Devrim FINDIK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.