PİRHA-Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma Katliamı’nın 10. yılında basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, “Soma’da yitirdiğimiz 301 madencinin geride bıraktığı acıyı ve öfkeyi yeni Somaların yaşanmaması adına geleceğe taşımakla yükümlüyüz. Soma’yı unutmayacağız, unutturmayacağız” denildi.
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, “Soma, Ermenek, Bartın, İliç kaza değil, katliam! İş cinayetlerinin hesabını soracağız” diyerek Madenci Anıt’ı önünde bir araya geldi. 13 Mayıs 2014’te yaşanan 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma Katliamı’nda hayatını kaybedenler 10. Yılında anıldı.
“BİZİM MÜCADELEMİZ 301’E OLAN BORCUMUZDUR”
Açıklamadan önce Bağımsız Maden İşçileri Sendikası adına söz alan Abdürrahim Demiryürek, “301 kardeşimizin Soma ‘da daha çok üretim, daha çok kar için inşa edilmiş siyaset, sermaye, sarı sendika ilişkiler ağı tarafından katledilişinin 10. Yılında İlk günden itibaren tüm sorumlular, bu katliamdan sorumlu olan her bir kişi mutlaka yargılanacak dedik. Bu uğurda 301 aileleri, Somalılar, avukatlar, ülkenin duyarlı insanlarının sürdürdüğü kesintisiz bir mücadele ile bugüne geldik. Katillere mahkeme salonunu dar ettik ama yargıdaki patron, siyaset vesayeti hakimlerin, savcıların değişmesini sağlayarak adeta ödül gibi cezalar vererek mezarda yatan 301 canımızın, ailelerinin acısını bir kez daha büyüttüler. Patronlar, ölen her bir madenci kardeşimiz için sadece 8 gün hapisle cezalandırıldı. Üretim zorlamasıyla, maliyet hesabıyla, küfürle, hakaretle, baskıyla yıllarca köle gibi çalıştırdıkları 301 madencinin ölümü ve 162 madencinin yaralanmasına karşılık hiçbir ceza almadılar. İşbirlikçi sarı sendika ve dönemin siyasi sorumluları yargılanmadı bile. Şimdi aynı mahkemeler katliamdan 47 gün önce ‘hiçbir eksik yoktur’ raporu veren kamu görevlilerini yargılıyor. Suçlamalar yine ödül gibi. Yatarı olmayan, yetersiz suç isnatlarıyla konu kapatılmaya çalışılıyor”dedi.
“Soma ve daha yüzlerce işçi katliamındaki cezasızlık bugün yeni katliamların önünü açmaktadır”diyen Demiryürek, “Somadan sonra Siirt Bakır Madeninde 16 işçi, Bartın Amasra’da 43 madenci, Erzincan İliçʻte 9 madenci katledildi; 5 madenci halen toprak altından çıkarılmayı bekliyor. Her gün işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri piyasaya terk edildiği için isçiler çalışırken ölüyor ya da ağır meslek hastalıklarına maruz kalıyorlar. Biz sadece Somada değil, memleketin her bir noktasında madencilerin adalet talebinin sözcüleriyiz. Memleketin her yerinde maden işçileri Soma’daki gibi sarı sendika ve patronların zulmü altında yıllardır eziliyorlar ve öldürülüyorlar. Bizim mücadelemiz 301’e olan borcumuzdur” diye ekledi.
“YENİ SOMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ADALET ARAYIŞIMIZ 10. YILDA DA SÜRÜYOR”
Açıklamayı Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri adına Songül Doğan okudu.
13 Mayıs’ta Soma Maden Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçtiğini hatırlatan Doğan, “Bu katliamda yitirdiğimiz 301 madencimizin acısı ve katliamın yarattığı öfke hala taze. Acımızı ve öfkemizi hala taze tutmamızın bir sebebi var. Soma Davası, bugün tek bir sorumlunun bile gerçek anlamda cezalandırılmadığı bir utançla noktalandı. Acımız ve öfkemiz hala taze çünkü gerçek sorumlular dışarıda gezerken Can Atalay ve Selçuk Kozaağaçlı gibi Soma Davası’nın peşini bırakmayan halkın hukukçuları yıllardır cezaevinde.
Acımız ve öfkemiz hala taze çünkü bu 10 yılda aynı acıları tekrar tekrar yaşadık. 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenciyi, 17 Kasım 2016’da Siirt Şirvan’da 16 madenciyi, 14 Ekim 2022’de Amasra’da 42 madenciyi, 23 Kasım 2022’de yine Şirvan’da 3 madenciyi ve son olarak 13 Şubat’ta Erzincan İliç’te 9 madencimizi göz göre göre gelen iş cinayetlerine kurban verdik. Hesabı sorulmayan her bir iş cinayeti, her bir maden katliamı bir yenisini beraberinde getirdi. Elbette bunlar sadece kamuoyuna yansıyanlar, yani bu düzenin gizleyemedikleri. Hemen her gün işyerlerinde, madenlerde sayısız iş kazası gerçekleşirken; isimsiz pek çok emekçi kardeşimizi bu iş cinayetlerine kurban vermekteyiz. İSİG Meclisi verilerine göre bu yılın ilk üç ayında 425 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin sebepleri açık: Denetimsizlik, kuralsızlık, güvencesizlik ve en başta bu ihmallerin sorumlusu siyasal iktidarın asli görevlerini yerine getirmemesi; daha da vahimi sermayenin çıkarlarını insan hayatının önüne koyan politikalarıdır” diye belirtti.
“MADENCİ ÇOCUKLARI HER AN BABALARININ ÖLÜM HABERİNİ ALMA KORKUSUYLA YAŞAMASIN”
Türkiye’nin halen caydırıcı, emekçinin yaşamını öne alan bir işçi sağlığı ve güvenliği politikasına sahip olmadığının altını çizen Songül Doğan, şunları kaydetti:
“Sözde, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işçi sağlığı ve güvenliğini temel alan bir yasa hayata geçirilecekti; görüldüğü üzere sermayedarlar çıkarları söz konusu olduğunda bırakın yasalara uymayı, en temel önlemleri almaktan bile imtina etmektedir. Nasıl olsa rüşvetle, ahbap çavuş ilişkileriyle, siyasi iktidarla kurulan bağlarla yasaların üzerinden rahatlıkla atlanabilmektedir.
Bu yüzden öfkeliyiz! Bizler yeni Somalar, İliçler, Amasralar, Ermenekler, Şirvanlar yaşanmasın; madenci çocukları her an babalarının ölüm haberini alma korkusuyla yaşamasın; anaların babaların yüreğine evlat acısı düşmesin istiyoruz. Ancak kar hırsını her şeyin önüne koyanların, onları koruyup kollayanların, hemen her kazaya mukadderat diyerek yaklaşanların bunu anlamalarını da beklemiyoruz. Soma’nın 10. yılında bir avuç kömür için bir ömür verenleri bir kez daha saygıyla anıyor, yeraltında her gün iş cinayetleriyle, meslek hastalıklarıyla yüz yüze çalışmak zorunda olan madencilerimizi buradan selamlıyoruz. Bizler Soma’da yitirdiğimiz 301 madencinin geride bıraktığı acıyı ve öfkeyi yeni Somaların yaşanmaması adına geleceğe taşımakla yükümlüyüz. 10 yıldır her yıldönümünde bunu hatırlattık, hatırlatmaya da devam edeceğiz. Soma’yı unutmayacağız, unutturmayacağız! Gerçek sorumlular yargılanana, gerçek anlamda hesap sorulana kadar Soma için adalet arayışımızı sürdüreceğiz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.