Alevi Haber Ajansi

Hüseyin Mat: Cumhuriyet’in birinci yüz yılında başımıza gelmeyen kalmadı-VİDEO

PİRHA-Demokrasi İçin Birlik tarafından gerçekleştirilen Savaşa Karşı Hayat Konferansı’nda konuşan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Eşit Başkanı Hüseyin Mat, “Cumhuriyet’in birinci yüz yılında başımıza gelmeyen kalmadı. Karşıya baktığımızda şeriatçı, gerici, faşist olarak nitelendirdiğimiz devlet ideolojisini görüyoruz, biliyoruz. Ama aynı mahallede mücadele ettiğimiz kesimlerin de Alevileri hala tam olarak anladıklarını düşünmüyorum. Kemalist rejimden çok çektik. Siyasal İslam’dan da çok çekiyoruz. Acılarımız katmerleşerek devam ediyor” dedi.

Savaşa Karşı Hayat Konferansı, Demokrasi İçin Birlik’in çağrısıyla İstanbul Şişli’deki Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde düzenlendi. AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat da konferansın son konuşmacısı olarak sunumunu yaptı.

“TÜRKİYE, MİLLİYETÇİ, GÜVENLİKÇİ SÖYLEME TESLİM OLDU”

“Fay hatlarını etkisizleştirmek” başlıklı bir sunum yapan Diyarbakır/Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, “2013-2015 barış süreci, kamuoyu önünde yarı-açık şekilde işlese de sivil toplumun katılımı söz konusu değildi. Bu süreçte devleti oluşturan güçler (Ergenekon, Fettullahçı Yapı vb.) arasında kimi çözülmelerin yaşandığına da tanık olduk. 2015’ten bugüne Türkiye, inisiyatifini yer yer kaybetti; milliyetçi, güvenlikçi söyleme teslim oldu. Kürt halkı, 1990’lardaki algıdan bambaşka bir yere geldi. Bağımsızlık ile sorun çözülür diyenler %3’ten %12’ye yükseldi. Eşit yurttaşlık artık en güçlü çözüm değil” diye konuştu.

“MÜLTECİLİK BİR HAKTIR”

İHD İstanbul Şubesi Başkanı Avukat Gülseren Yoleri “Savaş, göç ve mültecilik” başlıklı sunumunda şu ifadeleri kullandı:

“Bu sorunların ilave tedbirler ile çözülemeyeceği ortada. Bütün ülkeler mültecilerin sınırlarından içeriye girmesi konusunda kesinlikle kapalı sınır politikası ama mültecilerin ülkelerinden çıkması konusunda açık sınır politikası izliyor. Türkiye mültecileri kabul etti ama hemen ardından Avrupa ile pazarlığa girişti. Mültecileri akın akın Edirne’ye gönderdi ve dünyaya mesaj verdi. Mültecilik bir hak. Geri itme denilen bir kavram var. Bunu yalnız Türkiye değil Yunanistan da mültecileri Türkiye’ye geri iterek yapıyor. Türkiye, Suriye sınırını kapattığından bu yana sınırda 500 kişi öldürüldü. Diğer taraftan mülteciler Van üzerinden ülkeye giriş yapmaya çalışıyorlar. Burada her gün geri itme uygulamasından dolayı pek çok hak ihlali yaşanmakta. Bütün dünyada sınırların güçlendirildiğini görüyoruz. Yabancılara ayrımcı politikaların uygulandığı söz konusu.

“TÜRKİYE, DÜNYADAKİ EN BÜYÜK 12. SİLAH İHRACATÇISI”

“Mermi değil ekmek” başlıklı sunum yapan Dr. Mert Büyükkarabacak ise şunları kaydetti:

“Savaş sermaye açısından yaşam, işçiler açısından yıkım üretmekte, yoksulluğu derinleştirmektedir. Türkiye işçi sınıfının Türkiye tarihinde en çok yoksullaşması, 2015 ve sonrasındaki momenttir. 2023 bütçesi, “Savaş makinası” olarak adlandırılabilir. 203 bütçesi, savaş makinesinin finansmanını sağlıyor. Milli gelirin 1/4’ü olması beklenen bütçenin %10’u savaş harcamalarına ayrılmış durumda. 2023 bütçesinden savaşa, sosyal yardımların iki katı bütçe ayrılıyor. 2023 bütçesi bu nedenle de savaş makinasının finansmanıdır. 2023 bütçe harcamalarının yaklaşık %10’u savaş harcamaları için ayrılmış durumda. Bu büyüklük Türkiye’nin bir savaş makinesi beslediğini açıkça ortaya koyuyor. Türkiye dünyanın en çok savunma ve silahlanma harcaması yapan 16. ülkesi. Türkiye, %0.9’luk payı ile dünyadaki en büyük 12. silah ihracatçısı haline gelmiştir. Savaş politikaları işçi sınıfını her gün daha da yoksullaştırmakta. Milli gelirden işçilerin aldığı pay, yani reel ücretler, son üç yılda %3.8, son bir yılda ise %8.8 geriledi.”

