PİRHA- ‘Savaşa Karşı Barış ırkçılığa karşı Kardeşlik’ panelinde konuşan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, barış kelimesinin egemenler tarafından efendi-köle ilişkisi üzerine örüldüğünü belirtirken, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da, çözüm sürecinde barış için mücadele edenlerin daha sonra ‘terörist’ ilan edildiklerini söyledi. Gazeteci Ayşe Düzkan ise, “Büyük bedeller ödeyeceğiz, belki büyük acılar çekeceğiz ama barıştan başka çare yok” diye konuştu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP)Antalya il Örgütü, Alevi Kültür Dernekleri (AKD)Konyaaltı Cemevi’nde HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Gazeteci yazar Ayşe Düzkan’ın katılımlarıyla ‘Savaşa Karşı Barış ırkçılığa karşı Kardeşlik’ paneli gerçekleştirdi.
Panele Antalya’da örgütlü bulunan emek ve demokrasi güçleri, siyasi parti temsilcileri , yöre dernekleri, demokratik kitle örgütü yönetici ve üyeleri ile çok sayıda yurttaş katıldı. Panele katılımın oldukça yüksek olmasından kaynaklı salonda oturacak yer bulamayan yurttaşlar yerlerde ve taburelerde oturmak zorunda kaldılar.
Panelde ilk olarak HDP Antalya eş başkanı Remziye Zengin, katılımcıları Kürtçe selamlarken Eş Başkan Muhsin Taşar da, “Bu toprakların bu ülkenin barışa olan özlemi barışı olan talebidir. Gerçekten Türkiye’de 37 yılı aşan bir savaş yaşanmakta ve bu savaş on binlerce cana mal olmuştur. Bu kadar canın yanında ekonomik kayıplardan bahsetmek insan hicap duymaktadır. Ama eğer bugün eğitim iyi bir noktada değilse, sağlık iyi bir noktada değilse, işsizlik bu kadar kötü, demokrasi yoksa, eğer bağımsız bir yargı yoksa, Türkiye’de hukuksal bir sorun varsa bunun tek sebebi devam eden bu savaş ve barışın olmamasıdır” dedi.
HDP Milletvekili Kemal Bülbül ise, şunları dile getirdi:
“Barış kavramı yerli, yersiz ilgili, ilgisiz kullanılıyor, ifade ediliyor. Çokça da dilimizde var. Barış yaşamın vazgeçilmez değerlerinden bir tanesi. Fakat barış deyince herkes kendisine göre bir şey anlıyor. Nasıl ki egemenler yani yönetenler, toplumdan demokratik bir talep gelmesini istemeyenler toplumun stabil, sessiz duran ve teslimiyetçi olmasını isteyenler barıştan şunu anlıyorlar. Susun, sesinizi etmeyin, yerinizde oturun, stabil olun. Barıştan bunu anlıyorlar yani sessiz bir toplum, hareketsiz bir toplum, talepte bulunmayan, eleştirmeyen, hak iddia etmeyen, sistemin üzerine gitmeyen bir toplum olsun.
Egemen devlet, egemen sistem bunu barış olarak laf ediyor, bu barış değil. Bu efendi köle ilişkisinin ortaya konmuş biçimidir. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Başka nasıl ifade ediliyor. Sanki barış zayıfla, güçlü arasında bir ilişkiymiş gibi tabir ediliyor. Yani zayıf birileri olur ondan merhamet dilerler egemenler de güçlü olur, diğerlerine merhamet ederler ve buradan barış olur. Barış böyle bir şey de değil, barış zayıfla güçlü, efendi ile köle arasındaki ilişki ve bu ilişkinin tanımı değildir. Barış eşit olmaya çalışanların ilişkisidir. Bu anlamda biz barışı eşit yurttaşlık ilişkisi olarak tanımlıyoruz. Birey ile birey, insanla insan, insanlarla toplum, toplumla farklı bir toplum, toplumla devlet, sınıfla devlet, halklarla devlet, halkların birbiriyle, toplumsal grupların birbirleriyle olan sosyal, kültürel siyasal, ekonomik her türlü yaşamın gerektirdiği tüm ilişkilerini düzenleyen sürece biz barış istiyoruz.”
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da, şunları ifade etti:
“Şu anda Eş Genel başkanlarımız zül men tutuklu hukuken değil zül men tutuklu. Ne için barış istedikleri için. Barıştan başka çare yok. Yıllarca barış diyen bir insanım insan hakları savunuculuğu yaptım. Ayrımcılığa hayır barış diyen bir insanım. İktidara muhalif görüşlerin olmasına rağmen 2013 2015 arasında çözüm sürecinde bağrımıza taş bastık, barış olsun diye çaba içinde olduk. Ama ne oldu biliyor musunuz barış süreci bittikten sonra baktı ki barış isteyenler terörist ilan edildi. Ama biz yine barış diye devam ettik. Barışta çocuklar babalarını mezara gömerler, savaşta babalar çocuklarını mezara gömerler.”
Gazeteci Yazar Ayşe Düzkan, savaşlarda ve savaş sonrasında barış hareketleri gerek dünyada gerekse de Türkiye’de ciddi mücadeleler verdiğini belirterek, “Çatışmaların durması evet ama adil bir barış ve adil kararların verilmesi, adil bir şekilde sonuçlanması gerekir. Eğer barış adil bir barış olmazsa aynı zamanda ölen bütün gençlere yazık olur. Çünkü onlar adil bir barış için bir mücadele yürüttüler, halkları için can verdiler, bedel ödediler, yaşamlarını yitirdiler. Barış için başka şansımız yok. Büyük bedeller ödeyeceğiz, belki büyük acılar çekeceğiz ama barıştan başka çare yok” diye konuştu.
Panel soru-cevap bölümüyle sona erdi.
PİRHA/ANTALYA
Yoruma kapalı.