Alevi Haber Ajansi

‘Alevi Bektaşi toplumunun devlete ihtiyacı yok, oyunlara alet olmayalım’ – VİDEO

PİRHA – Yazar Ayhan Aydın, Arnavutluk’ta kurulacağı duyurulan Bektaşi Devleti’ni değerlendirdi. Aydın, Alevi Bektaşi toplumunun bir devlete ihtiyacı olmadığını belirterek, “Arnavutluk’taki Bektaşilik ve Bektaşi merkezi sadece Arnavutlukla ilgilidir. Dünya Bektaşi Merkezi olarak kendilerini isimlendirmeleri bile olaya ne kadar yanlı ve hedef gözeterek baktıklarını da bize göstermektedir. Biz devletleri, ayrılıkları, cinsiyet ayrımcılığını, zengin-fakir ayrımını ortadan kaldırmak istiyoruz. Lütfen uyanalım” dedi.

1826 sürecindeki Osmanlı’nın Alevi Bektaşiler üzerinde uyguladığı yıkım politikaları, Dedebabalık makamının Arnavutluk’a taşınmasına neden oldu. 1925 Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile de Dedebabalık makamı Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı.

Geçen hafta Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, başkent Tiran’da Bektaşi tarikatı için Vatikan benzeri, egemen bir mikro devlet kurmayı planladıklarını söyledi. Mini devletin ülkenin sayıca en büyük dördüncü dini topluluğu Bektaşilerin siyasi merkezi olması planlanıyor.

Edi Rama, mikro devlet planından, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında “Amacımız, Tiran’daki Bektaşi Dünya Merkezini egemen bir devlete, yeni bir ılımlılık, hoşgörü ve barış içinde birlikte yaşama merkezine dönüştürmek” dedi.

Arnavutluk’ta geçen yıl yapılan nüfus sayımına göre Bektaşi toplumunun, nüfusun yüzde 10’unu oluşturduğu tahmin ediliyor.

Yazar Ayhan Aydın, Arnavutluk’ta kurulacağı duyurulan Bektaşi Devleti’ni PİRHA’ya değerlendirdi.

“ARNAVUTLUK’TAKİ BEKTAŞİLİK SADECE ARNAVUTLUKLA İLGİLİDİR”

Arnavutluk’taki Bektaşiliğin tüm Bektaşileri temsil etmediğini dile getiren Ayhan Aydın, “Aleviliğin merkezi Anadolu olduğu gibi Bektaşiliğin de merkezi Anadolu’dadır. Dünyanın farklı coğrafyalarındaki Bektaşilik de Hacıbektaş Dergahı’ndaki Babagan Bektaşi koluna da dahil olmak üzere Dedebabalık sistemine bağlıdır. Dolayısıyla bugün 1925 yılında Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile Türkiye’de Tekkelerin kapatılmasından dolayı herkes kendisine göre bir yorum yürütmüş, Bektaşiliğin birden çok merkezi varmış gibi bir algı yaratılmıştır. Bu gerçek değildir. Hala bugün Türkiye’de birçok babamız Dedebaba’ya bağlı olmak üzere meydanlarını açmaktadır. Binlerce Bektaşi aynı Yolda aynı erkanda hizmetlerini yerine getirmektedir. Dolayısıyla Arnavutluk’taki Bektaşilik ve Bektaşi merkezi sadece Arnavutlukla ilgilidir” dedi.

“İYİ NİYET GÖREMİYORUM; ALEVİLİĞİN, BEKTAŞİLİĞİN EVRENSEL DEĞERLERİNE AYKIRIDIR”

“Dünya Bektaşi Merkezi olarak kendilerini isimlendirmeleri bile olaya ne kadar yanlı ve hedef gözeterek baktıklarını da bize göstermektedir” diyen Ayhan Aydın şöyle devam etti:

