PİRHA-Manavgat ilçesinde bulunan İshak Seydi Dede Sultan Türbesi ile ilgili konuşan Kızıldeli Ocağı Yol Yürütücüsü Mustafa Sazcı, “Anadolu’nun birçok bölgesinde, nerede ne gibi değerlerimiz var, hangi nişangahlar, hangi makamlar, hangi türbeler, ziyaretgahlar var bunları kayda geçirmeliyiz. Bunun için kurumlarımızın ek bir bütçe ayırması da lazım. Kaldı ki bizim kurumlarımızın, derneklerimizin kuruluş amacı da Alevi Bektaşi tarihsel belleğine sahip çıkmaktır” dedi.
Antalya’nın Manavgat ilçesinde bulunan İshak Seydi Dede Sultan Türbesi ile ilgili Kızıldeli Ocağı Yol Yürütücüsü Mustafa Sazcı, PİRHA’ya bilgiler verdi.
İshak Seydi Dede Sultan Türbesi, Karavca Köyü’ndeki dağın yamacında bulunuyor. Türbelerle ilgili araştırmalar yapan ve yakından ilgilenen Mustafa Sazcı, “İshak Dede Sultan halkın anlatılarıyla yola çıkarsak, 13. yüzyılda buraya irşat faaliyetlerini yürütmek üzere gelmiş erenlerden evliyalardan birisidir” dedi.
“İSHAK SEYDİ DEDE, ANADOLU’YA GELEN HOROSAN ERENLERİNDENDİR”
Sazcı şöyle devam etti:
“İshak Seydi ile birlikte aynı yüzyıllar içerisinde buraya gelenlerden birisi de Güvenç Abdal ve Emir Dede. Burada irşat faaliyetleri boyunca gösterdiği kerametler nedeniyle halk tarafından yücelere hak ettiği inancıyla birlikte dağın yamacında medfun olaup sırlanmıştır. Türbesi de burada onarılmış bir şekilde durmaktadır. 13. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya başlayan Huruç hareketi ile birlikte Horasan erenleri Anadolu’ya gelmiştir. İshak Seydi Dede de bunlardan birisi. İshak Seydi aslında Anadolu’daki Alevi tarihinin nasıl kaybedildiğini, Alevi hafızasının nasıl yok edildiğinin en büyük örneklerinden birisi. Alevi Bektaşi Kızılbaş inancının ulularından birisi. Çevre illerden Antalya’da bulunan Türkmen Kızılbaşların, Bektaşilerin hatta Tahtacıların burayı ziyaret ettiği de bilinmekte. Aslında burada eskiden bulunan çırahana şu an yok edilmiş durumda.”
“ALEVİ TARİHİNİN YAZIMINDA GELENEKSEL HAFIZAYA GÜVENMELİYİZ”
“İshak Seydi Sultan’ı tarihte Babailerle bağlamak gerekir” diyen Sazcı, “Alevi tarihinin tekrar yazılışında geleneksel hafızaya güvenmek gerektiğini düşünüyorum. Ama resmi tarih yazıcıları ifadesiyle söylemek gerekirse, bu erenler buraya gelip gönülleri fethederken Türk İslam sentezinin buyurduğu gibi buraları İslamlaştırma gayesi gütmüştür diye rivayet ediliyor. Bu erenlerin hiçbir şekilde İslamlaştırma Türkleştirme gibi gayesinin olmadığını en azından Alevi Bektaşi inancının özünü bilen insanların inanmayacağına bu konuda eminiz. Çünkü hiçbir Alevi Bektaşi ulusunun İslamlaştırmak ve Türkleştirmek bir gibi bir niyeti olamaz. Hünkarın, ’72 millete bir nazarda bakmayan halka müderris olsa da hakikatte asidir’ sözünde buyurduğu gibi bu yol erkanına uygun olmayacağını bilir” ifadelerini kullandı.
“TÜRBE ULAŞILMASI ZOR BİR YERDE, YOLLARI BOZUK”
Mustafa Sazcı devamında şunları kaydetti:
“İshak Dede Sultan aslında, Beşkonak tarafında bulunan Seydi Emre veya Seyit Emre diye makamı bulunan türbede oğlunun medfun olduğu söylenir. Onun dışında burada bulunanların çoğunun Alevi Bektaşi inancına mensup Kızılbaş Türkmenler olduğunu biliyoruz. Osmanlı Devleti’nin daha sonra ise Cumhuriyet tarihi içeresinde bu coğrafyada bulunan insanların kendi inancını, kendi yol erkanının unutturulduğunu görüyoruz.
Şu an içerisinde bulunduğumuz İshak Seydi Dede Sultan Türbesini fiziki koşullarında anlatmak gerekiyor. Türbe fiziki ve tarihsel anlamdan bizim ziyaretlerimizi andırıyor. Kayalarla, çimentoyla örülmüş. Üçgen çatılı bir türbe, ziyaret. Bu türbeye çıkış yolları tıpkı diğer Alevi Bektaşi makamları, niyazgâhları ve türbelerinde olduğu gibi yine çok meşakkatli ve zorlu. Bu zorluğun yanı sıra tıpkı daha önceki Alevi Bektaşi türbelerinde gördüğümüz gibi yollar aşırı derecede bozuk. Bu doğrudan belediyenin baş edebileceği bir durum değil, devletin yapmakla yükümlü olduğu bir durum. Burada da en büyük iş kurumlarımıza düşüyor. Kurumlarımızın burayı tanıması, bilmesi, burayı yaşatmak adına da faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Özellikle Antalya’da 3 türbe var. Biri Finike’de Yuvalı Köyü’nde bulunan Kafi Baba Türbesi, diğeri Elmalı Tekke Köyü’nde bulunan Abdal Musa Türbesi, üçüncüsü de Isparta Senirkent’te bulunan Veli Baba Türbesi. Bu türbeler dışında Alevi Bektaşi hafızası Antalya’da maalesef bitik.
“KURUMLARIMIZ MAKAMLARIMIZA SAHİP ÇIKMALI, BUNUN İÇİN BÜTÇE AYIRMALI”
Yerellerde Serik Abdallarıyla, Manavgat’taki Tahtacılarla görüşünce aslında birçok Alevi Bektaşi türbesinin burada olduğunu öğreniyoruz. O nedenle bizim bence bir bütçe ayırarak Anadolu’nun birçok bölgesinde, nerede ne gibi değerlerimiz var, hangi nişangahlar, hangi makamlar, hangi türbeler, ziyaretgahlar var bunları kayda geçirmeliyiz. Bunun için kurumlarımızın ek bir bütçe ayırması da lazım. Kaldı ki bizim kurumlarımızın, derneklerimizin kuruluş amacı da Alevi Bektaşi tarihsel belleğine sahip çıkmaktır. Ancak son süreçte maalesef ki Alevi kurumları bu vasfını yitirdi. Bu vasfı yitirmekle birlikte ziyaretlerimiz, makamlarımızda sahipsiz kaldı. Sahipsiz kalan ziyaretlerimizde maalesef ki türbenin girişinde de gördüğümüz gibi 3 ihlasla bir elhamla ziyaret edilmesine salık verildi. O nedenle inanç yerlerimizin, makamlarımızın, niyazgahlarımızın, türbelerimizin tekrardan bizim olması gerekir. Tekrardan buraların yaşatılması, bu değerlere sahip çıkılması için derneklerimizin kurumlarımızın ciddi bir şekilde çalışmalarına devam etmesi gerekiyor.”
“TARİHSEL BELLEĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM”
Sazcı son olarak, “Biz Pir haber ajansıyla (PİRHA) birlikte aslında bunu kendimize bir görev olarak gördük. Antalya’da bulunan tüm türbe, tekke ve nişangahlara gücümüz yettiği oranda gitmeye çalışıyoruz. Ancak bu birkaç kişinin emeği ile kalmamalı, derneklerimiz bunları yaygınlaştırmalı. Tarihsel belleğimize sahip çıkarsak ancak gelecekte Alevi Bektaşi inancının yaşatılmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmuş olacağız” dedi.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.