PİRHA – Kiel Alevi Toplumu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Aslan, Kurban Bayramı geleneğinin Alevi inancında yer almadığı belirtti. Aslan, konuya dair açıklama yaparak “Bizler cana kıymanın bayramını veya erkânını yapmayız. Fakir fukaraya, yetim, dul, sakat, çocuk, öğrenci ve yaşlı ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermeyi en büyük kurban olarak biliriz” dedi.
Almanya’nın Kiel şehride faaliyet yürüten Kiel Alevi Toplumu, Kurban Bayramı’na ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Kiel Alevi Toplumu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Aslan imzasıyla paylaşılan yazıda “Cana kıymak ve bayramlaştırmak Aleviliğin erkanına uygun değildir” ifadelerine yer verildi.
“İNANCIMIZIN TEMEL FELSEFESİNE AYKIRIDIR”
Cana kıyanların Alevi inancında yer alamayacağını vurgulayan Erdoğan Aslan, şu açıklamayı paylaştı:
“Müslümanların “Kurban Bayramı” yaklaşırken, ortalık kana revana bulanmadan, bazı bilinmesi önem taşıyan bilgileri özüyle hatırlatmak ve tartışmaya tekrar ve tekrar Alevi Kızılbaşlar açısından açmakta yarar var.
Ne yazık ki görüyoruz ve yaşıyoruz, daha kendi inancından emin olamayanlar, Alevi Kızılbaş inancını kendine özgü bir inanç olarak sindiremeyenler, devletin asimile edemediği biz Alevi Kızılbaşları AABF İnanç Kurulu dedeleri ve anaları üzerinden hizaya çekme gayretindeler.
Bu sorumsuzluğu eyaletlerde güncel hak anlaşmaları yapan bizlerin, Alevilerin bayramlarını şöyle sıralarken, zor durumda bırakanlar bir kez daha kolektif gayretten yana olmalılar.
21 Mart Newroz ( Nevruz Sultan)
5/6 Mayıs Hıdırellez
Hicri takvim (şimdilik): Aşure
Bu günler Alevi Kızılbaşlar için tatil günüdür.
Alevilik inancında ne Kurban Bayramı vardır, ne de Aleviliğe adapte ettiğiniz Kurban Erkânı. Ama kurban geleneği vardır, işte o kurban da ‘Lokma’dır. Lokma da yârin yanağından gayrı, acı tatlı her şeyi, Kırklar Ceminde olduğu gibi, Salman’i Farsi tarafından lokma olarak getirilen üzüm tanesi gibi, onu kırka paylamaktır. İşte buna da ‘Kansız Kurban’ deriz. Amaç, canları bir araya getirmek, hakça paylaşmak, açları doyurmak, cana (Hakk’a) olan sevgiyi yüceltmektir. Bizler cana kıymanın bayramını veya erkânını yapmayız, inancımızın temel felsefesine aykırıdır.
Kendine özgü bir inanç olan Aleviliğe, Kurban Bayramı veya uydurulmuş Kurban Erkânı sığmaz. Lokma (kurban) illa et olacak, herkes her yıl bir hayvan kesecek diye bir kural yoktur. Örneğin kurban bir elma da olabilir.
‘Dosttan bir elma geldi
Elma ne güzel elma
İçi turunç dışı turunç
Ne güzel elma’
İbrani dinlerin bayramı olan Kurban, yani kan akıtarak bayramlaştırmak, Aleviliğin erkanına uymaz ve bu bayramı Alevi inancı ile bağdaştırmak isteyenler ve ‘Kurban’ diyerek bayramlaştırarak cana kıyanlar veya kan akıtanlar, inancımızda, cem meydanında düşkündürler. İnancımızda yolun bütün kapıları cana kıyana kapalıdır.
Biz varlığa, gerçeğin birliğine, kamil-i insana/pire gönül vermiş ve onlarla ikrar bağlamışız. Bu anlamda herhangi bir Allaha yaklaşmak gibi bir derdimiz, tasamız yoktur.
“FAKİRE YARDIM, ÇOCUK, YAŞLI İHTİYACINI GİDERMEK EN BÜYÜK KURBANDIR”
Fakir fukaraya, yetim, dul, sakat, çocuk, öğrenci ve yaşlı ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermeyi en büyük kurban olarak biliriz. Şahı Şehidi İmam Hüseyin, Hüseyin bin Hallac-ı Mansur, İmameddin Nesimi, Şah Kalender Çelebi, Pir Sultan Abdal, Deliormanlarda, kuyularda canlı yakılanlar, Koçgiri’de, Dersim’de, Malatya’da, Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi’de, Gezi’de ve tüm Alevi uluları bu yolda, kaç baş koç veya deve kurban kestikleri ile değil, gerektiğinde insanca yaşama uğruna, bu Yol’a kendi başını ‘kurban’ verdikleri için anılır.
Aleviler her hangi bir canı değil Hakk Yol’una, pir divanına, cem meydanına canını kurban eder, başka kurban da bilmezler. Alevilikte verilen her lokma bir kurbandır aslında.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.