Alevi Haber Ajansi

19 Aralık katliamının tanığı: Yılmak yoktu, direniyorduk!

19 Aralık cezaevi katliamının üzerinden 16 yıl geçti. Hüseyin  Çakıroğlu,  cezaevi katliamının bizzat tanıklarından.  Eylül 1999 yılında F tipi hapishanelere karşı eylemlere katıldığı için önce “Tüm örgütlere  yardım ve yataklıktan”, “Örgüte yardım ve yataklıktan” sonrasında ise “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanarak Ümraniye Cezaevi’ne konuldu.

Çakıroğlu, 19 Aralık “hayata dönüş” denilen operasyonda neler yaşadıklarını, tanıklığını  PİRHA’ya anlattı.

“19 Aralık’ta sabah saatlerinde yoğun çatışmalar, gaz bombaları fırlatıyorlardı. Bizler de ellerimizle direniyorduk.  O an aklıma gelen de şuydu: Tarih kanla yazılır… O anda çok susamıştım. Bir su içeyim dedim. Meğer ilaçlı su içmişim. Bu sular, içerinin yakılması sonrası ıslak battaniyelerle yangını söndürmek için kullanılıyordu. Ben bu karbonatlı suyu içtiğimde bayılmışım. Sonra  ayıldığımda  Muharrem Horoz, Nergiz Gülmez,  Serdar Turan, Muzaffer Öztürk vardı gözümün önünde. İçeride hem çatışanlar hem sağlık grubu yoğun çalışıyorlardı. O anda bir arkadaşımız karnından vurulmuş baygın bir şekilde yatıyordu, ölmek üzereydi.  Nergiz, ”Bana sıcak suyu getirir misin çabuk” dedi. Ben de bir kap bulmaya çalışıyordum,  o anda gözlerim doluyordu. Bir kap bulabildim. Nergizim beni görünce birbirimize sarılıp, ”arkadaş şehit düştü” diye ağladık. Yılmak yoktu. İçeride direniyorduk.”

İçeride direniş devam ederken, bir yandan da askerlerin kendilerini çıkarmaya çalıştığını belirten Hüseyin Çakıroğlu, şunları aktarıyor:

“Her birimizi iki asker götürüyordu. Asker tekmeyle mideme vurdu, düştüm. Tekrar kalktığımda beni yerde yatan yoldaşlarımın üstüne attılar. Herkes acıdan kıvranıyordu. Ama yüzümüzdeki mutluluğu hiç kimse söndüremiyordu. O anda bizi görüş yapılan koğuşa tıkadılar. Gözlerimiz bağlı, plastik kelepçeliydik. Benim işitme problemim vardı.  Hiç kimseyi duyamıyordum. Bağırıyordum şu kelepçeyi çıkartın ve tuvalete gitmek istiyorum, diye.  Zorda gözlerimi açtığımda çoğu yoldaşlarımı görmüştüm. Hepsine yeniden sarıldım ve mutluyduk. Direnişimizden sonra yine saldırı furyası başlamıştı. Ve hepimiz ringe atılıyorduk. Nereye götürüldüğümüzü de bilmiyorduk. Ringin içinde marşlarımızı ve türkülerimizi söylüyorduk. Bizi susturmaya çalışıyorlardı.”

Daha sonra hücreye atıldığını söyleyen Çakıroğlu, 24 Ocak 2000 günü mahkemeye çıkarıldığını ve tahliye kararı verildiğini ifade ederek, “19 Aralık sürecimiz böyle bitti. Ben 3 ay Ümraniye E tipi hapishanesinde 7  ay da Kandıra F tipinde hapis yattım.”

Operasyon sırasında yaşadıklarını unutamadığını dile getiren Hüseyin Çakıroğlu, “Hep aklımda. Unutmak mümkün değil.  Biz yürekliydik, cesaretliydik. Her ne kadar ağır kayıplar verdiysek de biz kazandık” ifadesini kullandı.

Nilgün METE

     

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak