Alevi Haber Ajansi

Sazcı: Türbe, niyazgah ve makamlar biz Alevilerin tarihi belleğidir, sahip çıkalım /7-VİDEO

PİRHA- Kızıldeli Ocağı Yol hizmetkarı gençlerden Mustafa Sazcı, Antalya’da unutulmaya yüz tutmuş Alevi-Bektaşi tekke, türbe ve ziyaretlerinden Genç Abdal türbesine sahip çıkılması çağrısında bulunarak, bu mekanların Alevilerin toplumsal belleği olduğunu kaydetti.

Kızıldeli Ocağı Yol hizmetkarı Mustafa Sazcı, Antalya bölgesinde bulunan Alevi-Bektaşi inancı bünyesinde irşat edilen türbe, tekke ve nişangahları anlatmaya devam ediyor. Sazcı, söz konusu mekanların Alevi toplumu tarafınca korunması gerektiğine vurgu yaparak, Alanya’nın Akseki ilçesinde bulunan Genç Abdal (Emir Dede ve Güvenç Abdal ismiyle de bilinmekte) türbesine dair paylaşımda bulundu.

Pir Haber Ajansı PİRHA ile birlikte Antalya’da bulunan Alevi Bektaşi türbe ve ziyaretlerin araştırıldığı haber dizisinin bu sefer ki ziyareti Alanya’nın Akseki ilçesinde bulunan Genç Abdal (Emir Dede/Güvenç Abdal) türbesine gerçekleşti

“AKDENİZ’E ALEVİ TÜRKMENLERİ İRŞAD ETMEK İÇİN GELİYOR”

Genç Abdal’ın Akdeniz bölgesinde bulunan Alevilere hizmet yürütmek içi geldiğini söyleyen Sazcı, şu bilgileri paylaştı:

Emir Dede ve Genç Abdal’a ilişkin anlatılar bizim Alevi Bektaşilerin tarihsel anlamda hafızasında bulunan keramet anlatıları ve söylencelerden ibaret olduğunu söylenebilir.

Çünkü 13 yüzyılda yaşamış erenlere ilişkin makam at velayetname gibi eserler dışında çok fazla kaynak maalesef yok. Özellikle bu kaynağın olmayışında Alevi Bektaşilerin yazılı bir hafızası olmadığına bağlamak yerine şunu düşünmek gerekiyor. O dönemlerde yapılan baskılardan ötürü yazılı anlatım bellek yerine sözlü bellek tercih edilmiş çünkü ele geçirmesi deşifre olması zordur.

Gerek Selçuklu dönemine gerek Osmanlı dönemi gerekse de Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevi Bektaşilere ilişkin ne varsa yakılıp yıkıldı ve ortadan kaldırıldığı düşünüldüğünde aslında bu sözlü anlatılarında önemli biraz daha ortaya çıkıyor.

Emire dede ve Genç Abdal’a ilişkin söylencelere baktığımızda Emir dede ve Güvenç Abdal   Hünkâr Hacı Bektaş dergahında eğitimini almış orada ifşaat olmuş erenlerden evliyalardan ikisi. Rivayete göre Emir dede ile Güvenç Abdal Baba oğul. Emir dede Güvenç Abdal’ın babası olarak ifade ediliyor. Genç Abdal’la Emir dede Emir dede hünkâr dergahından nasibini aldıktan sonra 2 deve, 1 post, 1 delil, 1 sopayla birlikte taliplerini irşat edebilmek adına Akdeniz’de bulunan Türkmenleri, Tahtacılar Türkmen Kızılbaşları irşat faaliyetlerini yürütebilmek için Akdeniz bölgesine gönderiliyor.

“DEVENİN DURDUĞU YERDE DEFNEDİLMEK İSTENİYOR”

Akdeniz bölgesine gelen erenler aslında kendilerine bölge olarak Akseki bölgesini tercih ediyorlar Akseki ‘ye gelirken Emir Dede yolda rahatsızlanıyor ve oğluna diyor ki, ‘Oğlum ben burada Hakk’a yürüyeceğim artık canımın cananı teslim edeceğim. Bu nedenle ben Hakk’a yürüdüğümde benim cesedimi devenin sırtına koy deve nerede durursa orada türbemi yap ve sen de oraya mekanını kur irşat faaliyetlerini yap’ diyor. Emir Dede orada canını canana teslim ediyor, sevdiğine orada kavuşuyor ve daha sonrasında Genç Abdal babasının naaşını deveye yüklüyor deve durasıya kadar gidiyor.

Deve Sarı Haliller köyüne geldiğinde duruyor Sarı Haliller köyündeki köylülere Genç Abdal derdini sıkıntısını ve Emir Dedenin vasiyetini anlatıyor Genç Abdal’la dalga geçiyorlar alaya alıyorlar yardım etmiyorlar, cenazeyi yüzüstü bırakıyorlar. Bu nedenle Genç Abdal orada çok fazla sinirleniyor ve orada rivayet odur ki Genç Abdal orada ‘toprağınızda ot, elinizde yiğit bitmesin’ diyor. Rivayete göre yani topraktan  mahsul alamadıkları için halkın anlatısına göre soyları kuruyor.

Bunun yanı sıra Sarı Abbas diye rivayet edilen köye varıyor Emir Dede ve Güvenç Abdal o köye geldiklerinde ise o köyde yine Sarı Haliler de  olduğu gibi halk Güvenç Abdal’ı  alaya alıyorlar fakat içlerinden bir Ana sultan canımız Güvenç Abdal’a   elinden ne geliyorsa yardım etmek istediğini ona talip olduğunu, ona bağlı olduğunu, ona iman getirdiğini söylüyor. Genç Abdal ise ananın sırtına pençesini vuruyor  ondan dilediği medeti kabul ediyor, ona gülbengini veriyor.

“2 KUBBELİ MEKANDA EĞİTİM GÖRÜLÜYOR”

Daha sonrasında o köyden ayrılıyor halkın anlatısında söyle denilir aradan 1 gün geçmeden o köyde büyük bir yangın çıkıyor ve bu yangında o ananın evi dışında tüm evler yanıyor. Herkes Hakk’a yürüyor tek yaşayan o Ana Sultan ve  ailesi kalıyor.

Daha sonrasında ise Güvenç Abdal  Emir Dedenin na’şı  ile birlikte Emir aşıklar köyü olarak bilinen eski adıyla ışıklar köyü olarak bilinen Emir aşıklar köyüne gidiyorlar. Emiraşıklar köyüne varan Genç Abdal köye gittiğinde sanki daha önceden haberi gelmiş gibi halkı yas içinde buluyor. Halk Emir Dedenin yasını çekiyor hakka yürüdüğü için. Sanki olaydan haberdarmış gibi ve geldiklerinde Güvenç Abdal’a hürmette bulunuyorlar saygıda kusuru etmiyorlar. Emir Dedenin naaşını da köyün girişinde mezarlığın köşesine  sırlıyorlar.

Tam karşısına da Güvenç Abdal’ın diğer adıyla Genç Abdal’ın irşat faaliyetlerini yürütebilmesi için 2 kubbeden oluşan bir mekan tasarlıyorlar. Daha sonrasında Genç Abdal orada irşat faaliyetlerini yürütüyor. Akseki’den Antalya’nın birçok bölgesinden ve Antalya dışındaki vilayetlerden canlar gelip orada Güvenç Abdal’ın kapısına sığınıyorlar, orada eğitimlerini görüyorlar ve daha sonrasında kendi bölgelerine yöneliyor onlarda yol erkanı bulundukları lokallerde sürüyorlar. Anadolu’daki tüm türbelerde olduğu gibi aslında resmi tarihçiler Güvenç Abdal ve Emir dede türbesine de el atmış durumda onların anlatısına göre Emir dede ve Genç Abdal Seyit Harun-u Veli hazretlerinin talipleridir, müritlerinin Sünni İslam’a mensup kişilerden erenlerden birisi diye rivayet ediliyor.”

“ALEVİ HAKİKATİBİ GÖLGELEMEK İSTİYORLAR”

Resmi tarihin Genç Abdal’ı Sünni-İslam erenlerinden biri olduğuna lanse ederek buradaki Alevi hakikatini gölgelemek istediğine vurgu yapan Sazcı şöyle devam etti:

“Ancak sözlü geleneğe baktığımızda bunu tamamen tersi olduğunu belirtmek gerekiyor. Köyün 40’lı yaşlarda olan okumuş kesiminde bu kişi anlatılırken Seyit Harun-u Veli’diye biliniyor ama yaşlı olan kişiler anlatırken Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den yola çıkarak anlatıyorlar.

