Alevi Haber Ajansi

‘Türkiye’nin en büyük sorunu milliyetçiliğe saplanıp kaldı’-VİDEO

PİRHA- HDP’nin düzenlediği Demokratik Cumhuriyet Konferansı, “Nasıl bir gelecek, nasıl bir cumhuriyet” başlıklı oturum yapıldı. “Kadınlar ne istiyor?”, “Emekçiler ne istiyor?”, “Aleviler ne istiyor?”, “Kürtler ne istiyor?” başlıklarında sunumlar yapıldı. 

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) İstanbul Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlediği Demokratik Cumhuriyet Konferansı devam ediyor. Konferans, ikinci gününde “Nasıl bir gelecek, nasıl bir cumhuriyet?” başlıklı üçüncü oturumla devam ediyor.

Onur Hamzaoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği oturumda, Yüksel Genç “Kadınlar ne istiyor?”, Aslı Odman “Emekçiler ne istiyor”, Mustafa Aslan “Aleviler ne istiyor?”, Tayip Temel “Kürtler ne istiyor?” başlıklarında sunum yapıyor.

GENÇ: ERKEKLİK İTTİFAKINDAN VAZGEÇMEK GEREKİR

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, “Kadınlar ne istiyor?” başlıklı sunumunda “Demokratik cumhuriyet için toplumsal cinsiyetçilik rejimi ile yüzleşmek şart” dedi.

Genç şunlar ifade etti:

“Türkiye’deki resmi ideoloji hem milliyetçi hem muhafazakar hem de militarizm çerçevesinde inşa edildi. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri toplumsal cinsiyet rejimini hiç konuşmadı. Rejim açısından toplumsal cinsiyet rejim militarizmin güçlendirilmesinde ana motor olarak günümüze kadar geldi. Devletten doğru kurulmuş toplumsal modeli sorgulamak lazım. Milliyetçi, muhafazakar, militarist, dinci yoldan tersi istikamette gitmeliyiz. Kadın özgürlükçü yerden sistemin dayanaklarını kurmalıyız. Demokratik cumhuriyet ve kadın ilişkisini nasıl oluşturacağız?
Kadının kendi özgünlükleri ile beraber toplumsal tabaka içinde dönüştürücü güç olduğunu sağlamak gerek. Demokratik cumhuriyet için toplumsal cinsiyetçilik rejimi ile yüzleşmek şart.
Türkiye Cumhuriyeti çok güçlü bir patriarkal rejim inşa etmiş durumda. Kadın özgürlükçü bir toplumun kendine yer bulabildiği bir rejimin demokratik cumhuriyetin ideal yapısı olduğunu belirtmek gerek. Kadın mücadeleleri her bölgede kendine has özellikler taşıyor. İnsan eliyle inşa edilenler yine insan eliyle yıkılabilir, değiştirilebilir.
Cumhuriyet demokratikleşecekse erkeklik ittifakından vazgeçmek gerekiyor. Kadına dönük işlenen suçlar karşısında her türlü meşrulaştırıcı söylem ve edimlerin sonlanması gerekiyor. Kadının aile içerisinde tariflendiği bir yerden çıkarak işe başlamalıyız. Toplumsal cinsiyet rejiminin yıkıldığı bir dünya meselesini hep birlikte düşünmeliyiz.”

ODMAN: UZUN ÇALIŞMAYA BAĞLI KALP KRİZİ, BEYİN KANAMASI GEÇİRİP ÖLEN İŞÇİLER VAR

Akademisyen Aslı Odman, “Emekçiler ne istiyor?” başlığında bir konuşma yaptı. Odman, “Buz dağının ucunu gösterebiliyoruz. Günde beş işçi ölüyorsa onun en az beş misli çalışırken meslek hastalıklardan ölüyor. Uzun çalışmaya bağlı kalp krizi, beyin kanaması geçirip ölenler var. Çalıştığı ortamdaki tozdan, kimyasallardan hastalanıp ölenler var. Kimse bunları dile getirmiyor. Acı da kardeşliğimiz en büyük gücümüzdür. Ciddi bir gıda krizinin içindeyiz. İşçi hanelerinin gıdaya erişememesi, köylü hanelerinin ürünlerini çöpe atmasına dikkat çekilmeli” dedi.

