PİRHA –Blues türünde ikinci Kürtçe albümünü çıkartan Ercan Bingöl, Afroamerikalılar ve Kürtler arasındaki benzerliklere dikkat çekti. Kürt dili üzerindeki yasaklara değinen Bingöl, “Arada kıtalar bile olsa Afroamerikalılar ve Kürtler olarak aynı problemleri yaşadığımızı gördüm. Kürtler ile Afroamerikalıların acıları, soyutlanma, inkar edilme anlamında ortak noktalarına vardığım için blues bende ayrı bir yer etti” diye konuştu.
Müzisyen Ercan Bingöl, 12 ezgiden oluşan “Bar” ismini verdiği yeni albümünü tüm dijital platformlarda paylaştı. Bingöl, blues tarzında hazırladığı albümü ile Kürt dilinde icra edilmiş ilk bütünlüklü çalışmaya da imza atmış oldu.
Aslen Muş Vartolu olan Ercan Bingöl, üniversite eğitimi için Ankara’ya gelmesiyle birlikte sonrası için bu şehirde kalmaya karar verdi. 22 yıldır Ankara’da yaşayan Bingöl, aynı zamanda İngilizce öğretmenliği de yapıyor. “Müzikle ilgilenip yanı sıra öğretmenlik mi yapıyorum konusu tartışmaya açık” diyen Bingöl ile hem güncele hem de yeni albümüne dair sohbet ettik.
BLUES KÜLTÜRÜNÜN KÜRT MÜZİĞİNE YANSIMASI!
Bingöl’e ilk olarak Kürtçe blues tarzında müzik yapmanın duygusunu ve fikriyatının nasıl ortaya çıktığını sorduk. Kürtler ve Afroamerikalılar arasındaki benzerliklere işaret eden Ercan Bingöl’ün yanıtı şu sözlerle oldu:
“Türkiye’de Özellikle de Ankara’da Kürtçe müzik yapmak tabii başlı başına düşünüldüğünde maalesef politik bir durum olarak algılanıyor. Oysa ki kendi özümüzü yansıttığımız bir süreç ve alan… Müziğe başlarken direk müzik bende blues tanıları ile başlamadı. İster istemez kendi kültürümün besleyicileri olan geleneksel müzikler, dengbejler yol gösterici oldu. Blues’a müziğimin evrilmesi blues’un tarihini merak etmemle başladı. Bu tarihi biraz irdeledikten sonra kendimi de böyle mini bir sorgulama içerisine aldım. Şöyle ki arada kıtalar bile olsa Afroamerikalılar ve Kürtler olarak aynı problemleri yaşadığımızı gördüm. Kürtler ile Afroamerikalıların ortak noktalarını; acılar çekme, soyutlanma, inkar edilme anlamında ortak noktalarına vardığım için blues bende ayrı bir yer etti. Dolayısıyla ilgimi daha da cezbetti. Sonra tabii teknik anlamda da kendimi geliştirmeye çalışarak enstrüman ve vokal teknikleri ile de olsun ‘evet, artık blues bizim yolumuz’ dedim ve o şekilde devam ediyorum.”
“NİTELİKLİ MÜZİK İÇİN ÇABA VE SABIR GEREKLİ”
Müzisyen Ercan Bingöl, Kürt müziğindeki niteliğe katkı sağlamak adına “Hiçbir zaman yılmayacağınızın sözünü kendinize vermeniz gerekiyor” diye belirtti. Bingöl, Kürtçede alışılmış müzik tarzlarının ötesinde bir tercih kılıp üretim yapmayı ise şu sözlerle özetledi:
“Mevzuya biraz da şu bağlamda bakmak lazım, Bizler hep dinleyicinin nitelikli müziğe ulaşamadığından yakınırız, bu bence doğru bir bakış açısı değil. Çünkü dinleyicinin kulağı geliştirilebilir bir mekanizma. Burada da en büyük görev müzisyenlere düşmekte. Nitelikli müzik sunarsanız ve bunda ısrarcı olursanız, evet dinleyici artık daha çok detaylandırılmış müzik dinlemeye başlayacak ve kendini orada bulacak. Ve kendilerine sığ müzik sunduğunuz zaman artık bunu reddedecek seviyeye gelmiş olacaklar. Bu da müzisyenlerin nitelikli müzik yapmasında ısrarcı olmasından geçiyor. Bunun yolu da çaba ve sabır gerektiriyor.
“YASAKLAR ARTIK HASTALIK DERECESİNDE”
Ercan Bingöl, Kürt dilinde sanatsal faaliyet yapanlara yönelik yasakları da değerlendirdi. Yasaklar karşısında dirençli olunması gerektiğini ifade eden Bingöl, şu eleştiride bulundu:
“Yasakların yaşanıldığı bir coğrafyada yaşamak beni asıl üzen şey. Tabii ki derinden üzüyor bu yasaklar ve bunun artık maalesef ki bir hastalık derecesinde olduğunu görüyoruz. Sistem bunu gerçekten kendine güç toplama aracı olarak kullanma niyetinde ve bunu onlarca yıldır zaten yaptı. Bunun tabii birçok nedeni var. Mesela geçen haftalarda bir tiyatro oyununun yasaklanması, bir saat öncesinden bu yasağın kendilerine kaymakamlık tarafından bildirilmesi, bunların hepsi tabii ki birer yıldırma politikasının ürünü. Zaten başvuru yapıldığı zaman ya da bu oyunun sergileneceği kesinleştiği o an oyunun bir saat öncesinden iptal edileceği planlanıyor zaten. Bunların hepsi bilinçli bir şekilde yapılmakta. Dediğim gibi kişinin nitelikli sanat ürünleri, etkinlikleri ortaya koyabilmesi için her şeyden önce kendisine ve ekibine yılmayacağı sözünü vermesi gerekiyor. Çünkü bu bir süreç ve atılması gereken binlerce adım var ise bizler belki de yarım adımını ancak atabileceğiz. O yüzden ısrarla çalışmamız ve ısrarla kendimizi hissettiğimiz ana dilimizle müziğimizi, tiyatromuzu, sanatın diğer dallarını işlemek durumundayız. Bu aslında benim için bir manevi görev, yük, hayatımın anlamı…”
BAŞKENTTE KÜRTÇE BLUES İCRA ETMEK!
Blues tarzında Kürtçe müziğin Ankara’da ne oranda karşılık bulduğunu da anlatan Ercan Bingöl, izlenimlerini şu cümlelerle paylaştı:
“Ankara’da sahnelerimiz oluyor ve insanlar sağolsunlar rağbet gösterip bizleri yalnız bırakmıyor. İster istemez Ankara’nın, diğer sahne aldığımız kentlere göre daha da farklı bir dokusu var. Ankara’da yaşayıp çalıştığım için ilginç bir şekilde Ankara’daki sahnelere Kürt dinleyiciden çok Türk arkadaşlarım geliyor diyebilirim. Hatta bazen yaptığım Kürtçe esprilere gülünmediği zaman yanlış konsere çıktığımı düşündüğüm bile oluyor. Her şeye rağmen güzel ve her şeye rağmen sahnede espri yapabiliyoruz! Bu artık acılarımıza ‘alay edebildiğimiz’ bunları kabul etmediğimizi ama bunlara alışkın olduğumuz ve hala tebessüm edebilme gücümüzü gösterme açısından önemli. Tabii her şehrin kendine ait bir dokusu var. İstanbul’un farklı bir dokusu, dinleyici, kitlesi var. İzmir’in de yine öyle. Özellikle son yıllarda bölgede sahne almaya başladık. Tabii aynı zamanda Ankara’da yaklaşık 23 yıldır yaşadığım için belli başlı duyarlı çevrelerin dayanışma gecelerinden tutun, etkinliklerine kadar katkı sunmaya çalışıyorum. Bu da benim için Ankara’nın başka güzel bir yanı. Ankara’da sahne, konser yapmaktan çok dayanışma etkinliklerinde yer alıyorum diyebilirim.”
“12 YILIN ARDINDAN DAHA YOĞUNLAŞMIŞ HİSLER VE TEKNİK”
İlk albümünü 2012 yılında çıkaran Ercan Bingöl, 12 yılın ardından çıkardığı ikinci albümünün detaylarını da anlattı. İlk albüme kıyasla yeni albümünde daha fazla blues türünün olduğunu söyleyen Bingöl, “İlk albümde olduğu gibi mutlu olmaya duyulan özlem ve folklorik ögeler de var. Bunların blues, rock ve county soundları ile işlenmesi söz konusu. Bu albümün kayıtları çok erken başlamasına rağmen pandemi sürecinden kaynaklı sürekli ötelenmesi gerekti. Bu 12 yıl tabii ki çok şey de öğretti. İkinci albüme çok daha güçlü ilerlememi sağladı. Hem teknik anlamda hem bilinç anlamında… İkinci albüm daha yoğunlaşmış hisler ve teknikle karşımıza çıkıyor diyebilirim. Bu albümün kayıtlarını Abdurrahman Tarikçi’nin stüdyosunda aldık. Kendisi aynı zamanda albümün aranjelerine de katıldı. İlk albümde İstanbul’dan da müzisyenler davet etmiştik, bu albümde ise Ankara müzisyenleri ile çalıştık. Ankara’nın müzisyenleri meşhurdur. Bir Ankara müzisyeni İstanbul’a yerleştiğinde örneğin ‘bu müzisyen Ankara müzisyeni’ derler. Çünkü disiplinlidir, provasız kesinlikle sahneye çıkmaz, enstrümanına odaklanır ve yoğun çalışır. Müzisyen ekibi olarak böyle bir ekiple çalıştık. Bu da tabii albüme rengini, gücünü kattı” diye konuştu.
ÇALIŞMALARI ERCAN BİNGÖL BLUES OLARAK YAYINLAMA KARARI
İkinci albümle beraber çalışmalarını ‘Ercan Bingöl Blues’ olarak yayınlama kararı aldığını belirten Ercan Bingöl, buna sebep olan gelişmeleri ise “Bundan sonraki çalışmalarım, single’lar ya da belgesel müzikleri olsun hepsini ‘Ercan Bingöl Blues’ plak şirketi adı altında paylaşacağız. Bu da haklı olarak müzisyenin albüme verdiği emeğin kendisine daha kayda değer bir dönüş sağlamasını beraberinde getirecektir. Bütün dijital ortamlarda albüm mevcut. Aynı zamanda bir 45’lik plak olarak da yayınlama düşüncemiz var. Çünkü bizim yaptığımız müzikleri kendi arşivinde tutmak isteyen dinleyicilerimiz var, bunu biliyorum. İlk albümü de yurt dışından sipariş eden insanların olduğunu ve raflarında yer verdiklerini de biliyorum. O yüzden sadece dijital ortam değil de insanların arşivinde tutabilecekleri bir somut çıktı olarak da albümü değerlendirmeyi düşünüyoruz açıkçası” sözleriyle açıkladı.
“KENDİLERİNDEN ÇOK ŞEY BULACAKLAR”
Ercan Bingöl, uzun emekler sonucunda özgün bir tarzla hazırladığı albümüne dair şu mesajı vererek sözlerini noktaladı:
“İlk albümle beraber çıkış noktamız blues müzikti ve bu çok ilgi gördü. Blues motiflerine bu tınıları Kürtçe müzikte kullanan ilk insanlar değiliz, daha öncesinden de kullanıldı. Yalnız birinci albümde özellikle ‘Bluesa Benda Sînê’ şarkısı ile ilk kez Kürtçe’de bir blues şarkısı yapılmış oldu. Yanı sıra zaten albümlerdeki bütün şarkıları blues şarkı diye niteleyemezsin, yoksa üzerine İngilizce söz yazıp Amerika’da yayınlanabilecek bir albüm olabilirdi o ama biz kendi motiflerimizi de katarak o blues’u işlemek durumundaydık. O yüzden ‘Kürtçe blues yapıyoruz’ diyoruz işte.
Benim bir derdim var. Onları anlattığım şarkılar, onlardan dem vurduğum bir albüm bu. Eminim kendilerinden çok şey bulacaklar. ‘Aynı derdi yaşadığımız bir müzisyen arkadaşımız varmış’ diyecekler. Ve eminim onların bana kattığı güç gibi benim kendime dert ettiğim mevzular da onlara güç katacak. Yalnız olmadıklarını hissetmek için bu albümü dinlemelerini isterim.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.