PİRHA-Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, iktidarın pandemi sürecindeki eğitim politikalarını eleştirerek “Bakan Ziya Selçuk’un okullarında durumlar iyi olabilir ancak genel anlamda iyi değiliz. İktidar, onlarca gökdelen yerine okul inşa edip süreci hafifletebilirdi” dedi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, CAV TV’de “Bu Sabah” adlı programa katılarak ‘salgın ve eğitime yansıması’nı değerlendirdi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, öğretmenleri aşılanması konusunda henüz net bir takvimin olmadığını belirterek “Milli Eğitim Bakanı algı yönetmeye çalışıyor” dedi.
Kurul, “Bakan Ziya Selçuk’un sözlerine güvenme noktasında eğitim emekçilerinin endişeleri var” diyerek şu konuşmayı yaptı:
“Bakanının ya da Cumhurbaşkanlığı Eğitim Kurulu’nun, eğitime dair her şey yolundaymış gibi açıklama yapması bir algı yönetimidir. Eğitimde işler hiç yolunda değil. Milli Eğitim Bakanının kendi özel okullarında işler yolunda olabilir ama eğitimin bütününe baktığımızda bilgilerin bakanının ifade ettiği kadar iyi olmadığını ortaya koyuyor. Gittiğimiz okulların tamamında öğretmenlerin birçoğu kederli ve mutsuz. Çünkü öğretmenlerimiz, mesleki özelliğinden arındırılmış, meslekleri değersizleştirilmiş, çocuk bakımı düzlemine indirgenmiş bir durum var. Genel olarak toplumda, kenara çekilme, sessiz kalma halinin hakim olduğunu görüyoruz.
ÖĞRENCİLER BİLDİKLERİNİ DE UNUTTU!
Örneğin bir öğretmenimizin sözünden bahsetmek isterim. ‘Çok üzgünüm. Öğrencilerimi bir yıl sonra bıraktığım noktada bulamadım. Önceki öğrettiklerim dahi unutulmuş durumda’ dedi. Öğrencilerimizin tekrar kültür, sanat, spor dallarında canlanabilmeleri adına ne yapabiliriz sorusunu tüm eğitimciler ile birlikte soruyoruz ancak diyorlar yeterli kaynaklar karşı karşıya kalmıyoruz yani okullara yeterli bütçe ayrılmıyor.
15 saat eğitim çalışmaları yapan öğretmenlerimiz var. Ama bir taraftan da artan hayat pahalılığı, vergi artışları… Bu durum öğretmenlerin ücretlerinin ciddi anlamda enflasyon karşısında erimesine yol açtı. Dolayısıyla hayat bir yandan son derece eşitsiz koşullarda akarken bir taraftan da öğretmenlerin özverili çalışmalarını görmek gerçekten anlamlı. Ama Ziya Selçuk’un bahsettiği bir konu vardı; ‘yeterli kaynak ayrılsa çok daha farklı şeyler yapabiliriz’ diye. Dolayısıyla ‘bugün her şey yolunda’ demek önceki sözle kuşkusuz çelişiyor.
“ONLARCA GÖKDELEN YAPAN İKTİDAR OKUL DA İNŞA EDEBİLİRDİ”
2021 yılı Merkezi eğitim bütçesi içerisinde Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan pay küçük de olsa Covid-19 koşullarını gözettiğimizde azalmış durumda. Buna karşın özellikle güvenlik alanında % 28 oranında bir kaynak ayırma söz konusu iken, Diyanet İşleri Başkanlığına her yıl artarak kaynak transfer edilirken Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan kaynakların daha sınırlı kaldığı görünüyor. Onlarca kat gökdelenler diken bir siyasi yapı, hızlı bir biçimde okulları bu süreçte inşa edebilirdi. Öğretmenler ‘Neden hala kalabalık okullar var?’ diye soruyor. Dolayısıyla kaynaklar iki temel hizmet olan eğitim ve sağlık yerine diğer alanlarda kullanılıyor. Bizler, deste deste paraların sayıldığı videolarda iktidara yakın kişiler görüyoruz. Bunlar kamuoyunun vicdanını gerçekten derinden yaralıyor. Birileri paralar içinde yüzerken eğitim alanında bütçe sorununun yaşanması çok ciddi bir sorun.
TOPLU TAŞIMA YASAKKEN OKULA NASIL GİDİLECEK?
Mahalle mektebi olgusu bitirildiği için, en iyi okulun en yakındaki olması gerektiği düşüncesi hayata geçirilmediği için çocuklar bugün kentin çok uzağında okula gidiyor. O nedenle çocukların karşısında bir ya da iki vasıta ile okullara gitmek zorunluluğu oluyor. Bu da trafik akışında ciddi sorunlara yol açıyor.
Peki bu çocuklar şimdi yürüyerek mi gidecek? Velilerin arabaları olmadığı zaman nasıl okullara eleştirecekler? Hem belli saatlerde eve kapanma, aynı zamanda da toplu taşımaya binememe… Peki bu çocuklar için ayrıca bir önlem alınacak mı?
YETKİLİ, KÖYLERE ULAŞIMIN OLMADIĞI BİLGİSİNDEN YOKSUN!
Örneğin Diyarbakır’da İl Milli Eğitim Müdürü, kent çeperlerine toplu taşıma hizmetinin kapanmadan bu yana gönderilmediğini, bugüne kadar o çocukların toplu taşımadan yoksun olduğunu bizim üyelerimizden öğrendi. Çocuklar okula nasıl gittiler, bunu sorgulayan yok. Dolayısıyla kamu yönetimi adeta tasfiye ediliyor. Yurttaşların kamusal alana güveninin tamamen sarsıldığını, bir öfkenin sürekli olarak doğduğuna da tanıklık ediyoruz.
Bu hayat bizim. Bu hayat iktidarın elverdiği biçimde evin içine, iş yerine sığdırılmış bir hayat değil. Hayat çok daha geniş kapsamlı ve canlı.”
“ÖĞRETMENLER KORKU İÇERİSİNDE”
Aşı konusu bizim için çok önemli. Öğretmenlerimizin kendilerini daha güvende hissederek okul ortamına gelmelerine ve bu motivasyonla derslerine girmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Kaygı ve korku içerisinde öğretmenin kendisini yeterince eğitim sürecine veremeyeceği gibi bir yargı ile de bu sürece başlıyoruz.
Covid-19 salgınının belki de bizi 2 yıl kadar daha uğraştırıcı varsayımı ile uzaktan eğitim, dijital eşitsizliklerin giderilmesi konusunda çalışmalar yapılmalı. Sadece eleştirmek değil aynı zamanda eğitim politikası üretmek gibi bir çalışmanın da içerisinde olacağız.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.