ASLAN: ALEVİLERİN SORUNLARINI HERKESİN SAHİPLENMESİ GEREKİR

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Mustafa Aslan, “Aleviler ne istiyor?” başlıklı konuşmasında, “Bu ülkede Aleviler ne istediğini örgütlü yapılarıyla beraber her fırsatta dile getiriyor. Aleviler, cumhuriyetin ilk yüzyılında sürekli yok sayılan, inkar edilen, asimile edilen, katledilen bir süreç yaşadı” dedi.

Sistemin Alevilerin örgütlü mücadelesine kulak tıkadığını belirten Aslan şöyle devam etti:

“Aleviler hep bir güvenlik problemi olarak görüldü. Alevilerin bu ülkede yaşamsal anlamda bir güvenlik sorunu vardı. Aleviler her zaman “Bizi tarif etmekten, tanımlamaktan vazgeçin. Bizi biz olduğumuz gibi kabul edin” dedi. Devlet, Alevilere hep bir elbise biçti. Devletin Alevilik ile ilgili bir sorunu var. Sayısal olarak azalmış olabilir ama inanç bu topraklarda filizlenmeye devam ediyor. Torba yasa ve cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruldu. Aleviliği yok edemeyen sistem devletin içine alarak yok etmeye çalışıyor. Aleviler sınıf siyasetinin, Kürt özgürlük hareketinin bir öznesidir. Demokratik bir cumhuriyette birlikte yaşamı savunuyorsak bunu konuşmak gerek. Herkes sadece kendisini öne çıkarırsa mücadelenin bir ayağı sakat kalacak. Alevilerin taleplerine yeterince ses çıkarılmadı. Ya da Aleviler kendisini yeterince anlatamadı. Kürt’ün acısını içselleştiremedik. Alevinin inançsal olarak yaşadığı acıyı paylaşamadık. Sistemin tekçi anlayışına karşı biz ne yaptık? Birbirimizin elinden ne kadar tuttuk? Söz konusu inanç olunca bu ülkede demokrasiden bahseden bizler bu topraklarda yaşayan onlarca inanca karşı yeterince söz kurmadığımızı düşünüyorum. Aynı acıları bir kez daha yaşamamak adına geçmişte eksik bıraktığımız noktaları görerek, birbirimize güç katarak yol almalıyız. Demokratik cumhuriyetin oluşması için Alevilerin sorununu herkesin sahiplenmesi gerekiyor.

TEMEL: TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SORUNU MİLLİYETÇİLİĞE SAPLANIP KALMIŞ!

Gazeteci-Siyasetçi Tayip Temel ise “Kürtler ne istiyor?” başlıklı sunumunda “Kürtler mücadele ederken bir el açma, isteme, dileme halinde değiller. İnkar edilen, yok sayılan ve bunun bir toplum düşüncesine yönelmesine rağmen ısrarla kendi varlıklarını ispatlama mücadelesi yürüttüler. Kürtler bu mücadeleyi verirken ‘Toplumsal demokratik inşa sürecini sonraya bırakalım’ demediler” diye konuştu.

Temel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yaygınca kışkırtılmış, milliyetçiliğe dayanan “Türkiye’yi demokratikleştirmek Kürtlerin işi mi?” gibi taraftar bulmaya çalışan bir anlayış var. Ortadoğu’nun neredeyse en büyük sorunu körü körüne milliyetçiliğe saplanıp kalmış. Türkiye demokratikleşmeden Kürt sorunu çözülemez. Kürt sorununa çözüm bulunmazsa da demokratik bir cumhuriyet oluşamaz. İlk kez Kürt halkının talepleri ile Türkiye toplumunun talepleri birleşmiştir. Mücadele etmezsek kimse ne Kürt’e ne Türk’e demokrasiyi altın tepside sunar.
“Kürt’ü inkâr, Kürt’ü imha” anlayışı değişmiyor. Bütün çözüm denemeleri tasfiye aracına dönüşmüştür. Klasik iktidar ve rejimler yenilmiştir.
Bu sefer kazanabiliriz. Toplum devrime ve değişime hazır. Kürt varlığının tanınması gerekiyor. İnkârın son bulması için varlığın kabul edilmesi gerekiyor. Ana dilin tanınması gerekiyor. Tutuklulukların son bulması gerek. Savaş siyaseti sona ermeli. Diyalog sağlanmalı. Siyaset yapabilmenin olanakları sağlanmalı. Kürtler mücadeleye, inşaya, zafere çağırıyor.”

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak