PİRHA- Şişlili Kadınlar 25 Kasım’a giderken “Kadın mücadelesine ve tarihine sahip çıkıyor, kadınların kurtuluşu ve özgürlüğü gerçekleşinceye kadar, geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyor ve İstanbul Sözleşmesi yaşatır demekten vazgeçmiyoruz” diyerek bir araya geldi.
Şişlili Kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücale Günü’ne çağrı yapmak ve yerel yönetimlerden taleplerini bir kez daha tekrarlamak için bir araya geldi. İstanbul’un Şişli ilçesine bağlı meydanda bir araya gelen kadınlar “Kadın Dayanışması Yaşatır”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları attı.
“DEVLET TARAFINDAN KORUNMAYAN KADINLAR ÖLDÜRÜLÜYOR”
Şişlili Kadınlar adına yapılan basın açıklamasını Ceren Günel okudu. Günel’in okuduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bugün burada erkek egemen sisteme, erkek devlet şiddetine, tacize, tecavüze, baskıya karşı mücadelemizi sürdürdüğümüzü, katledilen tüm kız kardeşlerimizin öfkesiyle sesimizi sözümüzü bir kez daha söylemek için toplandık.
2022 yılında 334 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 245 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Kadınlardan 23’ünün de tedbir kararları olmasına rağmen devlet tarafından korunamadığı için öldürüldüğünü biliyoruz. Bizler birer rakam değiliz. En yakınımızdaki erkekler tarafından makbul kadın olmadığımız, boşanmak istediğimiz, hayır dediğimiz ve itaat etmediğimiz için öldürülüyoruz.
İktidar, ‘kutsal aile’ dayatmasıyla ‘makbul kadın’ kalıplarına sıkıştırdığı kadınları şiddet ve sömürü dolu evlere hapsetmeye çalışıyor. Diyanet, Aile Bakanlığı ve tarikatlarla birlikte aileyi kutsayarak kadın ve LGBTİ+ düşmanı bir politika izliyor. Bu politika aynı zamanda bulduğu her fırsatta; İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı kanun ve nafaka gibi mücadeleyle kazanılmış haklarımıza saldırmaktan geri durmuyor”
“YEREL YÖNETİMLER ŞİDDETTEN SORUMLUDUR”
“6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesinin önemini, ayrımcılık, şiddet konusunda gücünü ve kadın cinayetlerine karşı caydırıcı etkisini yaşanan her kadın cinayetinde tekrar vurguluyoruz. Şiddetin önlenmesi için gerekli adımları atmayan başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere kendilerine iş düşen ve 6284 sayılı kanunda yükümlülüğü olan yerel yönetimler, kadın cinayetleri ve şiddetlerden sorumludur.
Yerel yönetimlerin görevi; yaşadığımız yerlerin güvenli, ulaşılabilir, yaşanabilir olmasını sağlamaktır. 5395 sayılı belediye yasasına göre nüfusu 100.000 geçen belediyelerin sığınma evi açmaları görevleri arasındadır. Şişli ilçesinin toplam nüfusu 284.294’tür ve sığınak sayısı hala 0 (sıfır)dır. Var olan Şişli Belediye Başkanı sığınak talebimize, seçildiğinden beri sadece sözler vererek yanıt vermiş, çabalarımızla mülki idareyi de devreye sokarak arsa tahsisi yapılması sağlanmış ancak 4 yıla yaklaşan süreçte ilçede hala 1 adet sığınak dahi açılamamıştır. Tekrar edelim yasal zorunluluk 3 (üç) adet sığınaktır. Sığınak talebimizi buradan yükseltiyor, yerel yönetimlere görevini tekrar hatırlatıyoruz.
Kadınların ekonomik özgürlüklerini sağlamak ve bunun yoksunluğundan doğan şiddeti önlemek için Şişlili kadınlar olarak, Şişli Belediyesi ve Şişli Kent Konseyi ile ev içi üretim yapan kadınlar için “Kadın El Emeği Pazarı” projesini hayata geçirdik. Ancak projenin devam etmesi ve kadınlara maksimum faydayı sağlayabilmesi için Şişli Belediyesi’nin üzerine düşen yükümlülükleri yine yerine getirmemiştir.
KADINLAR TALEPLERİNİ SIRALADI
Yerel yönetimlerin; şiddet ve cinayetlerin önlenmesinde yasal yükümlülüğü vardır, tekrar hatırlatıyoruz: Kentin meydanlarını, kadın el emeği pazarlarına açmayan; kadınların ev içi üretimlerini satmak için tek adres olarak Yenikapı’yı gösteren, İstanbul Gönüllüleri oluşumu dışında kadın örgütlerine kentin meydanlarını kapatan İBB yönetimini de afişe ediyoruz.
Ülkemizde sağlık sistemi neoliberal politikalarla iflas ettirilmiştir, nitelikli sağlık hizmeti artık bir hayal olduğu gibi sadece parası olanlar faydalanabildiği bir hizmettir. İlçemizde kadınların Kadın Sağlığı ile ilgili başvuracağı mekanizmalar bilinmemekte, bulunsa dahi tanıtımı yapılmamakta, hizmetler kadınlara ulaşmamaktadır.
Depremin ardından neredeyse bir yıl geçti ancak izi hala kapanmadı. Çadırda, konteynerlerde; elektrik, su, ısınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçların zor karşılandığı günlerde bakım emeğinin yükü yine kadınların sırtında.
Depremin ardından yakın coğrafyamızda savaş devam ediyor. Gazze’de, Rojava’da bombalar halen susmuyor. İsrail, yarısı kadın ve çocuk olmak üzere can almaya devam ediyor. Sömürge ülkelerin savaş politikalarının en çok kadınları hedef aldığını ve kadın bedenlerinin savaş politikaları haline geldiğini biliyoruz. Bizler savaşa karşı barışı savunuyoruz.
Kadınız, eşit ve özgür yaşamak istiyoruz, bulunduğumuz yeri iyi tahlil ediyor, bugüne kadar elde ettiğimiz tüm hakları mücadele ederek kazandığımızı unutmuyor ve mücadele etmekten vazgeçmiyoruz. Kadın mücadelesine ve tarihine sahip çıkıyor, kadınların kurtuluşu ve özgürlüğü gerçekleşinceye kadar, geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyor ve İstanbul Sözleşmesi yaşatır demekten vazgeçmiyoruz”
Dilan Şimşek/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.