PİRHA-Almanya’nın Dortmund kentinde Rıza Şehri Akademisi tarafından organize edilen Alevi Ansiklopedisi Sempozyumu başladı.
Sempozyumun açılışında Pir Rıza Yağmur gulbank okuyarak çerağı uyandırdı.Ardından DAKME Eşbaşkanı Nuray Bulut açılış konuşması yaptı.
Bulut, “Bugüne kadar bize ve inancımıza gömlek biçen devletli sistemden bağımsız olmak üzere her sürekten Aleviler olarak tarihe not düşmek istiyoruz. Hangi sürekten olursak olalım tüm Alevi topluluklarının ortak emekleri ve katkılarıyla Alevi Ansiklopedisini canlarımıza ve insanlığa kazandırmak istiyoruz. Basta Raa/Reya Haq Alevi süreği olmak üzere bütün Alevi sürekleri kendi geçmişlerini herkesten çok daha biliyor ve geleceklerini başkalarının şekillendirmesine asla müsade etmeyeceklerdir“ ifadelerine yer verdi.
Ardından Alevi Ansiklopedisi çalışma ekibi söz aldı.
Dr. Çetin Gürer , Mart ayından bu yana bilimsel yöntemlerle çalışmaya başladıklarını söyledi.Dijital platformda çalıştıklarını ifade eden Gürer, ansiklopedinin hazırlanmasına yönelik teknik bilgiler verdi. Akademisyen Dilşa Deniz ise online olarak sempozyuma katılım gösterdi.
Deniz, üniversitelerde akademik çalışmanın zorluklarında dikkat çekerek, „Akademik kolonyal güç ilişkileri bilgiye engelde kullanılan en büyük yöntemdir. Bu anlamda üniversitelere YÖK büyük bir engeldir. Dolayısıyla Alevilik araştırmaları bu kapsamda zorlaştırılmaktadır, bu resmi ideoloji alevi araştırmalarını engellemektedir.Alevilik ansiklopedisi bu çerçevede yakıcı ihtiyaçlarından biridir. Alevilikte turab olma geleneğini de hatırlatarak, Alevi kurumların bu projeyi ortaklaştırması önemlidir. Aleviler kendilerini ayrıştıranlara karşı kollektif bir projede buluşmak önemlidir“ dedi.
Konuşmaların ardından oturumlara geçildi.
İlk oturumda ‚’Bilginin politikası bağlamında Alevilik bilgisinin aktarımı sorunu ve alternatif deneyimler’ konuşuldu.
Bu oturumda Dr. Ahmet Kerim Gültekin’in modaretörlüğünde , Gazeteci Çilem Küçükkeleş, Prof. Dr. Cengiz Güleç, Prof. Dr. Şükrü Aslan konuşmacı olarak yer aldı.
Prof. Dr. Şükrü Aslan, “Aleviliğin akademiye uygun bir inan olduğunu düşünüyorum. Akademisyenler de bir şeyi yargılamaktan çok anlamaya çalışırlar, tıpkı Alevilik gibi” sözleri ile konuşmasına başladı.
Akademi deneyimini paylaşan Aslan, “Türkiye’de üniversitelerinin bazılarında Alevilik işleniyor. Sistemin uygun gördüğü Alevilik ile uyumludurlar. Munzur Üniversitesi bunlardan biri.
Türkiye’de önemli oranda Alevi Araştırmacı var. Örneğin GADEV bünyesinde çalışan çok sayıda akademisyen var. Dolayısıyla bir Alevi Akademisi inşa etmek ortaklaştırmak oldukça önemli. Biz ‘Üniversitelerde Akademik çalışmaları yapamıyoruz, Alevi Kurumlarında yapalım’ dedik. Bu arayışlar içerisinde Garip Dede Dergahı’nda bu gündeme geldi. Pir Celal Fırat’ın başında olduğu ortamda inanılmaz genç bir grup vardı. Bu çalışmalarda önemli bir motivasyon oldu. Benim tavsiyem akademik birikimin bir şekilde buluştuğu daha büyük bir kurum kurmak gerektiğini düşünüyorum. Alevilerin toplumsal ve siyasal alanda var olmalarını mümkün kılacak imkanı kıldığı için bu akademilere ihtiyaç var. Bir Alevi Enstitüsü kurmak mümkün olduğunda, akademilerin buluştuğu büyük kurum hemen oraya kanalize olsun istiyorum. Bu deneyimleri, kurumsallaşmaları birleştirelim” diye konuştu.
Alevi Enstitüsü eski Başkanı Prof. Dr. Cengiz Güleç ise yine çalışma deneyimlerine değindi, “ 95’li yılları düşünürseniz , o dönemde Alevilerin güvenlik kaygılarından dolayı ihtiyaçlar çok daha farklıydı. 97-98 yılında Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu bünyesinde kurulan çalışma da çok ilerlemedi. 2000’li yıllarda ABF bünyesinde Ankara’da Alevi Enstitüsü kuruldu, iyi bir bilim kurulumuz oldu. Daha çok arşiv işlevlerimiz vardı. 2010 gibi bu Enstitü sönümlendi” dedi.
Güleç Kürt hareketi ile yakınlaşması ve Dersim coğrafyasında yaşanan inancı gördüğünde bakış açısının genişlediğine dikkat çekti.
“Baskı, katliam, gözyaşı gibi negatif kimlik yerine pozitif kimlik değerlerinin de temellendirilmesi gerektiğini inanıyorum. Bu yönde çalışmalara yöneldim” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Çilem Küçükkeleş de Alevi inancında kadın eşitlikçi bakışı anlattı.
“Alevilik tek başına yaşanacak bir inanç olmadığı için böylesi bir buluşma önemli. Uzun süredir Alevi topluluklarının oldukları yerlere gittim ve gözlemlerim oldu. Aleviliğin sunduğu en büyük perspektif birliğe çağırmaktır. İnsanlar önce doğaya daha sonra birbirine hakim oldukları için birlik sorunu yaşamışlardır. Akademi çalışması çok önemlidir.Biz Aleviler 30 yıldır akademide varız. Daha öncesi yok, tamamen çarpıtılmış bir bilgi. Bu 30 yıl kıymetli bir süreç. Bu çalışmalar içeride kadın eşitlikçi bir yöntem işlenmedi maalesef. Örneğin GADEV’de bir sunumda bu konu dile getirildiğinde, ortamın nasıl kaosa döndüğünü gördüm” diye belirtti.
Küçükkeleş, “Asimilasyonu bütünlüklü anlama açısında akademilerin önemli bir yeri var. Parçalı parçalı anlatmak yerine bir bütün olarak anlatmak gerek. Pirler anlattı ama o bilgiyi nasıl yaşayacağımız analarımız öğretti” dedi.
PİRHA-Dortmund/ALMANYA
Yoruma kapalı.