PİRHA – DAD Ankara Şubesi, Dersim Katliamı’nda yaşamını yitirenleri andı. DAD Ankara Şubesi Eş Başkanı Mustafa Karabudak yaptığı açıklamada, “Soykırımı, devlet aygıtlarını ellerinde bulunduran kadrolar yapmıştır. İnsanlık suçunu işleyenler hesap vermek zorundadırlar” diye belirtti.
Demokratik Alevi Derneği (DAD) Ankara Şubesi, 1973-1938 yılında yapılan Dersim Katliamı’nda yaşamını yitirenleri andı.
“Yılında kefensiz yatan canlarımızı anıyoruz. Dersim Soykırımı’nı unutma” çağrısıyla Ana Fatma Cemevi’nde yapılan anmaya toplumun birçok kesiminden yurttaş katıldı.
Programın açılışı dara duruş ile başlarken, Pir Seyfettin Elaldı de çerağ uyandırdı.
“İNSANLIK SUÇU İŞLEYENLER ULUSLARARASI MAHKEMELERDE YARGILANMALIDIR”
DAD Ankara Şubesi Eş Başkanı Mustafa Karabudak programın açılış konuşmasında, “Dersim 37-38 soykırımını unutmadık” diyerek şunları dile getirdi:
“Tam 86 yıl önce Cumhuriyet tarihinin Koçgiri’den Dersim’e en büyük, en kanlı Alevi katliamı Dersim Harekatı gerçekleşti. Reya Haq Kızılbaş Kürt olan Dersimliler, egemen Osmanlı-Türk devlet geleneği ile çelişen yaşam tarzları, sosyal-siyasal ve kültürel kimlikleri nedeniyle sistemli olarak baskı ve asimilasyon altında yaşamış, bu nedenle de devletin planlı imha politikasının hedefi olmuşlardır. Devlet, 4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu’nda “Tunceli Tenkil Harekatı” kararı alarak binlerce kadın, erkek, yaşlı ve çocuğun katledilmesinin fermanını vermiştir. Yaklaşık olarak iki yıl süren askeri operasyonlarda on binlerce Alevi Kürt katledilmiş, binlercesi sürgün edilmiş, çocukları evlatlık verilmiştir.
İnancımızın son kalesi düşürülmüş ve ardından kültürel soykırım hayata geçirilerek bu soykırım günümüze kadar sürdürülmektedir. Alevi katliamları, topraklarımızın tamamında sadece Dersim ile kalmamış, ardından Maraş, Sivas, Çorum, Madımak ve Gazi gibi birçok yerde devam etmiştir. Bu aklın günümüz temsilcileri hala aynı inkâr ve imhacı tavırlarında ısrar ediyor. Öyle ki pervasızca haritadan şehirler silerek, ekolojik kırımlarla, inanç yerlerimize, ziyaretlerimize saldırılarla ve kadın kırımlarıyla soykırımlarına devam ediyorlar. Aleviler ve tüm ötekileştirilenler bunun karşısında çaresiz değiller, örgütlü güçlerini yükselterek, talep eden değil hesap soran olmak durumundadırlar.
Nasıl ki Seyit Rıza diz çökmediyse bizler de zulmü ebedi mirası olarak bırakan nahak aklın ürünü devletin karşısında dik durup haklarımızı almak için mücadelemizi yükseltmek zorundayız.
Soykırımı, devlet aygıtlarını ellerinde bulunduran kadrolar yapmıştır. İnsanlık suçunu işleyenler hesap vermek zorundadırlar. Ocaklarımızın, halkımızın gasp edilen topraklarımızın sürgünlere mecbur bırakılan canlarımızın haklarının tahkimi ve bedelini ödemek zorundadırlar.
İnsanlık suçu işleyenlerin tüzel veya fiziki kişiliklerinin hepsi uluslararası mahkemelerde yargılanmalıdır.
Dersim’in adı iade edilmelidir, evlatlık verilen kız çocuklarının akıbeti açıklanmalıdır, Seyit Rıza ve yoldaşlarının mezar yerleri açıklanmalıdır, Dersim halkını göçe zorlayan ve Dersimin doğal yapısını bozan baraj ve HES projelerinden vazgeçilmelidir ve Alevi Kızılbaş inancının üzerindeki baskı ve asimilasyon son bulmalıdır.
Mezarsız / kefensiz yatanlarımızı bir kez daha saygı ile anıyor, devirleri daim olsun diyoruz. Direnişiniz mirasımızdır!”
TANIKLARIN DİLİNDEN “DERSİM DESTANI” ŞİİRİ
Pir Seyfettin Elaldı ise katliama ilişkin sunum yaptı. Tertele’ye dair 20’ye yakın önemli röportaj yaptığını belirten Elaldı, Konya, Malatya ve Muş’ta katliama katılan askerlerle görüşmeler yaptığını söyledi.
Seyfettin Elaldı, kendi ailesi içerisinde de katliam tanıklarının olduğunu belirterek “Yaşananlara ilişkin bir şiir, destan yazdım. Ancak belirtmeliyim ki yazarı ben değilim. Bu destanın yazarları o dönemi yaşayan tanıklardır. Ben sadece sözcükleri bir araya getirdim” diyerek “Dersim Destanı” isimli şiirini okudu.
Yapılan konuşmalar ardından zakir Hıdır Çelebi deyişler seslendirdiği anma programı lokma paylaşımı ile sona erdi.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.