PİRHA – 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybeden aileler, süreç boyunca yalnız bırakıldıklarını söyleyerek sorumluların yargılanmasını istedi.
Üzerinden neredeyse 1 yıl geçen Maraş merkezli 6 Şubat depremi ülke genelinde 14 milyon kişinin yaşamını olumsuz etkiledi. 35 binden fazla bina yıkıldı, 300 bine yakın bina ağır hasar aldı. Afet sonrası 2 milyondan fazla kişi barınma sorunu yaşarken, en az 5 milyon kişi de farklı bölgelere göç etti. Resmi verilere göre 50 binin üzerinde ölü, 107 binin üzerinde yaralı ve 145 kişinin ise kayıp olduğu biliniyor.
1 yıl geçmesine rağmen hala adalet sağlanabilmiş değil. 6 Şubat depreminde yakınlarını kaybeden aileler, yaşadıkları zorlu süreci ve taleplerini PİRHA’ya anlattı.
“HALA ÇOCUKLARIM GELECEKLERMİŞ GİBİ BEKLİYORUM”
Depremde oğlumu, gelinini, torunlarından birini kaybeden, bir torununu da ağır yaralı kurtardıklarını söyleyen Aysel Karavelioğlu, zor günler yaşadıklarını belirterek “Atlatamıyoruz, atlatılacak gibi de değil. Her gün daha zor gelmeye başladı. O anki şokla olayın farkında değildik ama hayatımız git gide zorlaşmaya başladı. Çok zorlanıyoruz. Acımız geçmiyor” diye konuştu.
Depremde kaybettiği çocuklarını hala geleceklermiş gibi beklediğini ifade eden Karavelioğlu, bundan sonra deprem olduğunda kimsenin canının yanmasını istemediğini söyleyerek “En yakın zamanda Kırgızistan’da 7 şiddetinde deprem oldu. Hiç kimsenin burnu bile kanamadı. Bizim de binalarımız sağlam olabilirdi. Benim çocuklarım da yanımda olabilirdi” diyerek deprem ve deprem öncesi ihmallede dikkat çekerek tepki gösterdi.
“TÜM SÜREÇLERDE YALNIZ BIRAKILDIK”
Anne ve babasını Hatay Antakya’da depremde kaybettiğini dile getiren Eren Can, “İlk günden bugüne her şeyi kendi el yordamımızla yaptık. Arama kurtarmadan enkazdaki faaliyete orada insanları canlı çıkarabilmek için verdiğimiz mücadeleden bugüne kadar geldiğimiz hukuk mücadelesine kadar tüm süreçlerde hep yalnız bırakıldık” dedi.
Can, süreç içinde yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
“Bütün deprem bölgelerinde olduğu gibi yıkımın en yoğun olduğu ve benim de kendi memleketim olan Antakya’da insanlar, çok ağır koşullarda yaşıyorlar. Bir yandan bununla baş edilmeye çalışılıyor bir yandan hukuki bir mücadele verilmeye çalışılıyor ama Antakya’da yıkılan birçok binada doğru düzgün keşifli bilirkişi raporu bile henüz mevcut değil. Numune almak için gidildiğinde enkaz kaldırma çalışmaları başladığı için doğru düzgün numune de alınamadı. Yargılama faaliyetleri ağır aksak yürüyor. Sorumlular bu ağır aksaklıktan faydalanıp hesap vermemiş oluyor.”
“YASIMIZI YAŞAMAK VE SORUMLULARIN YARGILANMASINI İSTİYORUZ”
Sadece kendi anne babası için değil hayatını kaybeden her insan için sorumluların yargılanmasını talep eden Can,“Orada rant için imara açılmaması gereken alanları imara açanların, imar barışı yaparak ruhsatsız, iskansız ve yönetmelik anlamında uygun yapılmayan yapıların denetlenmeden imar barışıyla yasal hale getirilmesinden kaynaklı bütün sorumluların yargılanmasını talep ediyoruz. Acımızı yaşayamadık, yasımızı yaşayamadık. Açıkçası yasımızı yaşamak ve sorumluların yargılandığını görmek istiyoruz” diye belirtti.
“BU ÇÜRÜMÜŞ DÜZEN DEPREMİN ALTINDA KALMIŞTIR”
Depremde kızını kaybeden Sanatçı Orhan Aydın, depremin hala sürdüğünü kaydederek “Şu an bütün deprem bölgelerinde ama özellikle Hatay’da insanlar, acılar içinde, kederler içinde, hüzün içinde. Ortada devlet yok” dedi. Aydın, devletin ilk dört gün ve sonrasında bölgede olmadığını söylerken “Geldiler bölgede olağanüstü hal ve sıkıyönetim ilan ettiler. Ve o gün bugündür bütün deprem bölgesinde halk mağdur. Bu çürümüş düzen depremin altında kalmıştır” diye konuştu.
“TEMEL SUÇLU RECEP TAYYİP ERDOĞAN VE ONUN HÜKÜMETİDİR”
Aydın, şöyle devam etti:
“Görülüyor ki suçlular, belli oldukları halde -tepeden aşağıya kadar isim isim belli oldukları halde- hiçbiri ceza almayacak. Birkaç müteahhit yargılanacak. Onlar da göstermelik. Ama temel suçlu bu ülkede yedi kez imar barışı adıyla imar affını çıkartan Recep Tayyip Erdoğan ve onun hükümetidir. Suçlu olan yerel yönetimdeki belediye başkanıdır, validir. Her yer için geçerlidir bu. Kentsel dönüşüm adıyla yapılan talanlarla, inşaat sektörüyle insanların canına kastedilen cinayet işlenmiştir. Yapılması gereken birleşmek, dayanışmayı yükseltmektir.”
“BİNAMIZ DEPREMİN SEKİZİNCİ SANİYESİNDE YERLE BİR OLDU”
Yaklaşık 1 yıldır depremde kaybettikleri canlar için mücadele verdiklerini dile getiren Tuba Erdemoğlu, “Adalet Peşinde Aileleri Platformu ile birlikte bulamadığımız adaleti arıyoruz. Ben ailemden 4 kişiyi kaybettim. Saitbey Sitesi’nde 44 kişi yaşamını yitirdi ve hala bulunamayan 12 yaşında bir yavrumuz var” dedi. Depremin sekizinci saniyesinde binalarının yıkıldığını söyleyen Erdemoğlu, şunları kaydetti:
“Bizim sitedeki binamız kentsel dönüşümden yapılan bir binaydı. Depremin sekizinci saniyesinde yerle bir olan bir binaydı. Kentsel dönüşümden yapılıp üç buçuk katı kaçak bir bina. Dulkadiroğlu Belediyesi burayı hiçbir şekilde denetlememiş. Büyükşehir Belediyesi de denetlememiş. Bir marketçiye, gıdacıya müteahhitlik belgesi verdirip marketine göre bina yaptırmışlar. Orada kaybettiğimiz canlarımızı hiç düşünmemişler. Mevzuata uygun hiç hareket etmemişler, kolon ve kirişlerin içerisine kadar köpük koymuşlar, malzemeden çalmışlar, binaya ekstra yük bindirmişler, statiğini bozacak hareketler yapmışlar.”
“İNSANLARIN YUVA OLARAK BİLDİKLERİ YERLERİ İŞİN EHLİ OLANLAR YAPSIN”
Erdemoğlu, taleplerini ise şöyle sıraladı:
“Şu an deprem bölgelerinde ve İstanbul’da beklenen bir deprem var. Kentsel dönüşüm söz konusu. Kentsel dönüşüm yapılacaksa eğer işin ehli yapsın. Marketçiye, gıdacıya, pastaneciye, tarımcıya sırf gücü yetiyor diye müteahhitlik belgesi verip de bina yaptırmasınlar. Nasıl bir doktor okuyup eğitimini alıp doktorluk yapıyorsa insanların yuva olarak bildikleri yerleri de işin ehli olan inşaat mühendisleri yapsın.”
Devrim FINDIK-Cihan BERK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.