“Çünkü Tiran’daki Bektaşiler birliği sadece Arnavut Bektaşilerini kapsar. Fakat bu merkez Arnavut devletinin desteği ile örneğin Makedonya’daki, Kosova’daki tekkeleri de kendisine bağlamak için büyük bir mücadele vermiştir. Fakat bugün Kuzey Makedonya olarak isimlendirdiğimiz tekkelerin önemli bir kısmı Arnavutluk’a bağlanmayı reddetmektedir. Kesinlikle kabul etmemektedir. Arnavutluk’un içindeki bazı Bektaşi tekkeleri de Tiran merkezindeki Dünya Bektaşi Merkezi’ne bağlı değildir. Burada iyi niyet göremiyorum. Dolayısıyla Bektaşiliğin, Aleviliğin evrensel değerlerine de aykırıdır. Hacı Bektaş Veli, Bektaşilerin de Alevilerin de Serçeşme olarak kabul ettikleri büyük bir Pir’dir. Dolayısıyla Türkiye, Bektaşiliğin ana merkezidir. Bugün tekkeler kapatılmış olsa bile Bektaşiler, meydanlarını kendi evlerinde veya daha büyük merkezlerde açmaktadırlar. Hacı Bektaş Dergahı’na giderek kendi özel ibadetlerini yerine getirmektedirler.”

“BEKTAŞİLİK; ALEVİLİĞİN ÖZÜNDE VARDIR, ALEVİLİKTEN DOĞAN BİR SİSTEMDİR”

Alevi Bektaşi toplumunda bir devlet kurma düşüncesinin olmadığını da söyleyen Aydın, “Yaşadığı toplumu, ülkeyi kendi inançları çerçevesinde değiştirme gibi bir düşünceleri de yoktur. Aleviler Bektaşiler sadece yüzyıllar boyunca hayatlarında ilke edinmiş oldukları değerler çerçevesinde yaşamak istemişlerdir. Dede talip ilişkileriyle, ocaklarla, tekkelerle, dergahlarla yollarını, inançlarını, kültürlerini yaşamak istemişlerdir. Hangi ülkede olurlarsa olsunlar o ülkenin daha insancıl bir yönetime kavuşması için ancak kendi özlerinden gelen enerjiyi oraya katmışlardır. Ama bu da onların felaketi olmuştur. Hümanizm, barış, kardeşlik, sevgi Bektaşiliğin özünde vardır. Zaten Bektaşilik, Aleviliğin özünde vardır. Bektaşilik, Alevilik inancından doğan bir sistemdir” dedi.

“ALEVİ BEKTAŞİ TOPLUMUNUN BİR DEVLETE İHTİYACI YOK”

Alevi Bektaşi toplumunun bir devlete ihtiyacı olmadığını da belirten Aydın şunları kaydetti:

“Alevi Bektaşi toplumu zaten Rıza Şehri’ni kendi cemlerinde yaratıyorlar. Dışarıdan gelen dayatmalar sadece Alevi Bektaşi toplumunu yozlaştırmak ve yok etmek için kurgulanmış sistemlerdir. Arnavutluk’taki yapıyı da ben bu çerçevede değerlendiriyorum. Arnavutluk’ta Bektaşiler, hiçbir ülkede olmadığı kadar rahat ve özgür bir şekilde ibadetlerini yerine getiriyorlar. Dolayısıyla bu kadar özgürlüğün olduğu bir yerde tekrar bir devlet kurma düşüncesinin bir oyundan başka bir şey olmadığını herkesin görmesi gerekir. Biz devletleri, ayrılıkları, cinsiyet ayrımcılığını, zengin-fakir ayrımını ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu sefer milliyetçilikle toplumları ayrıştırma yoluna gidiliyor.

“OYUNLARA ALET OLMAYALIM”

Yani Alevi Bektaşi toplumunun devlete ihtiyacı yok. Kendi kimliğiyle özgün, özgür bir şekilde kendi varlığıyla var olma sürecine ihtiyacı var. Devletler bizi sevdikleri için bizimle ilgilenmiyorlar. Bizi kullanmak için bize yaklaşıyorlar. Lütfen uyanalım. Türkiye’dekiler, Yunanistan’dakiler, Bulgaristan’dakiler, Makedonya’dakiler, Kosova’dakiler, Arnavutluk’takiler ve her yerdeki Alevi Bektaşi toplumu, devletlerin bize zararı olmuştur. Bizim kanımızı akıtmışlardır. Bize yararları olmamıştır. Biz kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek zorundayız. Oyunlara alet olmayalım.”

Devrim FINDIK/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.