PİRHA – Cumartesi Anneleri eylemlerinin 1008. Haftasında gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda biraraya geldi.Gülünay ailesi adına söz alan Naciye Eyi, “Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile mecliste görüşüldü. ‘Kayıplar benim cebimde mi ki çıkartıp size vereyim’ dedi. Bu dalga geçmektir. Hükümetler, başbakanlar, bakanlar gelip geçiyor ama zihniyet aynı” diye konuştu. Ayrıca bu hafta karanfiller, 20 Temmuz 2015’te IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu Suruç’ta katledilen 33 kişi anısına Galatasaray Meydanı’na bırakıldı.
Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda bir araya geliyor.
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1008. Haftasında gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Basın metnini gözaltında kaybedilen Ferhat Tepe’nin ablası Ayşe Tepe okudu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“İŞYERİNE GİTMEK ÜZERE ÇIKTI VE BİR DAHA GERİ DÖNEMEDİ”
“23 Mayıs 1992 tarihinde Artvin’de gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca’nın üzerinden İstanbul’da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay’ın kimliği çıktı. Bu nedenle 32 yaşındaki 4 çocuk babası Hasan Gülünay, polis tarafından aranmaya başlandı. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden işyerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönemedi. Hasan’ın işyerini telefonunu arayan bir kişi, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradığını ve Hasan Gülünay’ın gözaltında olduğunu bildirdi. Ancak, savcılık ve İstanbul Emniyeti’ne başvuran ailesine, Hasan’ın gözaltında olmadığı ve arandığı söylendi. Bu durum üzerine aile, memleketlileri olan ve o dönem İstanbul Emniyetin’de üst düzey yetkili olan Hüseyin Kocadağ’la görüştü.Kocadağ, aileye “Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar” dedi. Aile bu bilgiyi kamuoyuna duyurdu.
“YARGI MAKAMLARI ‘KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI’ KARARI VERDİ”
Hasan’la aynı tarihlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sorguda olan bir tanık ( E.Ç.), ağır işkence görmüş bir kişinin yanlışlıkla kendi bulunduğu hücreye atıldığını ve bu kişinin “Ben Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar!” dediğini, yanlışlık fark edilince de apar topar hücreden götürüldüğünü açıkladı. Bu iki açıklamanın ardından hem ailenin hem de tanıklık yapan kişinin evleri polis tarafından basıldı ve konuşmamaları için tehdit edildiler. Ayrıca, 19 Temmuz 1992 tarihinde gözaltına alınan H.B, Gayrettepe’de günlerce işkence gördüğünü ve işkencecilerin kendisine “Hasan Gülünay’ı öldürdük, sıra sende” dediğini açıkladı. Aile; Başbakan, İçişleri Bakanı ve TBMM başta olmak üzere resmi mercilere başvurdu. Yargı makamları, olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili bir soruşturma yürütmeden zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. Karara yapılan itiraz reddedildi. Bunun üzerine aile, 2013 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı.
“İNSAN HAKLARI NORMLARINA AYKIRIDIR”
Anayasa Mahkemesi, 21 Nisan 2016 tarihinde sadece “yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine” hükmetti. Ancak zamanaşımı sona erdiği için soruşturmanın yeniden açılmasına gerek olmadığına karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin zamanaşımını mutlak bir engel olarak kabul eden bu yorumu, insan hakları normlarına aykırıdır. AİHM’nin konuyla ilgili yerleşik içtihadıyla uyumlu değildir. Bu karar, bireysel başvurunun gözaltında kaybetmelerde etkili bir başvuru yol olmadığına dair iddiamızı güçlendirmektedir.
“ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
1008. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: Zorla kaybetme suçu, doğası gereği devam eden bir suçtur. Bu suç, zorla kaybedilen kişinin bedeni bulunmadıkça ve akıbeti açığa çıkarılmadıkça işlenmeye devam eder. Dolayısıyla devletin Hasan Gülünay dosyasında gerçeği açığa çıkarma ve failleri cezalandırma yükümlülüğü devam etmektedir. Bu yüzden siyasi ve adli makamları bir kez daha Gülünay dosyasında uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeye ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için etkili bir giderim yolu sunmaya çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Gülünay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Basın açıklaması sonrası Gülünay ailesi adına Zeki Eyi ve Naciye Eyi söz aldılar.
“BİZİM ÇOCUKLARIMIZ DÜRÜST NAMUSLU İNSANLARDI”
Gülünay Ailesi adına konuşan Zeki Eyi, “Aradan 32 sene geçti. Hala tanıkların beyanları var ve yeni yeni tanıklar ortaya çıkmaktadır. Bizim çocuklarımız sendikacıydı, öğretmendi, hemşireydi. Dürüst namuslu insanlardı. Faşizm, işine gelmeyen herkesi yargılamadan istediği insanları kaybetti. Bu bir faşizmdir. Gözaltında kayıplar bulunsun, hesapları sorulsun”dedi.
“HÜKÜMETLER, BAŞBAKANLAR, BAKANLAR GELİP GEÇİYOR ZİHNİYET AYNI”
Gülünay ailesi adına söz alan Naciye Eyi ise “o günden bugüne ses soluk yok. Aylarca yıllarca aramamıza rağmen bize hiçbir bilgi verilmedi. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile mecliste görüşüldü. ‘Kayıplar benim cebimde mi ki çıkartıp size vereyim’ dedi. Bu dalga geçmektir. Hükümetler, başbakanlar, bakanlar gelip geçiyor ama zihniyet aynı. ‘Bizden olmayan develete karşı gelenin sonu budur’diyorlar. Faillerin bulunmasını ve kesinlikle hesap sorulmasını istiyoruz” diye konuştu.
1008. Haftada karanfiller, 20 Temmuz 2015’te İŞİD’in bombalı saldırısı sonucu Suruç’ta katledilen 33 kişi anısına Galatasaray Meydanı’na bırakıldı.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.