Burada bir kısası görüyoruz yani eğitimli olan kişilere o alanda araştırma yapan kişilerin kendi bilgilerini hakikatmiş gibi sunduklarını ve aslında Alevi hakikatini gölgelediklerini görüyoruz. Bu nedenle sözlü geleneği özellikle sadık kalınması ve Alevi tarihi yazımında da o sözlü geleneğe bağlı kalarak tabi doğruluğu yanlışlığı bilimsel metotlarla incelenmeli ama yine de sadık kalmak özünü bozmamak gerekte düşünüyorum.

Yine Emir Dedenin taliplerinin olduğu ocağın Ankara’nın Çubuk ilçesinde yine Emiraşıklar köyü olarak anılan köy oda rastlantı olmasa gerek Emiraşıklar köyü diye bilinen bir köyde Emir Dede türbesi var o türbenin etrafında bulunan talipleri de Pir Cibali Sultan ocağının talipleri ve yine evlatları da oradalar.

“GENÇ ABDAL TÜRBESİ RESTORE EDİLİYOR”

1920 Yıllarda Akseki’den geçen Demirci Efe tarafından Gözeneli Mehmet Bey oranın kaymakamı ve jandarma komutanı olarak atanıyor. Bunu üzerine Gözeneli Mehmet Bey diğer adıyla Menteş Bey o bölgede gezerken Emir Dede ve Genç Abdal türbesini  yıkık bir şekilde görüyor bu devirde türbe dergahlar mı   olur? Bu devirde olacak iş mi? Bilim var, ilim var diyor. Bu lafı söyledikten sonra Köyü ziyaret ediyor ve evine gidiyor. Evine gittiğinde gece rüyasında Emir Dede ve Güvenç Abdal’ı görüyor. Emir Dede ve Güvenç Abdal kerametini ona gösterdikten sonra Gözeneli Mehmet Bey artık dayanamıyor ve sabah kalkıyor babasında ciddi meblağda para istiyor ve bu parayla şu anki türbenin son halini gözeneli Mehmet Bey yaptırıyor.

“BİLİMSEL METOTLAR İLE İNCELENMELİ VE BELGELENMELİ”

Tarihsel anlamda Genç Abdal ismini 2 tarafta görüyoruz birincisi 19 veya 20 yüzyılda aşıklarından birisi olan Genç Abdal mahlasıyla yazan bir Alevi Bektaşi şairi var birde 13 yüzyılda Hünkâr Hacı Bektaşi Veli döneminde yaşamış   Ercümen Abdal ocağı olarak bilinen ve ocağı Güvenç Abdal diğer adıyla da Genç Abdal adıyla 2 tarihsel karakter var önümüzde.

Şu an Akseki’de meftun olduğuna inanılan kişinin de biz tarihsel anlamda 20 yüzyılda yaşamış bir eren değil de 13 yüzyılda yaşamış Güvenç Abdal olacağını düşünüyoruz. Tabii bu bilimsel anlamda metotlarla birlikte incelenmeli ve belgelenmeli diye düşünüyorum.

Bizimde inancımız odur ki orada yatan eren Güvenç Abdal’dır kendi nefeslerinde de buyurduğu üzere Genç Abdal’dır. Bunun yanı sıra Afyon Emirdağ olarak bilinen Emirdağ’daki dağın tepesinde bulunan makamda yine Emir Dedeye ait olduğu biliniyor. Bunun dışında Emirler köyü var. Emirler köyünde de Emir Dede türbesi var, yine Emir Dedeye ait olduğuna inanılıyor. Emirler ocağı diye bir ocağa bağlı talipleri yine o köyde varlar.

Genç Abdal halkın anlatısında burada irşat faaliyetlerini sürdürdükten sonra talipleriyle son bir kez görüşüyor rivayet odur ki ve orada hakka yürümüyor. Orada sır oluyor orada sır olduktan sonra hatta bu konuyu anlatırken bir teyzemiz söylemişti.

O buradan başka coğrafyalara başka insanları irşat etmek için gitti diye söylüyorlardı. Yani halkın inancı şudur ki Genç Abdal burada hakka yürünüyor sır oluyor,  daha farklı yerlerde irşat faaliyetlerini yürütüyor. O nedenler farklı farklı yerlerde Güvenç Abdal, Genç Abdal diye izafe edilen ona atıfta bulunarak yapılan makamlar, niyazgahlar ve türbeler bulunmaktadır.

Cebrail ARSLAN/ALANYA

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak