PİRHA- Hüseyin Karababa’nın, Sivas Madımak Katliamı’nda hayatını kaybeden kardeşi Gülsün Karababa’nın isminin oteldeki anıttan kaldırılması için yaptığı itiraz sonuç verdi. Karababa ismin kaldırılmasına ilişkin, “Gülsün Karababa ismi var. Kim bu, ne yapar, niye adı orada yazıyor, ne olmuş burada? Sadece isimleri yazmışlar. Katliama dair hiçbir şey yok. Madımak Utanç Müzesi olsun, İnsanlığa Karşı Suç Müzesi olsun. Madımak’la herkes yüzleşsin” dedi.
2 Temmuz 1993 yılında dinci-faşist kalabalıklar tarafından gerçekleştirilen Sivas Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren Gülsün Karababa’nın ismi anıttan kaldırıldı.
Hüseyin Karababa, kardeşinin isminin anıttan kaldırılması yönünde Sivas Valiliği’ne karşı açtığı davadan olumlu yanıt aldı. Karababa, vali yardımcısının özel kalemi tarafından arandığını ve ‘Kardeşinizin ismini anıttan kaldırdık’ denildiğini aktardı.
Hüseyin Karababa, kardeşi Gülsün Karababa’nın isminin neden oteldeki anıttan çıkarılmasını istediğini ve 11 yılı aşan ismin kaldırılması sürecini PİRHA’ya anlattı.
“ALEVİ ÇALIŞTAYI’NI YÜRÜTEN BAKAN ÇELİK BİZİMLE GÖRÜŞTÜ”
33 insanın katledildiği Madımak Oteli’nin 2010 yılında devlet tarafından kamulaştırıldığını anımsatarak sözlerine başlayan Karababa, “Faruk Çelik o zaman Devlet Bakanıydı ve ‘Alevi Çalıştayı’ diye bir çalıştay başlattılar Reha Çamuroğlu ile birlikte. 2011 yılında Devlet Bakanı Faruk Çelik bize ulaştı. Sivas mağduru ailelerle görüşmek istediğini söyledi. Bakanlığa davet etti. Ben bu durumu kabul etmedim. Arzu ediyorsa kendisi buyursun gelsin, dedim. Bizim burada Ziya Gökalp’te bir Madımak Müzemiz var. Müzede görüşelim, dedik. Başta müzeye gidersek bir şey olur mu, diye çekingen davrandılar ama çekinmelerini gerektiren bir durum olmadığını söyledik.
“SİZİNLE BİRLİKTE OTELİ DİZAYN ETMEK İSTİYORUZ, DEDİLER”
Daha sonrasında Faruk Çelik ve beraberindeki heyet geldi. Biz de aileler olarak müzede onları karşıladık. Bize orada dediler ki, ‘Biz Madımak Oteli’ni kamulaştırdık. Buraya bir şekil vereceğiz, biçim vereceğiz. Sizin de rızalığınızı, görüşlerinizi alarak, işin içinde tutarak bir şekil vereceğiz’ dedi. Daha sonra bununla ilgili bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya biz davet edilmedik” diye konuştu.
“İSİMLERİ YAZMIŞLAR AMA BUNLAR KİM, NİYE ORADALAR, NASIL ÖLMÜŞLER HİÇBİR ŞEY YOK”
Ardından ilerleyen süreçte ailelerin görüş ve düşüncelerinin alınmadığını kaydeden Karababa, Madımak otelinin “Bilim Kültür Merkezi” yapıldığını ifade etti.
Karababa sözlerine şöyle devam etti:
“İçerisine de Einstein’ın bir fotoğrafını koymuşlar. Dili dışarıda, komedi bir görüntüsü var. Bir de anı köşesi yapmışlar. Herkesin ismini yazmışlar. Asım Bezirci ismi var mesela. Kim bu adam? Niye orada? Ne olmuş burada? Bu adam yaşıyor mu, ölmüş mü, nasıl ölmüş? Bu da belli değil. Gülsün Karababa ismi var. Kim bu, ne yapar, niye adı orada yazıyor, ne olmuş burada? Bunlara dair hiçbir şey yok. Buraya gelen insan sormayacak mı bunları? Sadece isimleri yazmışlar. Katliama dair hiçbir şey yok. Orada dışarıda ölen 2 katilinde ismi yazıyordu. Bize sorulmadan, danışılmadan benim çocuğumun götürüp ismini oraya yazmışlar.
“BİZİM İRADEMİZ DIŞINDA ÇOCUĞUMUZUN İSMİ HERHANGİ BİR YERDE KULLANILAMAZ”
2011 yılında ben aileme de danışarak, çocuğumuzun ismini oradan çıkartalım dedim. Biz ismimizi çıkartalım, devlet orada istediği gibi ne yapıyorsa yapsın. Orayı dizayn etsin. Orası devlete ait, bekçisi devletin, yöneticisi devletin. Hiçbir irademiz yok. Daha sonra 2011 yılında Sivas Bölge İdare Mahkemesi’ne dava açtım. Valiliğin oradan çocuğumuzun ismini kaldırmasını istedik. Davanın birinci aşamasını kaybettik. Bilinçli olarak kaybettirdiklerini düşünüyorum. Daha sonra Danıştay’a dava açtım. Danıştay beni haklı buldu. Çünkü Aile Hukuku’nun 175. Maddesi’nde isim soyisim mirası aileye aittir. İsim soyisim mülkiyet olarak geçer ve o mülkiyet de aileye aittir. Bize danışılmadan, bizim irademiz dışında çocuğumuzun ismi herhangi bir yerde, hiç kimse tarafından kullanılamaz.”
“BUNDAN SONRA RAHAT UYUYACAĞIM”
11 yıl boyunca hukuki olarak ciddi bir mücadele verdiğini aktaran Karababa, sürece dair şunları dile getirdi:
“Dava süreci boyunca o mahkemeden o mahkemeye atılıp durdu ancak geçtiğimiz günlerde karar verildi. Karara göre Sivas Valiliği kaybetmiş oldu. Ancak karara rağmen hala çocuğumuzun ismi oradan çıkarılmamıştı. Bu sefer de onun için uğraş vermeye başladım. Valiliği sürekli aradım, davayı kaybettiklerini, benim çocuğumun ismini oradan çıkarmaları gerektiğini söyledim. Israrlarım sonucu kardeşimin ismi anıttan kaldırıldı. Bundan sonra ben rahat uyuyacağım, çünkü yarın bir gün Temel Karamollaoğlu oraya gidip çelenk, çiçek koyduğu zaman benim çocuğumun üzerine koymayacak. Başka katiller gidip oraya çelenk çiçek koyduğu zaman, bunun sorumluluğunun altında ben kalmış olmayacağım.”
“MADIMAK BİR SOYKIRIMDIR VE DEVLET BU SOYKIRIMI TANIMAK ZORUNDADIR”
Çocuğuna karşı saygılı davrananların, çocuklarına karşı sorumluluk taşıyan herkesin aynı şeyi yapması gerektiğini vurgulayan Karababa, son olarak şunları söyledi:
“Benim yaptığımı yapmak zorundalar aileler. Çünkü şu anki haliyle memnunlar mı? Hayır. Madımak Oteli’nin o halinden memnunlar mı? Hayır. Peki çocuğunun ismi neden orada yazıyor? Bir proje yapıldı, bir katliam gerçekleştirildi ve benim çocuğum orada öldürüldü. Sivas Katliamı Alevilere karşı yapılan bir soykırımdır. Maraş da öyledir, Çorum da öyledir. Alevilere karşı sistematik bir soykırım uygulanmaktadır. Bu soykırımı devlet tanımak zorundadır. Karamollaoğlu ile kim kol kola giriyorsa, yan yana geliyorsa bizim düşmanımızdır. Bu adamı toplum önüne çıkartıp ‘Pamuk Dede’ diye tanıtanlar, namussuzdur. Bizim Madımak’ta verdiğimiz mücadele Alevilere bir kimlik kazandırdı. Aleviler buna sahip çıkmalı. Katillerle bir araya gelmemeli.
“MADIMAK UTANÇ MÜZESİ OLSUN, İNSANLIĞA KARŞI SUÇ MÜZESİ OLSUN”
Madımak çözülmeden bu ülke bir milim bile ilerleyemeyecektir. Madımak bizim istediğimiz şekilde çözülmelidir. Hiçbir güç bizi aşamaz. Orada çocuklarının ismi bulunan diğer aileleri de çağrıda bulunuyorum. Kazanılmış bir dava var. Bu karar emsaldir. Çocukların isimlerini oradan çıkarsınlar. Çocuklarının isimlerini ayak altı etmesinler. Onurlarıyla, gururlarıyla ayakta dursunlar. Madımak Utanç Müzesi olsun, İnsanlığa Karşı Suç Müzesi olsun. Madımak’la herkes yüzleşsin. Madımak Alevilerin Kerbela’sıdır.”
Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.