Alevi Haber Ajansi

Sonbaharın kimsesizleşmeye başlayan vakitlerine eşlik eder Ovacık doğası ve Munzur -VİDEO

PİRHA- Sonbaharın bir fragmanının yaşandığı ekim ayında Ovacık’ta güneş cimrileşir, doğa don değiştirir, yeşil sarıya dönerek kasımda yaşanacak renk cümbüşüne hazırlık yapar, sıcaklık azalır. İnsanlar ve dağlar üşümeye başlar, turist azalır, ışığı yanan ev sayısı azalır ama Munzur, azalan sularına rağmen gürültüyle akar, sesi daha az çıkan dereler de buna eşlik eder; sonbaharın tekrar açmak için sözleşip düşen yapraklarına, tam da doğrulamadığımız yerlerimizden öteye…

Ovacık’ta sonbaharın başlangıcı yaşanırken doğa da azalan insan trafiğiyle birlikte deri değiştirmeye ve kendi aslına rücu etmeye başlar. Ekim ayı bunun bir fragmanıdır sadece, sonbaharın asıl renk cümbüşü, melankolisi ve kış öncesi son sunumu kasımda yaşatır kendisini. Doğanın bir parçası olan bura insanı için de sonbaharın takvimi başlar ama doğa bildiğini okur ve onun takvimine göre davranmak zorunda olan coğrafyadaki insandır. Devletlerin de bir takvimi vardır ama ona da hükmeden doğadır, dünyanın her tarafında olduğu gibi.

AKIP GİTMEYE DEVAM EDER DELİ IRMAKLAR GİBİ MUNZUR

Ovacık, adı üzerinde, Güneydoğu Torosların devamı olan Munzur Dağları boyunca akan küçücük bir ova. Ona bir de Munzur suyu eşlik eder ki, içinin derin sessizliğiyle olsa gerek yüksek sesle akıp gider Ovacık’tan. Munzur Vadisi boyunca kıvrılıp Dersim merkezde Pülümür Çayı’yla birleşir, Keban Barajı’na doğru devam eder yoluna. Akıyor mu, dert mi yanıyor, kızıyor mu, bağırıyor mu belli değil. Etrafında sonbahara direnen yaban otları ve yer yer çiçekler var, onlar da halinden memnun mu değil mi belli değildir. Akıp gider, deli ırmaklar gibi kabından boşalırcasına, suyun sonbaharına ve sonbaharın tekrar açmak için sözleşip düşen yapraklarına, tam da doğrulamadığımız yerlerimizden öteye…

Ötelerle dipler arası bir yerde, azalan sularına rağmen gürültüyle akan Munzur da kalbinin önünde mi mevzilenmiş, yoksa böyle güzel akılır mıydı sonbaharın kimsesizleşmeye başlayan vakitlerinde bile. Yoksa dereler ve rüzgar bu kadar naif eşlik eder miydi kendisine.

GÜNEŞ CİMRİLEŞİR, İNSAN AZALIR, SICAKLIK AZALIR

Ovacık’ta sonbahar henüz asıl sonbaharlık zamanını yaşamaya başlamadı ama onun bir adım öncesi olan geçiş süreci başladı. Havaların soğuması, doğanın renk değiştirmeye başlaması ve yaprak dökümü her yerde olduğu gibi Ovacık’ta da bunun emaresidir. Ekimde doğanın hakim rengi sarının tonlarına dönüşür, güneş oldukça cimrileşir, insan kalabalıkları iyice seyrelir ve Munzur Dağları’nın tepelerine yılın ilk karı düşer. Böylece Ovacık’a sonbaharın geldiğini doğa iyice gözümüze sokar.

SONBAHAR OVACIK İÇİN BİRAZ DA TERKEDİŞ MEVSİMİDİR, DAĞLAR BİLE ÜŞÜR

Ama güneşin de çok acelesi vardır, giderek her gün daha erkenden terkeder sizi. Zaten adına sonbahar dediğimiz bu amansız mevsim, biraz da terkediş mevsimidir Dersim için. Önce köyler, evler bir bir boşalmaya başlar, ardından yaz boyu gördüğünüz insan sayısı azalır, hayvan popülasyonu azalır, sıcaklık azalır, yeşil sarıya doğru evrimleşir. Erkenden kararan havaya soğuk ve rüzgar da birer enstrüman gibi eşlik edince, saat daha 19 bile olmadan sessizlik orkestrası teslim alır ortalığı. Erkenden evlere çekilinir, yanan sobanın etrafında oturulur da oturulur artık! Ovacık’ın soğuğu benzemez hiçbir şeye, şakası olmayan ciddiyet sahibi bir soğuktur. Dağlar bile üşür.

YAZLIKÇILAR ÇEKİP GİDER, DOĞA VE İNSAN KENDİSİYLE BAŞBAŞA KALIR

Köylerde akşamları yanan ışıkların sayısı hızlıca azalır, kışları büyükşehirlerde yaşayanlar havaların soğumasıyla beraber, göçmen kuşlar gibi çekip giderler, doğa ve insan kendisiyle başbaşa kalır. Yazın yoğun kullanılan yollar da bu mevsimde giderek yolcuya hasret kalır. Kışı burada geçirecekler ise kardan önce son hazırlıklarını görürler. Kimileri odun telaşında, kimileri gecikmiş ekinlerini toplamayla meşgul. Malum kışı çok zor bir coğrafyadır Dersim, hele de Ovacık. Yaz boyu yaşattığı güzelliklerin, kışın diyetini ister gibi bütün hışmıyla gelir üzerinize…

Su, kuş, rüzgar ve köpek sesleri eşliğinde sonbahar giderek hissettirir kendisini. Gece hava daha soğuk, rüzgar sesi diğer sesleri bastırır, hatta rüzgarın artan esintisiyle ceviz ve kavak yapraklarının hışırtısı da belirgin olur. Puhu kuşu (Thüye) ötüşleri de azalır. Köyler daha sessiz olur, köyün kışlık sakinleri dışında pek kimse kalmaz, turistler de azalır. Ama tabi Ovacık’ın en çok bu sakin sonbahar halini sevenler de vardır. Günlük hayatın ritmi ve temposu azaldığından dolayı Nuri Bilge Ceylan filmlerinin dekorundan sıçramış az hareket bol sabitlik içeren Ovacık sonbaharı için yine de gelirler ama bu defa doğayı kucaklamaya, onunla hem hal olmaya. Bu toprakların yüzü suyu hürmetine…

Eyüp HANOĞLU/PİRHA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak