PİRHA-Almanya’nın Dortmund kentinde bulunan Rıza Şehri Alevi Akademisi’ nde 2 gün sürecek Sanat ve Kültür Konferansı başladı.
Rıza Şehri Alevi Akademisi Alevi inancının tarihini, felsefesini, teolojisini, mitolojisini, ritüellerini ve sosyal- kültürel değerlerini araştırmak, incelemek, açığa çıkan verileri korumak, gelecek nesillere aktarmanın ve uluslararası literatüre kazandırmayı amaçlayan çalışmalar hedefliyor.
Almanya’nın Dortmund kentinde bulunan Rıza Şehri Alevi Akademisi’ nde 2 gün sürecek Sanat ve Kültür Konferansı başladı.
Bu temelde yapılan Sanat ve Kültür Konferansı’nın açılış konuşmasını FEDA Eşbaşkanı Demir Çelik ile Dortmund ve çevresi Alevi Kültür Merkezi Eşbaşkanı Nuray Bulut yaptı. Konferansa 40 sanatçı davet edildi. Sanatçılardan 30’u konferansa 10 sanatçı da video bağlantısı ile katılım gösterdi.
“ALEVİ İNANCINI KÜLTÜR BAKANLIĞINA BAĞLAMAK KÜLTÜREL SOYKIYIMDIR”
Sistemlerin, halkların kültürnünü, dilini, inancını inkar ederek kültürel soykıyım yaptığına vurgu yapan FEDA Eşbakanı Çelik,”Bir halkın, bir ulusun tarihi, kültürü ve yaratım ürünleri o halkı diğer halklardan farklı kılan en önemli insani faliyet olmaktadır. Bu hakikati çok iyi bilen devletçi sistem halkarın tarihini, dilini, kültürünü ve inancını kabul etmez, inkar ederek kültürel soykıyım yaparak ortadan kaldırmak ister. Türk Devleti de Alevilerin kültür sanat alanındaki yapım ve yaratımlarıyla bugüne taşıdıkları kendi toplumsallıklarının kavram ve değerlerini, tarihini ve inanç değerlerini inkar etmekte, kültürel soykıyım ile ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Toplum inşasının kendisi olan kültürün toplumdan çekip çıkardığınızda ortada insanlık ve toplum diye bir şey kalmaz. İnsanlık, devlet ve iktidarcı uygarlığın çıkışına kadar kendisini ahlaki, politik, komünal toplum olarak inşa etmişti dolayısıyla kültür, varoluşsal olarak toplumsaldır. Toplumun kendisidir. İnsan toplumunun tarihsel süreç içinde oluşturduğu kültür sadece bu oluş anında kalmaz devletin ortaya çıkışından sonra da toplumun direniş geleneği olarak toplumu aydınlatmada insan toplumsallığına hep öncülük yapmıştır.Sistem, kültür alanını toplumu parçalamanın insanı toplumdan koparmanın, iktidara bağlamanın bir alanı olarak inşa etmek ister. Tarih ve kültüründen kopartılan toplum, toplum olmaktan çıkarak sömürüye ve gaspa açık hale gelmiş olur.” diye konuştu.
Nuray Bulut ise konuşmasında şunları söyledi:
“Mürşitlerimizin, Pirlerimizin belirleyici rolü olmuşsa ozanlarımızın, şairlerimizin ve yazarlarımızın rolü de bu kadim inancımızın günümüze taşınmasında çok büyük bir payı vardır. Bütün zorlukları hatta ölümü bile göze alarak, baskı ve katliamlar karşısında geri adım atmayan, inandığı yoldan dönmeyen yolun ozanları şiir ve deyişleri ile asimilasyona karşı direndiler. Bu direnişlerin inancımızı günümüze kadar kendisini yaşatmasında büyük rolü olmuştur. Tarihimize baktığımızda bütün zalim iktidarların Kadim Alevi inancını bir kültür olarak ele alıp bir bakanlığa bağlamak sürece yaydırılmış bir kültürel soykıyımdır.”
PİRHA/ALMANYA
Yoruma kapalı.