“EKOLOJİ MÜCADELESİ ANTİ-MİLİTER OLMALIDIR”

“Savaşların Hayatımıza Yansımaları” başlıklı panelde Sevtap Akdağ moderatör; Ayhan Çelik, Abdülmecit Yılmaz, Şükran Kablan Yeşil, Atalay Göçer ile Özgül Saki de konuşmacı olarak yer aldı.

İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Ayhan Çelik, konuşmasında “Ekolojik mücadele ile savaş karşıtlığı arasında çok önemli bir kesişim var. Savaş bütün varlıkları yok ediyor. Ülke olarak düşündüğümüzde Pentagon, ürettiği toplam emisyon ile dünyada 47. sırada yer alıyor. Ekoloji mücadelesi anti-militer, enternasyonal karakterde olmalıdır. Dünyada çok önemli gelişmeler var. Doğanın kendi haklarının olması öne çıkartılıyor. İklim adaleti kavramı var. Doğaya karşı sürdürülen her türlü adaletsizliğe karşı önemli bir kavram. Sur’da yaşayan insanlar tarımla uğraşıyorlardı, insanlar Sur’dan gitmek zorunda kalınca Hevsel Bahçeleri de boş kaldı ve endüstriyel tarıma açıldı” ifadelerini kullandı.

“SAVAŞLAR İNSANLIĞA YIKIM GETİRİYOR”

Engelsiz Bileşenler Federasyonu’ndan Abdülmecit Yılmaz, “Savaş koşullarında o savaşları çıkartanlar hep ölüm sayısının öne çıkartarak övünüyorlar, bakın kaç kişiyi öldürdük diye fakat bu savaşlarda yaralana ve engelli kalan vatandaşların rakamlarını açıklamıyorlar. Türkiye’de çeşitli açıklamalarla engelle verisi açıklanıyor fakat Savaş sonrası kaç engelli olduğu verisi açıklanmıyor. Savaş yokken haklarını özgürce kullanamayan engelli bireyleri savaşta kimse hatırlamıyor. Savaş kayıplarında kaç insanın engelli kaldığında dair bir veri yok.  Mayınlar meselesi; kırsal kesimde devlet tarafından yerleştirilen mayınlar nedeniyle insan hayatları mahvolabilir. Elimizde bu konuda sağlıklı veriler yok. Savaşlar insanlığa sadece yıkım getiriyor.”

“CUMHURİYET’İN BİRİNCİ YÜZ YILINDA BAŞIMIZA GELMEYEN KALMADI

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Eşit Başkanı Hüseyin Mat ise “Fay hatlarını etkisizleştirmek” başlıklı bir sunum yaptı. Konuşmasına Alevilerin Almanya’nın Berlin Eyaleti’nde kamu tüzel kişiliği kazandığını duyurarak başlayan Mat, şunları söyledi:

“Dün Berlin Eyaleti onayıyla kamu tüzel kişiliği kazandık. Burada ne kadar asimilasyona, katliamlara maruz kalsak da Almanya’da Alevilerin mücadelesiyle haklarımıza kavuştuk. Bu tabi Alman devletinin bir lütfu değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de Anayasasında din ve vicdan özgürlüğü vardır ama bir türlü işletilememiştir bu. Cumhuriyet’in birinci yüz yılında başımıza gelmeyen kalmadı. Karşıya baktığımızda şeriatçı, gerici, faşist olarak nitelendirdiğimiz devlet ideolojisini görüyoruz, biliyoruz. Ama aynı mahallede mücadele ettiğimiz kesimlerin de Alevileri hala tam olarak anladıklarını düşünmüyorum. Kemalist rejimden çok çektik. Siyasal İslam’dan da çok çekiyoruz. Acılarımız katmerleşerek devam ediyor.

“ALEVİLER AÇISINDAN EN KUTSAL OLAN YAŞAM HAKKIDIR”

Sol, sosyalist mücadelede Alevilerin katkısı çoktur. Gezi direnişinde hayatını kaybedenlerin çoğunun Alevi olduğuna veya sokağa çıkanların büyük kısmının Alevi olduğuna dikkat çekmek gerekiyor. Türkiye’de eğer biraz demokrasi kırıntısı kalmışsa bunun en önemli nedenlerinden biri Anadolu’daki Aleviliktir. Biz yalnız Alevilerin hak mücadelesini değil Kürtlerin özgürlük mücadelesini de, HES’lere karşı doğa mücadelesini de, madenlerde ölen işçilerin de mücadelesini veriyoruz. Kendi aramızda da artık bazı şeyleri açıkça konuşmak gerekiyor. Türkiye’nin kurtuluşu Türkiye halklarının kendi ellerindedir. Aleviler açısından en kutsal şey yaşam hakkıdır. Bizim nazarımızda hiçbir tanrı, peygamber, vatan, millet, bayrağın kıymeti yoktur. Kutsal olan yaşamdır.”

PİRHA / İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak